Babür Devleti tarihinde kadınların etkili rolleri arasında en dikkat çekenlerden biri, kuşkusuz Nûr Cihân Begüm (1577–1645) olmuştur. Asıl adı Mehrünnisâ olan Nûr Cihân, hem siyasî yeteneği hem de sanata olan katkılarıyla yalnızca Babür tarihinde değil, tüm İslâm dünyasında “iktidar sahibi kadın” imgesini yeniden tanımlamıştır. Mehrünnisâ’nın yaşamı, Babür kadınlarının saray sınırlarını aşan etkinliklerinin en somut örneklerinden biri olarak tarihte yerini almıştır.
Mehrünnisâ’nın babası Mirza Gıyâs Bey, Şah Abbas döneminde İran’dan Hindistan’a göç etmiş, Babür hizmetine girerek yüksek bir mevkiye yükselmiştir. Mehrünnisâ’nın zekâsı, eğitimi ve zarafeti kısa sürede saray çevresinde dikkat çekmiş, 1611 yılında Cihangir Şah ile evlenmesinin ardından “Nûr Cihân” (Dünyanın Işığı) unvanını almıştır. Bu evlilik, Babür tarihinde kadın nüfuzunun en belirgin biçimde hissedildiği bir dönemin başlangıcını temsil etmiştir.
Nûr Cihân Begüm, Babür tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir siyasî güç elde etmiştir. Cihangir Şah’ın ilerleyen yıllarda sağlık sorunları nedeniyle devlet işlerinden uzaklaşması, yönetim yetkisinin fiilen Nûr Cihân Begüm’ün idaresine geçmesine yol açmıştır. Devlet fermanlarının Nûr Cihân Begüm adına düzenlenmesi, resmî belgelerde imzasının yer alması ve adına sikke bastırılması, onun yalnızca bir hükümdar eşi değil, fiilî hükümdar konumunda olduğunun göstergesi olmuştur.
Nûr Cihân Begüm, sadece iktidarını korumakla kalmamış, aynı zamanda diplomatik ilişkilerde de ustalık göstermiştir. Babür sarayındaki siyasîler arasında denge kurmuş, kardeşi Asaf Han’ı ve ilerleyen yıllarda hükümdar olacak olan yeğeni Şah Cihan’ı yönetim kademelerine taşıyarak hanedan istikrarını sağlamıştır. Bu bağlamda onun siyasî etkinliği, Babür tarihinde “kadın aklı ve diplomasisinin” en güçlü tezahürlerinden biri olarak görülmüştür.
Nûr Cihân Begüm yalnızca bir siyaset figürü değil, aynı zamanda sanatın ve estetiğin koruyucusu olarak öne çıkmıştır. Parfüm üretimi, nakış, mücevher tasarımı ve ipek dokumacılığı alanlarında yenilikçi girişimlerde bulunmuş; özellikle Lahor ve Agra’daki saray atölyelerinde kadın zanaatkârların yetişmesini desteklemiştir.
Ayrıca mimariye olan ilgisiyle de öne çıkan Nûr Cihân Begüm, babasının anısına Agra’da yaptırdığı İtimadüd’devle Türbesi, Babür mimarisinde beyaz mermerin ilk kez kapsamlı şekilde kullanıldığı yapı olarak kabul edilmiş ve Taç Mahal’in öncülü sayılmıştır. Bu türbe, Nûr Cihân’ın zarif estetik ve sanat anlayışını yansıtan önemli bir eser olarak karşımıza çıkmıştır.
Nûr Cihân Begüm, Babür tarihinde kadının gücünü yalnızca aile ve saray ekseninde değil, devletin en üst kademesinde temsil etmiştir. Nûr Cihân Begüm, siyaseti zarafetle birleştiren; estetik duyarlılığı, diplomatik zekâsı ve yönetim becerisiyle Babür tarihine yön veren bir kadın olmuştur. Onun etkisi, daha sonra Şah Cihan döneminde inşa edilen sanatsal ve mimarî eserlerde de hissedilmeye devam etmiştir. Bu yönüyle Nûr Cihân Begüm, yalnızca Babür Devleti’nin değil, Türk-İslâm medeniyetinin öncü kadın geleneğinin bir parçası haline gelmiştir.

