Türk dünyasının müstesna bir parçası olan Gagauzlar tarihleri boyunca yaşadıkları siyasî ve kültürel iklimin koşullarına rağmen benliklerini muhafaza etmeyi ilke edinmiş bir Türk topluluğudur. Gagauzca’nın yaşayan Türk lehçelerinden biri olarak varlığını sürdürmesi bu olgunun ön plana çıkan kanıtlarındandır. İnançları itibarı ile Doğu Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan Hıristiyan Gagauz Türkleri 1994 yılından itibaren Moldova Cumhuriyeti’ne bağlı Gagauz Yeri Özerk Bölgesi’nde yasal statüsüne sahip bir konumdadır. Bununla birlikte Gagauz nüfusu Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Polonya, Rusya, Beyaz Rusya, Gürcistan, Yunanistan, Türkiye ve bağımsız Türk Cumhuriyetleri dâhil olmak üzere geniş bir coğrafî sahaya yayılmıştır. Mihail Çakır, 1861 yılında, ileri gelen bir Gagauz ailesinin çocuğu olarak o dönemde Rusya İmparatorluğu’nun bir parçası olan Basarabya’daki Çadır-Lunga köyünde doğmuştur. Babası Dimitri’nin bir rahip ve yazar olduğu bilinmektedir. Babasının izinden giden Mihail Çakır, önce yerel bir okulda ve daha sonra Kişinev’de dinî eğitim almıştır. Kişinev’deki eğitimi sayesinde hem Rumence hem de Rusça dillerine hâkim olup uzun yıllar Kişinev seminerinde öğretmen olarak çalışarak hem Rumence hem de Gagauz dillerinde ayinler düzenleyen bir cemaat rahibi olarak görev yapmıştır. Kutsal metinleri Gagauz Türkçesine çevirerek dinî bilgilerin Gagauz toplumuna ulaşmasını sağlamıştır. Dinî çalışmaları temel olarak, çeşitli dua kitaplarının ve İncil’in Gagauz Türkçesine tercüme edilmesine dayanmaktadır. Bu tercümeler Kişinev’deki dinî otoriteler tarafından da onaylanmıştır. Gagauz dilinde dinî yayınların üretilmesinin temel gerekçelerinden biri, yerel dinî otoritelerin yeni ortaya çıkan dinî akımların misyonerlik çabalarına karşı gösterdiği direnci destekleme amacını taşımıştır.Mihail Çakır gerek Rusya İmparatorluğu gerekse Rumen yönetimi dönemlerinde, dönemin yetkili mercilerinden özel izinler alarak, Gagauz dilinde dinî, dilbilimsel, tarihî ve etnografik konularda çok sayıda kitap ve makale kaleme alarak yayınlamıştır. Bu anlamda Mihail Çakır Gagauz yazı dilinin kurucusu olarak anılmaktadır. 1907 yılında Rus Patrikhanesi’nin izniyle “Hakikatin Sesi” adlı ilk Gagauz gazetesini kurmuştur. Söz konusu gazete, 1918 yılına kadar Kiril alfabesiyle basılmış olup aynı yıl Moldova’nın Romanya idaresine dâhil olmasıyla birlikte Rumen yönetimi altında Latin alfabesini kullanmaya başlamıştır. Yayında başlangıçta dinî muhteviyatlı bilgiler verilirken ilerleyen sayılarda millî ve toplumsal konulara ağırlık verilmiştir.Gagauzların ruhani lideri olan Mihail Çakır aynı zamanda profesör olup eğitimci kimliği ile de Türklük şuurunun korunmasını millî bir dava olarak savunmuştur. Gagauz Türkçesiyle kaleme aldığı 34 eserinin olduğu tespit edilmiştir. Bu eserler içerisinde en öne çıkanı bir Rumen gazetesinde tefrika olarak 3 bölüm halinde yayımlanan makalelerinden oluşan ve 1934 yılında bir kitap olarak Kişinev’de basılan “Basarabyalı Gagauzların Tarihi”dir. Söz konusu kitapta Gagauzların kökeni, kısa ömürlü de olsa, kurdukları devlet, Gagauz kelimesinin kökeni ve anlamı, Basarabya’ya göçleri, folklor ve kültürleri anlatılmaktadır. Ayrıca “Rusça Moldovanca/Romence Sözlük”, “Kısa Moldovanca Gramer”, “Kısa Dua Kitabı”, “Evangeliya gagauzça-türkçä”, “Allahlı liturgiya ve Eski Baalantının Ayozlu İstoriyası”, “Saatlar hem psaltirin psalomnarı”, “Eni Baalantının Ayozlu İstoriyası”, “Klisä İstoriyası Kısadan”, “Akafist hem moleben Cümledän ayoz Allah duudurana (Panaiya)” adlarını taşıyan çalışmaları mevcuttur. Bu bağlamda Mihail Çakır, Gagauzların özgün kimliğini korumasına ve asimile olmasını engellemeye kendini vakfetmiş bir şahsiyet olarak öne çıkmaktadır. Mihail Çakır Gagauzların kökeni, dili, dini, ahlakı gibi adlarla binlerce kitapçık bastırarak köy köy ziyaretlerde bulunarak bu eserlerini dağıtmıştır. Gagauz köylerine dağıtılan bu kitapçıkların önemi Gagauz toplumuna nereden ve hangi soydan geldiğini, kendisini yutmak için başka milletlerin yaptığı telkinlerin yalandan ibaret olduğunu ve bu hususta din farkının bir önemi olmadığının belirtilmesidir. Mihail Çakır’ın yürüttüğü faaliyetle incelendiğinde, Gagauzların Hıristiyan inancına sahip olmalarına rağmen asimile olma (Slavlaşma) sürecine girmemeleri, milliyet meselesinde anadilin oynadığı merkezî rolü çarpıcı bir şekilde örneklendirmektedir. 1938 yılında vefat eden Mihail Çakır Gagauz toplumuna “Koskoca ünlü bir tarihi olan Türk soyuna sadık kalınız!” öğüdünü vermek suretiyle öz kimlik bilincini idrak etmelerine değerli bir katkı sağlamıştır.
GAGAUZ TÜRKLERİNİN MÜRŞİDİ AY BOBA MİHAİL ÇAKIR (1861-1938)
Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış