
Her gece beni uyuturken Binbir Gece Masalları’nı anlatırdı babam.
Bir gün kral, prenses kızlarına sorar:
“Yavrucuklarım, beni ne kadar seviyorsunuz?”
Ailenin en küçüğü hariç hepsi bir ölçü birimiyle kral babalarını yüceltir. Ama en küçüğü şöyle der:
“Babacığım, seni tuz kadar seviyorum.”
Ölçü birimi olarak biraz fazla küçük değil mi? Kral baba bunu aşağılama olarak algılar ve kızını sürgün ettirir. Aradan yıllar geçer, küçük kızı şans kayırır ve bir prensle evlenir. Prens ona babasını bulmasını ve ona bir ders vermesini tavsiye eder. Bütün ziyafeti tuzsuz yemeklerle hazırlatırlar ve kimliklerini gizleyerek kralı davet ederler.
Uzun lafın kısası, “kıssası” tam da budur. Kral yemeği tadınca “Bu ne böyle?” der, “Bu yemek çok lezzetsiz.”
Sürgün edilen kız o sırada ayağa kalkar:
“Haklısın kral babacığım,” der, “çok lezzetsiz.”
Kral baba evladına sarılır ve sonsuza dek mutlu yaşarlar.
Carl Gustav Jung’un analitik psikolojisinde yer alan “Arketip” kavramı bu masalı anlamamızı sağlıyor.
Tuza ihtiyaç duymayan, yalnızca övgüyle beslenen bir adam… İnsanlar övgüyle beslenir mi?
Niccolò Machiavelli’nin Hükümdar (1513) adlı eseri, kral arketipinin tüm karanlık yönlerini gözler önüne serer. Ve bu beslenmeyi anlamamıza yardımcı olur.
Symbols of Transformation’da Carl Gustav Jung şöyle der:
“Kral, kendisiyle özdeşleşmiş Tanrı’dır. Onun çöküşü aynı zamanda Tanrı’nın ölümüdür. Bu, gölgenin açığa çıkması ve tiranlığın ilk ayak seslerinin duyulmasıdır.”
Tıpkı Friedrich Nietzsche’nin “Gott ist tot” demesi gibi…
Tanrı öldü.
Geleneksel, ahlaki, erdemli düşüncelerin otorite üzerindeki etkisini yitirdiği bu zamanlarda Nietzsche şu kanılara varmıştı:
Lider artık dışarıdan verilen mutlak bir meşruiyetle değil, kendi kişisel gücüne, vizyonuna ve karizmasına dayanmak zorundadır.
Halkın inandığı mutlak otorite ve dini değerler yok olunca, liderler bir anlam katmak ve bireylere rehberlik etmek için yaratıcı bir rol üstlenmek zorunda kalır.
“Üstün insan” kavramı, bugün “polimat insan” dediğimiz kavramla örtüşür.
Üstün insanı (arkaik) ilkel insandan ayıran unsur, kendi değerini yaratabilen, hayatı kendi iradesiyle şekillendirebilen bir yapıya sahip olmasıdır.
Üstün insan “güç” sistemiyle kendini aşar. Bu güç bilgidir. İnsan ancak kendini yenileyerek ve geliştirerek güçlenir.
Hayatta her şey zıttıyla daimdir, sevgili okuyucular.
Düzen – kaos
İyilik – kötülük
Işık – karanlık
Doğum – ölüm
Bir kavramı anlamak için onun zıtlıklarını görmek çok kıymetlidir.
Liderliğin zıttı nedir?
İşte böylece, onun psikolojisini de anlamış oluruz.
Tuzunuz, tadınız daim olsun.
Hoşça kalın.
Missmicroworld

