TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SAVUNMA SANAYİNİN KURUCU İSİMLERİNDEN ŞAKİR ZÜMRE – I

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
5 Dk. Okuma
5 Dk. Okuma

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SAVUNMA SANAYİNİN KURUCU İSİMLERİNDEN ŞAKİR ZÜMRE – I

Türkiye Cumhuriyeti’ne katkı sağlayan kişilerden biri olan Zümrezade Ahmet Şakir Bey, 1885’te Varna’da doğdu. Babası Ahmet Bey, annesi ise Hesna Hanım’dır. İlkokul ve ortaokulu Varna’da okuduktan sonra lise eğitimini Cenevre Lisesi’nde tamamlamıştır. 1908’de ise Cenevre Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir ki böylece Cenevre’de eğitim alan ilk Türklerden biri olmuştur. Avukat olduktan sonra Bulgaristan’a geri dönmüş ve hem avukatlık hem de ticaretle uğraşmıştır.

Şakir Zümre’nin Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal ile Tanışması

Tarihler 27 Ekim 1913’ü gösterdiğinde Bulgaristan’ın, Balkan Savaşları’nda savaştığı  Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin henüz rayına tam olarak oturmadığı dönemlerdir. Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti tarafından tam da bugünlerde askeri ateşe olarak Bulgaristan’a gönderilmiş ve Sofya’da bir süre kalacağı Bulgaria Oteli’ne yerleşmiştir. Ateşemiliter olarak ilk yaptığı işlerden biri Bulgar Meclisi’nde yer alan Türk milletvekilleri ile tanışmak olacaktır. Buradaki tanışma sonrası Zümrezade Şakir Bey, Mustafa Kemal’in Sofya’daki en yakın arkadaşlarından biri olmuş ve kendisinin kalacağı evi bulan da Şakir Zümre’den başkası değildir. Kısa bir süre sonra Sofya’da, birlikte vakit geçiren iki yakın dost olmuşlardır ki ülkenin ahvali üzerine sohbetler yaparak gelecek güzel günlerin çok uzakta olmamasını umud etmişlerdir. 11 Mayıs 1914’te Sofya’da gerçekleştirilen ve Mustafa Kemal’in Yeniçeri kıyafeti ile katıldığı Kıyafet Balosu’nda yanındaki kişilerden biri yine Zümrezade Şakir Bey’dir. Sonraki yıllarda, o günleri “Atatürk’le Bulgaristan’da geçen günler, hayatımın en unutulmaz müstesna günleri olarak hatıralarım arasında yaşayacaktır. Anadolu’yu ikinci bir Ergenekon yapan, bu şanlı Bozkurt’la bazen sabahlara kadar vatanımızın mesud ve ışıklı günlere kavuşması için hazırladığı planlar üzerinde görüşür, tartışırdık.” diyerek anlatmıştır.  

Varna’dan Haliç’e Uzanan Hayat: Şakir Zümre’nin İstanbul Günleri

Bulgaristan’da yapılan seçimlerde aday olmuş, daha önce babası ve dedesinin de olduğu gibi, oradaki Türk azınlığın temsilcisi olarak Varna mebusu olmuş ve Sobranya’da temsilcisi olduğu Türklerin haklarını savunmak için çalışmıştır. Birinci Dünya Savaşı yılları Şakir Bey’in silah ve cephanenin önemini iyiden iyiye fark ettiği ve bu konunun ehemmiyeti üzerine düşünmeye başladığı yıllar olmuştur. Şakir Zümre, Osmanlı ordusunun Çanakkale Cephesi’ndeki muharebelerinde kullanılmak üzere Makedonya ve Bulgaristan’da bulunan mühimmat imalatçıları ile iletişimi sağlamaya çalışmıştır. Ama Birinci Dünya Savaşı’nda, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti safında savaşa dahil olmasında etkili olduğunu öne süren, yeni Bulgar hükümeti tarafından Mondros Mütarekesi sonrasında “savaş suçluları” olarak ilan edilerek tutuklanan üç milletvekilinden biri olmuştur. Şakir Bey, 7 ay süren hapis hayatından sonra Bulgaristan’daki iktidar değişimiyle serbest kalmıştır.

Şakir Zümre’nin Milli Mücadele’ye Etkisi

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Türk milleti ile birlikte başlattığı Milli Mücadele’ye Anadolu’da dışında yaşayan Türklerin de önemli katkıları olmuştur. Bu konuya dair Bulgaristan’da yaşayan Türkler, bilhassa cephane temini konusunda destek vermişlerdir. Şakir Zümre arkadaşı Salim Nuri Bey ile birlikte, Bulgaristan’da bulunan mühimmatı koruyarak, Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesi başladığında, Bulgaristan’daki bu silah ve cephanenin Anadolu’ya aktarılmasını sağlamaya çalışmışlardır. Ayrıca bölgeden göç edecek muhacirlere de yardım etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa da Bulgaristan’daki bu bağın ehemmiyetinin farkında olarak Milli Mücadele’nin en mühim zamanlarında Yaveri Cevat Abbas Bey’i, tüccar kimliği ile gizlice Bulgaristan’a göndermiştir. Şakir Zümre ile birlikte Milli Mücadele ordusuna yardım etmek için gizli bir teşkilat kuran Cevat Abbas Bey, buradaki faaliyetleri organize etmiştir. Milli Mücadele’nin devamlılığında mühim ihtiyaçlardan biri olan silah ve cephane temininde,  Bulgaristan ile Türkiye arasında köprü vazifesi gören Şakir Zümre, Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sırasında ticari girişimlerini başlatmak için İstanbul’da görüşmelere başlamıştır.

Şakir Bey ve ailesi, Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasıyla Bulgaristan’dan ailesiyle birlikte yeni hayatlarının başlayacağı İstanbul’a gelmişlerdir. Vatana hizmeti, Milli Mücadele’deki katkısı ile son bulmayacak adeta o bir başlangıç noktası olacaktır. Şakir Zümre, İstanbul’da kurmayı planladığı silah ve cephane fabrikası için hazırlıklarını yapmaya başlamış ve bu düşüncesini açtığı Mustafa Kemal Paşa ve Fevzi Paşa memnun olduklarını ifade ederek bu konuya dair her türlü desteği vereceklerini söylemişlerdir.

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra millileşme hareketi bağlamında, çeşitli devlet işletmeleri ve özel işletmeler kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Şakir Zümre de, Nuri Killigil ve Nuri Demirağ gibi savunma sanayiinin ilk özel girişimcileri arasında yer almıştır. Bunun sebebi ise 1925’lerde başlayıp Teşvik-i Sanayi Kanunu ile resmileşen ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ticarete, sanayiye, banka kesimine destek sağlanması kararının hayata geçirilmesidir.

Mustafa Kemal Paşa’nın teşvikleri ve desteği ile Cumhuriyetin ilanı sonrasında Türkiye’de ilk silah fabrikasını kurmak için harekete geçen Şakir Zümre, kendisine fabrika kurması için tahsis edilen Haliç-Sütlüce’deki arazi üzerinde Türkiye’nin özel sektöre ait ilk ulusal ve yerli sermayeye dayanan fabrikasını eski Karaağaç Tapa Fabrikası’nı silah fabrikasına dönüştürerek kurmuştur.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir