Türk milletinin varoluş mücadelesi verdiği en kritik dönem olan Millî Mücadele, isimsiz kahramanların omuzlarında yükselmiş ve tarihe altın harflerle kazınmış bir destandır. Bu destanın en silinmez kahramanlarından biri, efe kıyafeti, pos bıyıkları ve sarsılmaz iradesiyle bir sembole dönüşen Yörük Ali Efe’dir. Onun şahsiyeti, sadece askerî bir deha veya bir birlik lideri olmanın ötesinde Anadolu insanının haksızlığa karşı dik duruşunun, vatan sevgisinin ve istiklal aşkının tecessüm etmiş halidir.
Yörük Ali Efe, 1895 yılında Aydın’ın Kavaklı nahiyesinde (bugünkü Sultanhisar ilçesine bağlı Kavaklı Mahallesi) dünyaya gelmiştir. Onun karakterinin şekillenmesinde yörük kültürünün bağımsızlığa düşkün, sade ve çetin yaşam tarzı ile Batı Anadolu’ya özgü zeybek geleneğinin adalet arayışı etkili olmuştur. Efelik, haksızlığa uğrayanın yanında olmayı, mazluma şefkat göstermeyi ve zalime karşı koymayı erdem sayan bir duruştur. İşte bu duruş, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle birlikte somut bir hedef bulmuştur: vatanı işgalden kurtarmak!
Yörük Ali Efe, işgalin hemen ardından düzenli ordu birlikleri oluşmadan önce yerel direnişin örgütlenmesinde kilit bir rol üstlenmiştir. Onun liderliği etrafında kenetlenen gönüllüler için bir umut ışığı olmuştur. Tarihî kayıtlar, onun 16 Haziran 1919 gecesi, Malgaç Baskını ile düşmana karşı ilk büyük darbeyi vurduğunu yazmaktadır. Bu baskın, sadece askerî anlamda bir kayıp verdirmekten öte, moral üstünlüğünün Millî Kuvvetler lehine geçmesini sağlamıştır. Bölge halkına düşmanın yenilebileceği inancını aşılamış, Kuvâ-yı Milliye ruhunun filizlenmesine vesile olmuştur.
Millî Mücadelenin ilk dönemindeki çete savaşları, zamanla yerini düzenli bir orduya bırakmıştır. Bu süreç, bazı Kuvâ-yı Milliye liderleri için zorlu bir uyum dönemi gerektirirken Yörük Ali Efe, vatanın kurtuluşunu şahsi hırslarının üzerinde tutan örnek bir tavır sergilemiştir. Büyük Taarruz öncesinde, emrindeki birliğiyle birlikte düzenli orduya katılarak Millî Aydın Alayı Komutanı olarak görev yapmıştır. Bu gönüllü tasfiye hareketi, onun ne kadar ileri görüşlü ve disiplinli bir vatansever olduğunun en açık kanıtıdır. Amacı şan ve şöhret değil, milletinin bağımsızlığı olmuştur.
Yörük Ali Efe, savaş meydanlarındaki başarılarının yanı sıra Türk milletinin ortak hafızasında derin izler bırakmış bir şahsiyettir. Onun adı, sadece bir kahramanlık hikâyesi değil, aynı zamanda halkla iç içe geçmiş, onlardan biri olan bir liderlik anlayışının da adıdır. Cephe gerisinde halka verdiği moral, adalet anlayışı ve mütevazı kişiliği, onu halkın gönlünde taht kurmuş bir isim yapmıştır. Vatan müdafaasında, sıradan insanların olağanüstü kahramanlıklar gösterebileceğinin bir ispatıdır. Bu yönüyle bugün dahi “EFE” denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olmayı sürdürmektedir.
Yörük Ali Efe, 23 Eylül 1951 tarihinde, tedavi gördüğü Bursa’da vefat etmiştir. Vefatının ardından naaşı, vasiyeti üzerine mücadelesini verdiği ve adıyla özdeşleşen topraklara Aydın’a getirilmiş ve burada defnedilmiştir. Onun aziz hatırası, Türk milletinin istiklal ve istikbal mücadelesinde daima yol gösterici bir meşale olarak kalacaktır.

