TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SAVUNMA SANAYİNİN KURUCU İSİMLERİNDEN ŞAKİR ZÜMRE – II

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
8 Dk. Okuma
8 Dk. Okuma

Türkiye Cumhuriyeti’nde savunma sanayinde önemli atılımları gerçekleştirecek olan Şakir Zümre’nin Varna’da başlayan hayatı, Mustafa Kemal Paşa ile dost olmasıyla bambaşka bir yola girmiştir. Milli Mücadele’de cephane sevkiyatında görev alan kişilerden biri olan Şakir Zümre, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra İstanbul-Haliç’te silah fabrikasını kurmuştur. Şakir Zümre’nin hayalleri, Mustafa Kemal Paşa’nın destekleri ile Türk savunma sanayisinin altyapı çalışmalarının yapılmasında etkili olmuştur.

Cumhuriyetin ilanı sonrasında Türkiye’de ilk silah fabrikasını kurmak için harekete geçen Şakir Zümre, kendisine fabrika kurması için tahsis edilen Haliç-Sütlüce’de eski Karaağaç Tapa Fabrikası kalıntıları üzerine “Zümrezade Ahmet Şakir ve Ortakları” olarak Türk Sanayii Harbiye ve Madeniye Fabrikası’nı kurmuştur. Bulgaristan’dan getirilen yabancı usta ve teknisyenler ile ilk bomba yapımına ve kısa bir süre sonra da fabrikada yerli işçi ve usta yetiştirmeye başlamış, 1930 yılından sonra fabrikanın tüm personeli Türklerden oluşmuştur.

Türk ordusunun cephane ihtiyacı bu fabrikada üretilmeye başlanmış, Türk Hava Kuvvetlerine ait ilk bombardıman uçaklarının kullandığı bombalar olan 100 kg, 300 kg, 500 kg ve 900 kilogramlık uçak bombalarının yanı sıra çeşitli bombalar bu fabrikada seri olarak üretilmiştir. Türk Deniz Kuvvetlerinin gereksinimi olan çeşitli boylardaki su bombaları ve cephaneler de bu fabrikanın seri üretimleri arasında yer almış hatta ilk Türk denizaltı su bombaları da bu fabrikada üretilmiştir. Kara Kuvvetleri için cephane, el bombası, işaret ve aydınlatma fişekleri, kara mayınları gibi birçok mühimmat bu fabrikada Türk mühendislerce üretilerek Türk ordusunun ihtiyacı karşılanmıştır. Ülke için üretimin yanı sıra savaş yıllarında Yunanistan, Polonya, Mısır, Bulgaristan gibi birçok ülke tarafından Şakir Zümre Fabrikası’na uçak bombası siparişi verilmiştir. 1937 yılının Şubat ayında Yunanistan’ın açmış olduğu bomba satın alma ihalesine katılan fabrikalardan biri de Şakir Zümre’ninki olmuştur. İhaleyi kazanınca yapılan 1,5 milyon liralık sözleşme, Türkiye’de büyük bir ekonomik zafer olarak değerlendirilmiş ve ulusal gazetelerin birinci sayfalarından “Harp Sanayimizin Büyük Bir Zaferi… Yunanistan Bizden 1,5 Milyon Liralık Bomba Satın Alıyor” manşeti ile verilmiştir. Bu fabrikada üretilen bombaların, dünyadaki örneklerinden daha kaliteli ve daha fazla tahrip gücüne sahip olmasından dolayı talepler gittikçe artmaya başlamıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin başladığı dönemlerde ürettiği bombalara ait kullanma biçimleri, Şakir Zümre’nin fabrikasındaki teknik ekip tarafından projelendirilerek Bomba Tarifnamesi ve Kullanma Şekilleri adıyla bir kitap hazırlanmış ve 1939 yılında yayımlanmıştır. Fakat bütün bu iyi gelişmeler olmasına rağmen, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye üzerindeki etki ve nüfuzu doğrultusunda Türkiye’ye yapılan Amerikan silah yardımlarından sonra Şakir Zümre Fabrikası savunma sanayi üretimlerine son vermek zorunda kalmıştır.

“Silah Yapma Soba Yap”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İnönü hükümeti döneminde Amerika ile yapılan silah antlaşmaları, Şakir Zümre için zorlu yılların başlangıcı olmuştur. Savaş sonrası dönemde Amerikan hükümeti tarafından başlatılan “silah yardımı” nedeniyle silah ve cephane üretimine son vermek zorunda kalan fabrika, tarım aletleri, sıhhi tesisat malzemeleri ve elektrik kofraları gibi ürünler üretmeye yönelmiş, fakat çok geçmeden bu defa da Marshall Yardımı ile tarım aletleri ithal edilmesi başlayınca Şakir Zümre büyük zarara uğramıştır. 1945’lerden sonra Amerika’ya sipariş verilen uçaklarla birlikte bomba siparişleri de bu ülkeye verilmişti ki böylece Şakir Zümre Bomba Fabrikası, işçilerinin maaşlarını ödemek için soba üretimine ağırlık vermek zorunda kalmıştır. Şakir Zümre’nin silah ve bomba ürettiği fabrikası, Amerika ile yapılan antlaşmalar neticesinde savunma sanayisi için malzeme üretmekten uzaklaştırılmış ve böylece yalnız İş Bankası kumbaraları ve soba üretimi yapmasına müsaade edilmiştir. Silah üretimine getirilen yasaklar ve Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı silah yardımlarıyla yerli üretimler durma noktasına gelmiştir. Türkiye’nin savunma sanayisinin mihenk taşlarından biri olan bu fabrikanın zaman içerisinde silah üretiminden uzaklaştırılmasıyla ülkenin savunma sanayiindeki ilerleme durmuş hatta geriye gitmeye başlamıştır.

Silah fabrikasının geldiği son vaziyet karşısında çaresiz kalan Şakir Zümre, fabrikasında soba üretimine ağırlık vermek zorunda kalmıştır. Daha sonra Türkiye İş Bankası’nın klasik kumbaraları, Şakir Zümre Cephane Fabrikası’nda yapılmaya başlanmıştır. Silah sanayisinden, soba ve kumbara yapımına geçiş yapmak zorunda kalan fabrika, bir süre daha hayatta kalabilmiştir.

12 Temmuz 1947’de Amerika ile Türkiye arasında yapılan Yardım Antlaşması sonrasında Türkiye’nin savunma sanayisinde Atatürk zamanında atılan önemli adımların rafa kaldırılması ve Şakir Zümre’nin bomba, silah gibi savunma ve savaş sanayisi için üretim yapmasının sona erdirilmesi her bakımdan üzücü neticeleri beraberinde getirmiştir. Şakir Zümre, bu konuya dair tepkisini Atatürk zamanından beri her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda, İstanbul Vatan Caddesi’nde yapılan resmigeçit töreninde çok manidar bir şekilde göstermiştir. 30 Ağustos törenlerinde o güne kadar, Türk ordusunun yerli üretim ile Şakir Zümre Fabrikası’nda yapılan bomba, silah, araç ve gereçleri de yer alıyordu. Bir nevi iftihar vesileleri olarak görülen her şey, halkın alkışlarıyla tören alanından geçmekteydi. Ancak 1950 yılında yapılan törende Şakir Zümre, örneğine hiç rastlanmayan, yaşanan olaylara âdeta sert bir cevap niteliğinde bir protesto gerçekleştirmiştir. Şakir Zümre, sobalarını yüklediği bir kamyonetle tören alanından geçiş yapmış, fabrikasına ve kendisine yapılan muamelelere karşı âdeta bir duruş sergilemiştir. Daha önceleri silah ve bombalarıyla geçit töreninde yer alan Şakir Zümre, fabrikasında silah yerine soba yapmasına dair karara bu şekilde bir karşılık vermiştir.

1 Ekim 1964’te ise Şakir Zümre, fabrikasının emaye tesislerinde başta Ali Fuat Cebesoy olmak üzere Kurtuluş Savaşı yıllarından tanıdığı birçok arkadaşının hazır bulunduğu davetliler karşısında yaptığı konuşmasına, kendisine burada fabrika kurması yönünde teşvik ettiğini ifade ettiği ve ülkü arkadaşım büyük insan diye nitelendirdiği Atatürk’ü anarak başlamıştır. Daha sonra hem fabrikasının kısa bir tarihçesini hem de Türk sanayisine katkılarını ifade eden konuşmasına devam etmiştir. Şakir Zümre bu törendeki sözlerinde, Türk savunma sanayisinin gelişimini durma noktasına getiren 1947 tarihli yardım antlaşmasına sözü getirmiş ve bunun sonuçlarının ne kadar olumsuz olduğunun gün geçtikçe daha fazla hissedildiğini ifade etmiştir. 

Şakir Zümre, Türk milletine farklı bir noktadan hizmet etmeye devam etmek ve belki de savunma sanayinin gelişiminde yaşanan olumsuzlukları milletvekili olarak sona erdirebilmek düşüncesiyle 1950 seçimlerinde İstanbul’dan CHP’nin adayı olarak seçime girmiş, fakat kazanamamış ve bir daha da seçimlerde aday olmamıştır. 16 Haziran 1966’da vefat eden Şakir Zümre’nin ölüm haberi dönemin gazetelerinde ailesinin vermiş olduğu ilan ile duyurulmuştur. Bu ilanda aile üyelerinin isimlerinin yanı sıra “Mareşal Fevzi Çakmak’ın akrabası, Aziz Atatürk’ün ülkü arkadaşı, Varna eşrafından ve Bulgaristan Millet Meclisi eski Türk mebusu, memleketimizin ilk sanayii harbiye ve madeniye fabrikatörü” ifadelerine yer verilmiştir. Kendisinin vefatından dört yıl sonra fabrikası kapanmıştır. Başlangıç noktası savunma sanayine bomba, silah, cephane üretmek olan bir fabrikanın soba üretmeye mahkûm edilmesi sonrası, kapısına kilit vurduğu tarih olarak kayıtlara geçmekle beraber aynı zamanda Türk sanayisi için de bir devrin kapandığı bir dönemi ifade etmektedir.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir