TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE HZ. HIZIR VE HIDIRELLEZ

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
5 Dk. Okuma
5 Dk. Okuma

   İslâm kültüründe önemli bir yer tutan Hızır, yüzyıllar boyunca pek çok tarihî, dinî, edebî ve folklorik eserde çeşitli bilgi ve rivayetlerle anlatılmış; zengin bir literatür oluşturmuştur. Bu kaynakların en önde gelenleri ve Hızır hakkındaki inancı en çok şekillendirenler şüphesiz Ku’ran-ı Kerîm (El-Kehf suresinin 60.-82. Ayetleri) ve hadislerdir. Hadis metinlerinde el-Hadr olarak bahsedilen Hızır’ın Hz. Musa ile karşılaştığında “Deniz üzerinde yeşil bir yaygı üzerinde” bulunduğu ve “Ona el-Hadr denilmişti, çünkü otları bozarmış kupkuru bir yere oturduğunda orası derhal yemyeşil oluyor ve otlar dalgalanıyordu” ifadeleri yer almaktadır. İslâm âlimleri Hızır’ın peygamber, velî veya melek olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Genellikle tasavvuf ehli onun velî olduğunu, kelâm, tefsir ve hadis âlimlerinin çoğu da nebî olduğunu düşünür. Hızır’ın melek olduğu iddiası pek taraftar bulmamıştır.

    Türk halk inanışında Hızır, Hızır Peygamber, Hızır Nebi ve Hızır Aleyhisselam olarak adlandırıldığı için peygamber olarak kabul edilmiştir. Ancak ab-ı hayatı içince ölümsüzlüğe ulaştığı için insan kimliğinden sıyrılmış; karada, denizde ve havada Allah’ın vekili olmuştur; dilediği anda dilediği yere ulaşır. Hızır genellikle ak sakallı, nur yüzlü, uzun boylu, merhametli, cana yakın ve tatlı dilli bir kimse şeklinde tarif edilmiştir. Bazen de yoksul, üstü başı dağınık, elbisesi kirli; kendisi hasta, zayıf. aciz, çirkin biri gibi görünür ve insanları dener; böyle perişan bir kişiliğe bürünerek sadaka ve yardım isteyebilir. Hızır Türk inançlarına göre nadiren yaya, çoğu zaman boz bir ata binmiş olarak tasvir edilir. Genelde yeşil, bazen beyaz bir elbise giyer; bazen yüzünde yeşil bir peçe, elinde de mızrak veya yeşil kamçı taşır.

Hızır en çok insanlara zor durumlarda ve felaketlerde yardımcı olma işleviyle bilinir. Türk edebiyatının çeşitli ürünlerinde kahramanları ölümden ve felaketlerden kurtarır; onları türlü kötülüklerden korur ve zorlu durumlardan sıyırılmalarını sağlar. “Kul bunalmayınca Hızır yetişmez”, “Hızır gibi yetişti” gibi atasözü ve deyimler bu inancı ifade ederler. Hızır ayrıca iyileri ve kötüleri ayırdetmek ve iyilieri mükafatlandırıp kötüleri cezalandırmak için onları zaman zaman dener. “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil” sözü bu inancın eseridir. Hızır halk arasında bereket ve bollukla ilişkilendirilmiş, bu nedenle halk arasında bolluktan bahsedildiğinde “Hızır uğramış”, “Hızır’ın eli değmiş” gibi deyimler kullanılmıştır.

      Hızır’ın Türk ordusuna savaşırken yardım etmesi ile ilgili menkıbe ve rivâyetler, İstiklâl Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs Harekâtı gibi Türk tarihin önemli dönemlerinde ortaya çıkmıştır. Savaş meydanında Türk askerini kurtarmak için yeşil elbiseli ve sarıklı olarak görüldüğü, onları ölümden kurtardığı, düşmanı bozguna uğrattığı anlatılagelmiştir.

             Hızır, Türk-İslâm edebiyatında Hızır İskendername, Battalname, Danişmendname, Dede Korkut Kitabı, Saltukname, Manas Destanı, Alpamış Destanı, Köroğlu Destanı, Derdiyok ile Zülfüsiyah, Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre  başta olmak üzere bir çok destanda, menkıbede, şiirde, halk hikayesi ve masalda konu edilmiş, gerek tasavvuf ehli, gerekse halk tarafından çok sevilerek her daim anılmıştır.

Hızır inancına dayanan Hıdırellez ise kökenleri çok eskiye dayanan ve tüm Türk Dünyasında kutlanan ilk yaz bayramlarından biridir. Hıdırellez 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı düşüncesinden hareketle Rumî takvime göre 23 Nisan, Miladî takvime göre 6 Mayıs’ta kutlanmaktadır. Türk inancında ateşi yani sıcaklığı temsil eden Hz. Hızır’la suyu temsil eden Hz. İlyas’ı birleştirerek tabiata can geleceği düşünülmüş ve Hızır Nebî’yi karşılama törenleri yapılmıştır. Türk dünyasında Nevruz törenlerine ait ritüelleri Hıdırellez törenlerinin içerisinde kısmen veya tamamen gözlemlemek mümkün olmaktadır. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece ve sabahında Hızır’ın yeryüzüne uğrayacağı sıkıntıda olanlara yardım edeceği, dilekleri yerine getireceğine inanılır. Söz konusu günde yapılan uygulamalardan bazıları şu başlıklar altında toplanmıştır:

  • Kısmet ve Bahta Yönelik Uygulamalar: Çocuğu olmayan kadınlar gül dalına veya ağaç dalına salıncak kurup oyuncak bebek sallarlar. Niyet çömleği hazırlanır,
  • Şifa ve Sağlık İsteğine Yönelik Uygulamalar: Hıdrellez sabahı dört yol ağzında eski hasırlar yakılır. Ateşin üzerinden atlanır.
  • Bereket-Bolluk ve uğura Yönelik Uygulamalar: Kapı, pencere, ambar ve yiyecek kaplarının ağzı açık bırakılır.
  •  Mal-Mülk ve Servet Edinneyi Amaçlayan Uygulamalar: Kum, tahta, ağaç, taş vb. maddelerden dileklerin resimleri veya maketleri yapılır ve 5 Mayıs gecesi gül ağacının dibine bırakılır. Gül dalına para bağlanır.
  • Gelecekle ligili Uygulamalar: Hıdrellez cumaya rastlamışsa o gün, değilse öbür cumaya mayasız hamur yapılır. Bu hamur akşamdan bir kap içinde bir ağaca asılır. Ertesi gün hamura bakıldığında hamur kabarmışsa o yılın bereket yılı, kabarmamışsa kıtlık yılı olacağına inanılır.

Türk toplumunda Hıdırellez nedeniyle kırlara çıkma, şenlik ve oyunlar düzenleme, yiyecek hazırlama, temizlik yapma, giyinip kuşanma, hediyeleşme, ziyaret, sosyal dayanışma, ateş yakma ve üzerinden atlama gibi inanç ve gelenekler halen canlı olarak varlığını sürdürmektedir.

        Yaz dileğini bırak bir güle; kavuş berekete. Hıdırellez kutlu olsun

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir