Dünya Bankası: Gelir uçurumu hızla artıyor!
Dünya Bankası’nın yeni yayınlanan raporuna göre, küresel refahı artırma potansiyellerinin yüksek olmasına rağmen, dünyanın en kırılgan ekonomiye sahip 75 ülkenin yarısı, gelişmiş ekonomilerin gittikçe artan bir gelir farkıyla karşı karşıya.
Uluslararası Kalkınma Birliği Ülkelerinde Beklentiler, Riskler ve Politikalar başlıklı rapor, Dünya Bankası’nın Uluslararası Kalkınma Birliği’nden (IDA) hibe ve sıfır ya da düşük faizli kredi almaya hak kazanan 75 ülkenin karşı karşıya olduğu fırsat ve risklere yönelik kapsamlı bakışı sunmakta. Bu ülkeler insanlığın dörtte birine, yani 1,9 milyar insana ev sahipliği yapıyor. Nüfusun neredeyse dünyanın her yerinde yaşlandığı günümüzde, IDA ülkeleri 2070 yılına kadar genç işçilerin artan bir payına sahip olacak. Bu yönüyle bu ülkeler büyük bir potansiyel demografik temettü niteliği taşıyor. Bu ülkeler aynı zamanda doğal kaynaklar açısından zengin olmakla beraber güneş enerjisi üretimi için de yüksek potansiyele sahiptir. Aynı zamanda bu ülkeler dünyanın temiz enerjiye geçişi için çok önemli olabilecek büyük bir maden yatağı rezervuarına sahiptir.
Yine de onlar için tarihi bir geri dönüş yaşanmakta. 2020-24 döneminde, IDA ülkelerinin yarısında kişi başına düşen ortalama gelir (bu yüzyılın başından bu yana en büyük pay), zengin ekonomilerin payından daha yavaş büyümekte. Bu iki ülke grubu arasındaki gelir uçurumu daha da derinleşmekte. IDA’nın her üç ülkesinden biri, COVID-19 salgınının arifesinde olduğundan ortalama olarak daha yoksul. Aşırı yoksulluk oranı dünyanın geri kalanındaki ortalamanın sekiz katından fazla: IDA ülkelerindeki her dört kişiden biri günde 2,15 dolardan daha az bir gelirle mücadele ediyor. Bu ülkeler şu anda açlık veya yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olan dünya genelindeki insanların %90’ını oluşturuyor. Bu ülkelerin yarısı ya borç sıkıntısı içinde. Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bağışçıları dışında, yabancı borç verenler (özel ve devlet alacaklıları) bu ülkelere karşı geri adım atıyorlar.
Dünya Bankası Baş Ekonomisti ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Gill, “Dünya, IDA ülkelerine sırtını dönmeyi göze alamaz” dedi. “Bu ülkelerin refahı, küresel refahın uzun vadeli görünümü için her zaman çok önemli olmuştur. Bugün dünyanın üç ekonomik güç merkezi (Çin, Hindistan ve Güney Kore) bir zamanlar IDA borçlusuydu. Üçü de aşırı yoksulluğu azaltacak ve yaşam standartlarını yükseltecek şekilde zenginleşti. Yurtdışından gelen yardımlarla, bugünün IDA ülkeleri grubu da aynı şeyi yapma potansiyeline sahip.” değerlendirmesinde bulundu.
IDA ülkelerinin yarısından fazlası (toplam 39 ülke) Sahra Altı Afrika’dadır. Bunlardan on dördü (çoğunlukla küçük ada devletleri) Doğu Asya’da ve sekizi Latin Amerika ve Karayipler’de. Güney Asya’da ise Hindistan hariç tüm ülkeler IDA ülkeleridir. Otuz bir IDA ülkesinin kişi başına düşen geliri yılda 1.315 doların altında. Otuz üçü ise kırılgan ve çatışmalardan etkilenen devletlerdir.
IDA ülkeleri benzer fırsatlara sahiptir. “Demografik temettü” (genç işçi rezervi) bunlardan biridir. Bir diğer fırsat ise doğal kaynaklardır. Bu ülkeler küresel çapta bakır ve altın üretiminin yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır. Buna ek olarak, bazı IDA ülkeleri, küresel enerji geçişi için gerekli olan kritik maden yataklarına sahiptir. Bol güneş ışığı nedeniyle de, çoğu IDA ülkesi güneş enerjisinden yararlanmak için iyi bir konumdadır. Ortalama olarak, uzun vadeli günlük güneş enerjisi üretim potansiyelleri dünyandaki payları ile ilk sıralarda yer almaktadırlar.
Kırılgan ekonomiye sahip ülkeler potansiyel, yönetilmesi gereken riskleri de beraberinde getirir. Demografik temettü elde etmek için, IDA hükümetlerinin eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik etkin politikalar üretmesi ve önümüzdeki on yıllarda işgücüne katılacak artan genç nüfus için iş gücü sağlaması gerekmektedir. IDA ülkelerinin doğal kaynak zenginliklerinin tam potansiyelini elde etmek için politikalarını iyileştirmeleri ve daha iyi ekonomik yönetim yapan daha güçlü kurumlar inşa etmeleri gerekmektedir. Tüm bunlar, kapsamlı iç politika reformları ve uluslararası önemli mali destek gerektirecektir.
IDA ülkelerinin günümüzde büyük yatırım ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu gruptaki en yoksul ülkelerin, mevcut kalkınma ve altyapı boşluklarını kapatmak ve iklim değişikliğine karşı direnç oluşturmak, GSYİH’nın yaklaşık %10’una tekabül eden bir yatırım gerekmektedir. IDA ülkelerinde iklim felaketlerinin maliyeti son on yılda iki katına çıkmıştır. Doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar yılda GSYİH’nın ortalama %1,3’ü diğer yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerin ortalamasının dört katıdır. Bu tür ihtiyaçlar, IDA ülkelerinin üretkenliği ve gelirleri artıran ve yoksulluğu azaltan türden sürdürülebilir yatırım yaratmasını gerektirmektedir.
Kaynak:The World Bank