Bulgaristan
Schengen ve Sınır Güvenliği: Bulgaristan ve Romanya, 1 Ocak 2025 itibarıyla Schengen Bölgesi’ne tam üyelik elde ederek AB’nin serbest dolaşım alanına dahil oldu. Bu gelişme, Türkiye-Bulgaristan sınırını Schengen’in dış sınırı haline getirdiği için Sofya yönetimi sınır güvenliğini daha da tahkim etti. Bulgar hükümeti, Schengen hazırlıkları kapsamında Türkiye sınırında 1200 ilave sınır polisi görevlendirdi; 240 Frontex personelinin daimi konuşlanması ve Romanya, Avusturya, Macaristan gibi ülkelerden karma ekiplerin desteği sağlandı 3 Şubat 2025’ten itibaren uluslararası sınır ekipleri Kapıkule-Kapitan Andreevo hattında faaliyete başladı. Türk ve Bulgar sınır makamları da 2024 sonu ve 2025 başındaki yoğun temaslarla koordinasyonu artırdı. Bu sayede yasa dışı göç girişimlerinde belirgin azalma olduğu, insan kaçakçılığıyla mücadelede ilerleme kaydedildiği Bulgar yetkililerce bildirildi.
Enerji İşbirliği ve Bölgesel Projeler: Bulgaristan, Rus gazına bağımlılığını azaltmak ve enerji geçiş ülkesi rolünü pekiştirmek amacıyla Türkiye ile yakın işbirliği içinde. İki ülke Nisan ayında, doğal gaz transit kapasitesini artırmak için teknik görüşmeler başlattı. Baku’daki temaslar sonrası başlayan uzman düzeyindeki toplantıların 2 Mayıs 2025’e dek sonuçlandırılarak siyasi mutabakata varılması hedefleniyorbalkaneu.com. Bu adım, Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha fazla gaz sevkiyatına imkan tanıyarak Orta ve Doğu Avrupa’nın enerji arzını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Öte yandan, Türkiye ilk kez Bulgaristan’ın Karadeniz’deki petrol ve gaz arama faaliyetlerine ortak olmaya hazırlanıyor. Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın açıklamasına göre TPAO (Türkiye Petrolleri) ve bir yabancı şirketin, Bulgar karasularında bir arama bloğu için anlaşmayı Mayıs ayında imzalaması bekleniyorreuters.com. Bu işbirliği, Ankara ve Sofya’nın Karadeniz’de enerji kaynakları geliştirme yönünde stratejik ortaklığını gösteriyor. Ayrıca Bulgaristan’ın Türkiye’nin LNG terminallerine erişimi konusunda 2023’te imzalanan uzun vadeli anlaşma yürürlüğe girmiş durumda; Bulgar kamu şirketi yılda 1,5 milyar m³ LNG’yi Türkiye üzerinden tedarik ederek Rusya dışı kaynaklara erişimini pekiştiriyorcaspianpolicy.org.
Gürcistan
AB İle İlişkiler ve İç Siyasette Gerilim: Gürcistan’da iktidar partisinin Avrupa Birliği ile ilişkilerde geri adım atması, dış politikada önemli bir kırılmaya yol açtı. 28 Kasım 2024’te Gürcü makamları, AB üyelik müzakerelerine hazırlık sürecini 2028 sonuna kadar dondurma kararı aldıklarını duyurduen.wikipedia.org. Bu sürpriz açıklama, halkın çoğunluğunun Avrupa yanlısı olduğu ülkede tepkiyle karşılandı ve anayasaya aykırı bir hamle olarak değerlendirildien.wikipedia.org. Avrupa Parlamentosu’nun Gürcistan’daki demokratik gerilemeye yönelik eleştirileri ve muhalefetin protestoları karşısında alınan bu karar, Tiflis yönetiminin Batı ile mesafesini artırdığı şeklinde yorumlanıyor. Nitekim 2024 Ekimindeki tartışmalı parlamento seçimlerinin ardından başlayan siyasi kriz, iktidarın AB yolundan uzaklaşma beyanıyla derinleşti. Bunun sonucunda ülke içinde AB yanlısı gösteriler ve istifalar yaşanırken, Batılı ortaklar Gürcü hükümetine kararını gözden geçirme çağrısı yaptı.
Bölgesel İşbirliği ve Rusya Dengesi: AB sürecindeki belirsizliğe karşın Gürcistan, bölgesel ekonomik ve enerji projelerinde aktif rol almayı sürdürüyor. Bakü ve Tiflis yönetimleri, Caspian-Black Sea Green Energy Corridor (Hazar-Karadeniz Yeşil Enerji Koridoru) projesini ilerletmek amacıyla Mart 2025’te önemli adımlar attı. 10 Mart’ta Budapeşte’de bir araya gelen Azerbaycan, Gürcistan, Romanya ve Macaristan enerji bakanları, Karadeniz altından Avrupa’ya elektrik iletecek denizaltı kablosunun AB tarafından “Ortak İlgi Projesi” olarak tanınması için ortak bir mektup imzaladıneglobal.eu. Dört ülke, Bulgaristan’ın da projeye katılım prosedürünü başlatma konusunda mutabık kaldıneglobal.eu. Bu girişim, Gürcistan’ın yenilenebilir enerji kaynaklarını Avrupa pazarına bağlayarak stratejik önemini artırma çabasının parçası. Öte yandan Tiflis, Orta Koridor olarak adlandırılan Türkiye-Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya uzanan ulaşım hatlarında kilit transit ülke konumunu koruyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla güçlenen bu koridor kapsamında Gürcistan limanlarına yapılan yatırımlar ve demiryolu bağlantıları hız kazandı. Gürcistan hükümeti, bir yandan da Moskova ile ilişkilerde denge politikasını sürdürüyor. 2023’te Rusya ile doğrudan uçuşları yeniden başlatan ve vize kısıtlarını kaldıran Tiflis, Batı yaptırımlarına katılmadan ticareti sürdürerek ekonomisini korumaya çalışıyor. Ancak Abhazya ve Güney Osetya’nın Rus işgali altında kalması, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü sorununu ve NATO üyeliği hedefini gölgelemiş durumda.
Ermenistan
Azerbaycan ile Barış Anlaşmasında Son Aşama: Ermenistan, komşusu Azerbaycan’la on yıllardır süren ihtilafı bitirecek kapsamlı barış anlaşmasına yakın bir noktaya geldi. 13 Mart 2025’te taraflar, barış anlaşması taslağının metni üzerinde tam mutabakat sağlandığını açıkladılarreuters.com. Erivan yönetimi, anlaşma metninin imzaya hazır olduğunu ve imza tarihi ile yeri konusunda Bakü ile istişarelere başlamaya hazır olduklarını duyurdureuters.com. Bakü de “Devletlerarası Barış ve İlişkilerin Tesisi Anlaşması” taslağı üzerindeki müzakerelerin tamamlandığını memnuniyetle karşıladığını bildirdireuters.com. Bu gelişme, 2020 Dağlık Karabağ Savaşı’ndan sonra yürüyen kesintili barış sürecinde önemli bir dönüm noktası oldu. Özellikle Eylül 2023’te Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde kontrolü tamamen ele geçirmesiyle yaklaşık 100 bin Ermeni sivilin bölgeden göç etmesi, barışın aciliyetini artırmıştıreuters.com. Anlaşma, yaklaşık 40 yıllık çatışma döngüsünü sona erdirmeyi hedeflerken, zorlu bazı şartlar içeriyor. Bakü yönetimi, nihai imza için Ermenistan’ın anayasasında değişiklik yaparak Azerbaycan topraklarına yönelik dolaylı iddiaları çıkarmasını talep ediyorreuters.com. Nitekim Azerbaycan, Ermenistan anayasasındaki Dağlık Karabağ’a atfen egemenlik iddiası olabilecek ifadelerin kaldırılması gerektiğini vurguladı. Başbakan Nikol Paşinyan ise yeni bir anayasa için referandum çağrısı yaptı ancak tarih henüz netleşmedireuters.com. Anlaşma metninde ayrıca iki ülkenin sınırına üçüncü taraf askerî gücü konuşlanmamasına dair hüküm bulunduğu açıklandı; bu madde, Azerbaycan’ın eleştirdiği AB sivil gözlem misyonu ile Rus sınır muhafızlarının geleceğini de etkileyebilecek bir düzenleme olarak yorumlandıreuters.com.
Türkiye ile Normalleşme Adımları: Erivan yönetimi, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda da son dönemde istekli bir tutum sergiliyor. Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı ve Ankara ile müzakerelerde özel temsilci olan Ruben Rubinyan Mart 2025’te Türk basınına yaptığı açıklamada, önkoşulsuz tam normalleşmeye hazır olduklarını yineledi. Rubinyan, “Türkiye ile diplomatik ilişkilerin tesisini ve kara sınırının açılmasını içerecek tam normalleşme hedefliyoruz. Ermenistan buna hiçbir ön şart olmadan hazır; eğer Türkiye’de de siyasi irade varsa süreç çok hızlı ilerleyebilir” ifadelerini kullandı1lurer.am. Erivan, 2022’de varılan kısmi anlaşma gereği Alican (Margara) Sınır Kapısı’nı üçüncü ülke vatandaşları ve diplomatlar için açmak üzere altyapısını tamamladığını ve tarihi İpek Köprüsü’nün restorasyonuna hazır olduğunu belirtiyor1lurer.am. Paşinyan hükümeti, Azerbaycan’la barışın eşiğindeyken Ankara ile ilişkilerde de yeni bir sayfa açmak istiyor. Nitekim 2023’te iki ülke özel temsilcileri birkaç tur görüşme gerçekleştirmiş ve doğrudan kargo uçuşlarının başlaması gibi adımlar atılmıştı. Türkiye cephesi ise Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşmeye paralel olarak Erivan’la tam diplomatik ilişki kurulabileceği mesajlarını veriyor. Sonuç olarak Ermenistan, bölgesel tecritten çıkmak adına 2025 baharında hem doğuda hem batıda diplomatik açılımlarla tarihi bir dönüşüm sürecine girmiş durumda.
Azerbaycan
Ermenistan ile İlişkiler: Bakü ve Erivan’ın barış anlaşması metninde uzlaşması, Azerbaycan’ın dış politikasındaki en kritik gelişmelerden biri oldu. Azerbaycan Dışişleri, Ermenistan’la kalıcı barış için metnin hazır olmasından memnuniyet duyduğunu açıklarken, anlaşmanın imzası için Erivan’ın kendi anayasasını revize ederek Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yönelik imalı maddeleri çıkarması gerektiğini vurguladıreuters.com. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan’ın Karabağ üzerindeki iddialarından tamamen vazgeçmesinin barışın ön şartı olduğunu çeşitli platformlarda dile getirdi. Öte yandan Aliyev, Ocak 2025’te yaptığı sert bir konuşmada Ermeni yönetimini “faşist tehdit” olarak nitelendirip gerekirse “tamamen yok etmekten” söz etmiştireuters.com. Bu sözler Erivan’da endişe yaratmış olsa da Mart ayındaki diplomatik atılım, tarafların çatışma yerine anlaşmaya yaklaştığını gösterdi. Anlaşma imzalandığında iki ülke arasındaki sınırın açılması, karşılıklı toprak bütünlüğünün tanınması ve Zengezur koridoru gibi ulaşım projelerinin hayata geçmesi bekleniyor. Bu da Azerbaycan’ın Türkiye ve Nahçıvan ile kesintisiz kara bağlantısı kurma hedefini gerçekleştirebilir.
Enerji Diplomasisi ve Avrupa ile Pazarlık: Azerbaycan, sahip olduğu enerji kaynaklarını dış politikada koz olarak kullanmaya devam ediyor. Avrupa’nın Rus gazına alternatif arayışında Baku yönetimi önemli bir tedarikçi konumuna geldi; ancak Aliyev yönetimi AB’den daha fazla destek ve esneklik talep ediyor. Cumhurbaşkanı Aliyev 9 Nisan 2025’te yaptığı açıklamada, AB’nin doğalgaz yatırım finansmanı ve uzun vadeli alım kontratları konusundaki kısıtlamaları gözden geçirmemesi halinde Azerbaycan gazının başka pazarlara yönlendirilebileceği uyarısında bulundureuters.com. Aliyev, Avrupa Yatırım Bankası’nın fosil yakıtlara kredi vermeyi durdurmasının ve AB’nin kısa vadeli gaz kontratlarına odaklanmasının, Güney Gaz Koridoru genişleme hedeflerini zora soktuğunu belirtti. “Avrupa pazarı bizim için cazip; ancak sadece Batı’ya bakmak zorunda değiliz, Doğu’ya ve Güney’e de yönelebiliriz” diyen Aliyev, ülkesinin enerji stratejisini çeşitlendirebileceğini vurguladıreuters.com. Nitekim AB, Ukrayna savaşı sonrası Azerbaycan’dan gaz alımını 2021’deki 8 milyar m³ düzeyinden 2024’te ~13 milyar m³’e çıkardı ve 2027’ye kadar en az 20 milyar m³’e yükseltmeyi planlıyorreuters.com. Fakat bu hedef, yeni boru hatları ve anlaşmalar gerektiriyor. Aliyev, AB’nin 2022’de Azerbaycan’la imzaladığı gaz mutabakatını hatırlatarak, koridorun genişlemesi için Avrupa finansman modeline dönülmesini istedireuters.com. Şu an TürkAkım üzerinden Balkanlara Rus gazı taşımaya devam eden Azerbaycan, aynı zamanda TANAP ve TAP boru hatlarıyla kendi gazını Avrupa’ya iletiyor. Bakü, enerji merkezi olma iddiasıyla, Türkiye ve Gürcistan’ı da içine alan elektrik ve gaz projelerine yatırım yaparken, gerekirse Asya piyasalarına (Çin, Pakistan gibi) yönelmeye hazır olduğunu gösteriyor.
Türkiye ile Stratejik Müttefiklik: Azerbaycan’ın dış politikasında Türkiye ile ittifak özel bir yere sahip olmayı sürdürüyor. 2023’te imzalanan Şuşa Beyannamesi çerçevesinde iki ülke, savunma ve dış politikada eşgüdümü derinleştiriyor. 2025 baharında da bu yakın işbirliğinin örnekleri görüldü. Nisan sonunda Türkiye’nin Aksaz/Marmaris açıklarında düzenlediği KURTARAN-2025 deniz tatbikatına Azerbaycan deniz kuvvetleri personeli de katılım sağladıqha.com.tr. Yine Kış-2025 tatbikatında Türk ve Azerbaycan özel kuvvetleri ortak eğitim icra ettifacebook.com. Bu tür faaliyetler, iki ülkenin askeri uyumunu pekiştirirken, bölgesel gözdağı unsuru olarak da değerlendiriliyor. Öte yandan Aliyev ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sık sık telefon diplomasisiyle bölgesel gelişmeleri koordine ediyor. Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl Bakü’de düzenlenen TEKNOFEST etkinliğine katılması ve Aliyev’in depremler sonrası Türkiye’ye desteğe koşması, halklar arası sempatiyi artırdı. Son olarak, Azerbaycan Haziran 2025’te Nahçıvan üzerinden Türkiye’ye uzanan demiryolu projesinde ilerleme kaydedildiğini ve hattın 2027’de tamamlanmasının hedeflendiğini duyurdu. Azerbaycan’ın bu dönemde İran’la ilişkilerinde ise temkinli bir denge hakim. 2024’te Tahran-Bakü hattında yaşanan büyükelçilik krizi aşılamasa da, Azerbaycan İran’la doğrudan çatışmadan kaçınarak daha ziyade Türkiye-İsrail ekseninde güvenlik işbirliğini tercih ediyor.
İran
ABD ile Nükleer Görüşmelerin Yeniden Başlaması: İran, uzun bir aradan sonra Washington’la dolaylı da olsa diyaloğa girerek nükleer programı konusunda diplomasiye dönme sinyali verdi. 12 Nisan 2025’te Umman’ın Muskat kentinde gerçekleşen görüşmelerde İran ve ABD heyetleri, arabulucu Umman üzerinden “olumlu ve yapıcı” temaslarda bulundureuters.comreuters.com. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, görüşmelerin sakin ve verimli bir atmosferde geçtiğini ve kısa sürede sonuç alacak bir anlaşma zemini aradıklarını söyledireuters.com. Beyaz Saray da ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steven Witkoff başkanlığındaki Amerikan heyeti ile İranlı yetkililerin dolaylı temasının “çok pozitif ve yapıcı” olduğunu açıkladıreuters.com. Taraflar bir hafta içinde yeniden toplanma kararı alırken, Trump yönetimi anlaşma sağlanamazsa askeri seçeneğin masada olduğu uyarısını yineledireuters.com. İran cephesi ise Trump’ın tehditlerini ciddiye almakla birlikte, görüşmeleri sürdürmeye istekli görünüyor. Bu diyalog, 2018’de ABD’nin tek taraflı çekildiği nükleer anlaşmanın ardından ilk somut müzakere çabası olarak dikkat çekiyor. Amaç, İran’ın hızla ilerleyen nükleer programını belli sınırlamalara tabi tutacak bir “küçük anlaşma” karşılığında bazı ABD yaptırımlarının hafifletilmesi ve bölgesel gerilimin düşürülmesi. Görüşmelerde bölgesel konuların da ele alındığı, özellikle karşılıklı tutuklu takası ve İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesinin sınırlandırılması gibi başlıkların konuşulduğu belirtiliyorreuters.com. Trump yönetiminin yeniden masaya dönmesi, İran açısından bir fırsat olarak görülse de Tahran ihtiyatlı davranıyor. Zira Kasım 2024’te ABD’de yeniden başkan olan Trump, seçim kampanyasında İran’a karşı sert tutumuyla biliniyordu. Dolayısıyla İran liderliği, somut bir çıkar elde etmeden uzun müzakerelere yayılmak istemiyor (“sırf müzakere olsun diye görüşme istemiyoruz” açıklaması bu stratejiyi yansıtıyorreuters.com).
Bölgesel Normalleşme ve Dengeler: İran’ın komşularıyla ilişkilerinde 2025 baharında nispeten daha yumuşak bir tablo göze çarpıyor. Suudi Arabistan ile 2023’te Çin arabuluculuğunda varılan anlaşma sonrasında Tahran ve Riyad büyükelçiliklerini karşılıklı olarak yeniden açtılar. 2025’in ilk aylarında İran Dışişleri yetkilileri, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleriyle temaslarını yoğunlaştırdı. Özellikle Yemen’deki ateşkesin kalıcı barışa evrilmesi için İran-Suudi işbirliği vurgusu dikkat çekiyor. Mısır ile de buzların erimekte olduğuna dair işaretler var; Kahire ve Tahran 2024 boyunca aracılar vasıtasıyla yürüttükleri görüşmeleri bu yıl doğrudan temasa çevirebileceklerini belirttiler. Nisan 2025’te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin telefonla görüştüğü ve iki ülkenin ilişkileri normalleştirmeye istekli olduğu basına yansıdıtehrantimes.comreuters.com.
Bununla birlikte, İran’ın Batı ile gerilimi devam ediyor. Nükleer programı ilerledikçe İsrail’in İran hedeflerine yönelik saldırıları da sürdü. Nisan 2025 başında İsrail ordusu, Suriye’de İran’ın kullandığı tesislere kapsamlı hava saldırıları düzenledi; Şam yakınlarında ve Humus çevresindeki bu saldırılarda İran destekli unsurlar hedef alındı. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail askerlerinin “süresiz olarak” Gazze, Lübnan ve Suriye’de kalacağını ifade ederek Tahran’ın bölgedeki nüfuzunu sınırlama niyetini ortaya koydutr.euronews.com. Bu sırada İran, uranyum zenginleştirme oranını %60 seviyesinde tutmaya devam etti; Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile yapılan görüşmelerde bazı ek denetimler için kısmi uzlaşı sağlandığı bildirildi. İç politikada ise Eylül 2022’de başlayan Mahsa Amini protestolarının yıldönümü yaklaşırken, rejim toplumsal huzursuzluğu kontrol altında tutmayı başardı. 2025 Nevruz döneminde önemli bir gösteri dalgası yaşanmazken, Cumhurbaşkanı Reisi ekonomik zorluklara rağmen “İslam Devrimi’nin 46. yılını güçlenerek karşıladıklarını” iddia etti.
Türkiye-İran İlişkileri: Türkiye, İran ile hem rekabet hem işbirliği ekseninde dengeli bir politika izliyor. Suriye konusunda Astana platformu ortaklığı sürerken, 4 Nisan 2025’te Antalya’da düzenlenen İİT-Arap Ligi Gazze Temas Grubu toplantısında Ankara ve Tahran temsilcileri Filistin meselesinde benzer endişeler dile getirdimfa.gov.tr. Ancak İran’ın Suriye’de artan nüfuzu ve İsrail’le yaşadığı gerilim, Türkiye’yi de etkiliyor. Nitekim 2 Nisan’da İsrail’in Suriye’deki T4 hava üssüne düzenlediği saldırının, Türkiye’ye “Suriye’de askeri üs kurmayın, operasyonlarımıza karışmayın” mesajı taşıdığı İsrailli yetkililerce basına sızdırıldıwsws.org. Bu iddia, Ankara’da rahatsızlık yarattı ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan NATO toplantısı sırasında Reuters’a verdiği demeçte “Suriye’de İsrail’le karşı karşıya gelmek istemiyoruz” diyerek Türkiye’nin doğrudan çatışmadan kaçındığını vurguladıwsws.org. Öte yandan Türkiye, PKK’nın İran uzantısı PJAK ve sınır kaçakçılığı gibi konularda Tahran ile güvenlik işbirliğini sürdürüyor. Mart 2025’te Türk ve İran sınır güvenlik yetkilileri Van’da bir araya gelerek ortak sınır devriyelerinin artırılması konusunda anlaştı. Ticari ilişkilerde ise enerji önemli bir kalem olmaya devam ediyor: İran, Türkiye’ye doğalgaz akışını kontrat miktarlarına uygun şekilde sürdürürken, taraflar milli paralarla ticaretin payını yükseltmeye çalışıyor. Sonuç olarak İran, 1 Mayıs 2025 itibarıyla bir yandan ABD ile pazarlık masasına dönen, diğer yandan komşularıyla normalleşmeye çalışan bir profil çiziyor. Bunun başarılı olup olmayacağı ise önümüzdeki aylarda yapılacak Muskat ve Roma görüşmelerinin seyrine bağlı.
Irak
Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması Toplantısı: Türkiye ve Irak, sınır ötesi terör tehdidi ve güvenlik konularını ele almak üzere kurulmuş bulunan Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması çerçevesinde beşinci kez bir araya geldi. 13 Nisan 2025’te Antalya’da, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in eşbaşkanlığında düzenlenen toplantıya Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ve Irak tarafının ilgili üst düzey yetkilileri katıldımfa.gov.trmfa.gov.tr. Görüşmeler sonunda yayımlanan ortak bildiride, taraflar birbirlerinin siyasi birlik, egemenlik ve toprak bütünlüğüne olan bağlılıklarını teyit etti. Askerî işbirliği, sınır güvenliği, terörle mücadele, savunma sanayii, enerji ve su konuları dâhil tüm ikili alanlarda koordinasyonu artırma kararlılığı vurgulandımfa.gov.tr. Özellikle PKK terör örgütünün her iki ülkeye tehdit oluşturduğu belirtilerek, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın örgütün feshi ve silah bırakma çağrısının hayata geçirilmesinin önemi vurgulandımfa.gov.tr. Taraflar, ortak düşmana karşı mevcut işbirliğini kararlılıkla sürdüreceklerini ilan ettimfa.gov.tr. Ayrıca Suriye’deki Al-Hol ve Roj kamplarındaki IŞİD kalıntılarına çözüm bulma aciliyeti nedeniyle ortak bir komite kurulması konusunda mutabakata varıldımfa.gov.tr. Bölgesel terörle mücadele bağlamında, 9 Mart 2025’te Amman’da Suriye ve komşularınca başlatılan beşli mekanizma kapsamında ortak operasyon merkezi kurulmasına yönelik irade de bildiride yer aldımfa.gov.tr. Bu karar, Türkiye, Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye’yi içeren yeni platformun somut bir adımı olarak görülüyor.
Yüksek Düzeyli Ziyaretler ve İşbirliği Projeleri: Antalya’daki güvenlik toplantısında, ikili ilişkilerin kurumsal mekanizmalarla ilerletilmesi için karşılıklı ziyaretlere devam edilmesi kararlaştırıldı. Bu kapsamda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin 8 Mayıs 2025’te Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştirerek Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin dördüncü toplantısına katılması planlandımfa.gov.tr. Söz konusu ziyaret sırasında enerji, ticaret, altyapı ve güvenlik alanlarında yeni anlaşmaların imzalanabileceği belirtiliyor. Özellikle Türkiye ile Irak arasında son dönemde gündemde olan “Kalkınma Yolu Projesi” (Basra Körfezi’nden Türkiye’ye uzanacak otoyol-demiryolu koridoru) ve su kaynaklarının yönetimi konularında ilerleme sağlanması bekleniyormfa.gov.tr. Ankara, Irak’taki Fırat-Dicle havzası su yönetimi ve baraj projelerinde teknik işbirliğine hazır olduğunu yinelerken, Bağdat da Türkiye’den gelen yatırımları artırma arzusunu dile getiriyor.
PKK ve Bölgesel Güvenlik: PKK terörü, Türkiye-Irak ilişkilerinin en hassas gündem maddelerinden biri olmayı sürdürüyor. Nisan 2025’teki güvenlik zirvesinde, PKK lideri Öcalan’ın yıllar sonra yaptığı “örgütü feshedin” çağrısına atfen, bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiği ortak vurgu olarak öne çıktımfa.gov.tr. Türkiye, Kuzey Irak’taki PKK varlığına yönelik sınır ötesi operasyonlarını Pençe serisi harekâtlarla devam ettirirken, Irak merkezi hükümeti de egemenlik ilkesine atıf yaparak kendi topraklarından kaynaklanan terör tehdidini önlemeye çalışacağını belirtti. Bu minvalde, toplantıda Irak’ın Sincar bölgesindeki PKK varlığının tasfiyesi ve Şengal Anlaşması’nın uygulanması konusu da gündeme geldi. Taraflar, PKK’ya karşı istihbarat paylaşımını ve koordinasyonu güçlendirme konusunda anlaştı. Ayrıca ortak bildiride, İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırılarından duyulan derin endişe birlikte ifade edildi; bu, Filistin meselesinde Ankara ve Bağdat’ın benzer tutum aldığını gösteriyormfa.gov.tr. Yine bildiride, 12 Nisan 2025’te Muskat’ta yapılan ABD-İran görüşmelerinin olumlu sonuçlarından memnuniyet dile getirildi ve bu diyaloğun sürmesinin bölgesel ihtilaflara barışçıl çözüm imkânı sağlayacağı belirtildimfa.gov.tr. Bu sayede Türkiye ve Irak, bölge barışını ilgilendiren konularda ortak bir diplomatik dil geliştirmeye çalışıyor.
Suriye
Beşli Bölgesel Zirve ve Terörle Mücadele Mekanizması: Suriye’nin uluslararası izolasyondan kademeli çıkışı ve komşularıyla işbirliği arayışı 2025’te somut bir adımla ilerledi. 9 Mart 2025’te Ürdün’ün Amman kentinde Suriye ve dört komşu ülkenin (Türkiye, Irak, Ürdün, Lübnan) dışişleri bakanları tarihi bir zirvede buluştu. Bu toplantıda, özellikle IŞİD başta olmak üzere terör tehdidiyle mücadelede ortak hareket etme kararı alındı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, zirve sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında “Bölge ülkeleri olarak özellikle DEAŞ’a yönelik müşterek bir operasyon ve istihbarat mekanizması kurulması yönünde karar aldık” diyerek beş ülkenin ortak harekât merkezi kuracağını duyurduamidahaber.com. Böylece Suriye’nin de içinde olduğu “Beşli Güvenlik Mekanizması” fiilen hayata geçmiş oldu. Bu mekanizma çerçevesinde sınır güvenliği, istihbarat paylaşımı ve terörle mücadele konularında düzenli toplantılar yapılacak. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde yeniden canlanma emareleri gösteren IŞİD hücrelerine ve mülteci kamplarında radikalleşme riskine karşı koordinasyon hedefleniyor. Uzmanlar, bölge ülkelerinin bu adımını “sorunlara bölgesel çözüm arayışı” olarak değerlendirirken, ABD ve Rusya gibi küresel aktörlerin olmadığı bir formatta Suriye’nin komşularıyla masaya oturması Şam açısından da önemli bir diplomatik kazanım olarak görülüyor. Bu girişim aynı zamanda Türkiye ile Suriye rejimini aynı masa etrafında buluşturarak dolaylı diyaloğa zemin hazırladı. Nitekim Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın Amman’daki toplantıda Türk mevkidaşı ile nezaket görüşmesi yaptığı basına yansıdı. Suriye, bu mekanizma sayesinde terörle mücadelede uluslararası meşruiyetini vurgularken komşularından sınırlarını kontrol etme noktasında destek beklediğini iletti.
Türkiye-Suriye Normalleşme Çabaları: 2011’de kopan Ankara-Şam ilişkilerini onarma arayışları zorlu da olsa devam ediyor. 2023’te Rusya arabuluculuğunda başlatılan dörtlü (Türkiye, Suriye, Rusya, İran) müzakere süreci 2024’te inişli çıkışlı ilerlerken, 2025 başlarında taraflar arasında henüz tam bir uzlaşı sağlanamadı. Suriye yönetimi, Türkiye’nin askerî varlığını sonlandırmadan üst düzey siyasi görüşmeye yanaşmayacağını belirtirken Ankara ise PKK/YPG tehdidi tamamen bertaraf olmadan ve mültecilerin dönüşü için güvenli koşullar oluşmadan çekilmeyeceğini vurguluyorhaber.sol.org.troxu.az. Bu çıkmaz sürse de alt düzey temaslar kesilmiş değil. Nisan 2025’te Moskova’da yapılan teknik toplantılarda güven artırıcı bazı adımlar ele alındı. Özellikle Fırat’ın doğusunda terör örgütüne karşı olası koordinasyon ve İdlib’de ateşkesin korunması gibi konularda iletişim kanalları açık tutuluyor. Ayrıca Mart ayında yapılan Amman zirvesi vesilesiyle Türkiye ve Suriye’nin dışişleri heyetleri dolaylı olarak aynı platformda yer aldı. Analistler, 2025 içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında olası bir yüz yüze görüşme ihtimalinin tamamen dışlanmadığını, ancak bunun için seçim atmosferinden çıkan Türkiye’nin somut kazanımlar görmek isteyeceğini belirtiyor.
İdlib ve Kuzey Suriye’de Durum: Suriye’nin kuzeybatısında, İdlib bölgesinde 2020 Mart’ından bu yana yürürlükte olan ateşkes genel hatlarıyla korunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gözlem noktaları ve devriyeleri bölgede varlığını sürdürürken, Rusya ve Suriye ordusu zaman zaman sınırlı hava saldırıları ile radikal grupları hedef almaya devam ediyor. Nisan 2025 ortasında İdlib’in güney kırsalına yönelik Rus hava operasyonlarında can kayıpları yaşandı; Türkiye, saldırılarda sivillerin zarar görmesine tepki göstererek Moskova nezdinde girişimde bulundu. Aynı dönemde Türk ordusu, Tel Rıfat ve Münbiç hattında YPG unsurlarına karşı topçu atışlarıyla caydırıcılık sağlamaya çalıştı. Bir yandan da Ankara, Suriye kaynaklı göç dalgasının önüne geçmek için uluslararası toplumla temas halinde. Mültecilerin gönüllü geri dönüşü için güvenli bölgeler oluşturma planı, Türkiye’nin gündeminde üst sırada yer alıyor. Bu kapsamda, Türkiye’nin desteklediği Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki bölgelerde konut projeleri hız kazandı. Nisan ayında Katar finansmanıyla Çobanbey yakınlarında inşa edilen yeni briket evlerin teslimine başlandı. Erdoğan hükümeti, 2025 sonuna kadar 1 milyon Suriyeli mültecinin bu güvenli bölgelere dönebileceğini öngörüyor. Bu konuda Suriye devletinin de işbirliğine ihtiyaç duyulsa da henüz doğrudan koordinasyon sağlanmış değil.
İsrail ve ABD ile Gerilimler: Suriye toprakları, bölgesel güç mücadelelerinin de sahnesi olmayı sürdürüyor. İsrail, Nisan 2025’te Suriye’ye yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı. 2 Nisan’da Şam yakınları, Humus ve Hama civarındaki askeri tesislere insansız hava araçları ve füzelerle yapılan saldırılarda İran destekli milisler hedef alındıwsws.org. Bu saldırılardan biri, Humus’taki stratejik T4 hava üssünü vurdu. İsrailli yetkililer basına yaptıkları açıklamalarda, T4’e yönelik operasyonların Türkiye’ye mesaj niteliğinde olduğunu, Ankara’ya Suriye’de kalıcı askeri varlık kurmaması yönünde uyarı göndermek istediklerini öne sürdüwsws.org. Ankara bu iddiaları yalanlarken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Brüksel’deki NATO toplantısında Reuters’a verdiği demeçte “Türkiye olarak Suriye’de hiçbir ülkeyle çatışma niyetimiz yok” diyerek İsrail’le doğrudan karşı karşıya gelmek istemediklerini belirttiwsws.org. Bu durum, Suriye’de çok katmanlı vekalet savaşının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda Mart sonunda ABD kuvvetleri ile İran destekli gruplar arasında Deyrizor bölgesinde yaşanan ve Amerikan üslerine İHA saldırıları ile başlayan karşılıklı misillemeler de Suriye’nin halen riskli bir cephe olduğunu gösterdi. Washington yönetimi, 2025 itibarıyla Suriye’nin doğusunda yaklaşık 900 asker bulunduruyor ve IŞİD’le mücadele koalisyonunu sürdürürken, İran yanlısı milislerin tehdidiyle de yüz yüze.
Arap Dünyası ile Yakınlaşma: Öte yandan Suriye, Arap dünyasına geri dönüşünü pekiştirmek için diplomasi trafiğini artırdı. Mayıs 2023’te Arap Birliği’ne üyeliği iade edilen Suriye, 2024’te bazı Arap liderlerin ziyaretlerine ev sahipliği yaptı. 2025 Mart’ında Mısır ve Ürdün dışişleri bakanları, uzun bir aradan sonra Şam’a resmi ziyarette bulundular. Bu ziyaretlerde savaş sonrası yeniden imar, mültecilerin ülkelerine dönüşü ve Suriye’nin Arap kardeşleriyle ekonomik entegrasyonu gibi konular ele alındı. Suudi Arabistan da Suriye’ye büyükelçi atayarak diplomatik ilişkileri tam normalleştirme yoluna girdi. Haziran 2025’te Riyad’da düzenlenecek Arap Zirvesi’ne Esad’ın da davet edilmesi bekleniyor. Türkiye ise bu Arap açılımını dikkatle izliyor; zira Arap ülkelerinin Şam’la yakınlaşması, Ankara’nın elini hem güçlendirebilir (mülteci krizi ve YPG konusunda ortak zemin bulma) hem de zayıflatabilir (Esad rejiminin meşruiyetini pekiştirerek Türkiye’nin şartlarını kabul etmesini zorlaştırma).
Sonuç: Türkiye’nin güney komşusu Suriye’de siyasi statükoda büyük bir kırılma henüz yaşanmasa da diplomasi trafiği ısınmış durumda. Bir yanda çatışmalar düşük yoğunluklu da olsa sürerken diğer yanda bölgesel ve uluslararası aktörler yeni dengeler kurmaya çalışıyor. 1 Mayıs 2025 itibarıyla Suriye, komşularıyla masaya oturmaya başlamış, terörle mücadelede ortak adımlara yönelmiş, Arap dünyasına tekrar entegre olmaya çalışan bir ülke görünümünde. Bu süreçte Türkiye de hem güvenlik çıkarlarını korumaya çabalıyor hem de oluşan diplomatik fırsat penceresinden kendi önceliklerini gerçekleştirmeyi umuyor.