ABD
10.02.2025
Kaliforniya, Trump’a karşı eyaleti korumak için 50 milyon dolar ayırdı
Adalet Bakanlığı verilerine göre Trump’ın ilk döneminde Kaliforniya, federal hükümeti 120’den fazla kez dava etti.
ABD’de Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Cuma günü eyaletin Başkan Donald Trump yönetimiyle ‘mücadelesini desteklemek’ ve göçmenleri korumak amacıyla 50 milyon dolarlık (1 milyar 794 TL) bütçe ayıran yasaları imzaladı.
Yasaların biri, federal hükümete karşı yasal mücadelelerde kullanılmak üzere eyaletin adalet birimine 25 milyon dolar tahsis ediyor. Diğeri ise göçmenlerin savunmasını yapan hukuki gruplar için 25 milyon doları kapsıyor.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde Kaliforniya, iklim yasaları, su politikaları ve göçmen hakları gibi birçok konuda yönetimle karşı karşıya gelmişti. Trump’ın ikinci döneminin ilk günlerinde bu çekişmeler yeniden alevleniyor.
Demokrat Meclis Başkanı Robert Rivas konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kaliforniyalılar, Anayasa’yı umursamayan ve gücünün sınırları olmadığını düşünen kontrolsüz bir yönetim tarafından tehdit ediliyor,” dedi.
“Bu yüzden Kaliforniyalıları bu acil tehditten korumak için kaynak tahsis eden yasalar sunuyoruz.”
Bu adım, Demokrat Vali Newsom’un Washington’daki temaslarından hemen sonra geldi. Newsom burada Trump ve Kongre üyeleriyle görüşerek Ocak ayında Los Angeles bölgesinde mahalleleri yerle bir eden ve 20’den fazla can kaybına yol açan yangınlar için federal yardım talep etmişti.
Geçen ay yangın yardımı için 2,5 milyar dolarlık (85 milyar TL) bir destek paketini imzalayan Newsom, bu bütçenin tahliyeler, hayatta kalanlar için barınma sağlanması ve tehlikeli atıkların temizlenmesi gibi afet müdahalelerine harcanacağını açıklamıştı. Eyalet yönetimi, federal hükümetin bu maliyeti geri ödemesini beklediğini belirtti.
Cumhuriyetçi milletvekilleri ise Trump’a karşı açılacak davalara ayrılan fonu eleştirerek yangın sonrası toparlanma sürecinde dikkatin dağıtılmasının yanlış olduğunu savundu.
Senatonun azınlık grubu lideri Brian Jones, “Bu kaynak hiçbir gerçek sorunu çözmek için ayrılmıyor. Eyaletimizin acil sorunlarından dikkati dağıtmayı amaçlayan siyasi bir oyun,” dedi.
Eleştirmenler ayrıca bu fonların ciddi suçlardan hüküm giymiş göçmenlerin savunulması için kullanılmayacağına dair bir güvence bulunmadığını ileri sürdü.
Newsom ise imza töreninde bu fonların bu amaçla kullanılmasının planlanmadığını belirtti ve gerekirse bu konuda netlik sağlayacak ek yasaların çıkarılmasını önerdi. “Bu kaynak, Kaliforniya’nın en savunmasız sakinlerinin medeni haklarını korumak için hukuki gruplara destek verecek,” dedi.
Vali Newsom, Kasım ayında Trump’ın seçilmesinden sadece günler sonra eyalet politikalarını koruma planını açıklamış ve meclisi özel oturuma çağırarak bu yasaları geçirtmişti.
Kaliforniya, Trump yönetimine karşı dava açma konusunda deneyimli bir eyalet. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Trump’ın ilk döneminde eyalet, federal hükümeti 120’den fazla kez dava etti. Bu davalar için toplamda 42 milyon dolar harcandı; yıllık bazda bu rakam 2 milyon dolardan 13 milyon dolara kadar değişti.
Yardım kuruluşlarından ABD sınırındaki belgesiz göçmenlere: ‘Hayatınızı riske atmayın’
10.02.2025
Trump’ın toplu sınır dışılarla baskılarını yoğunlaştırması nedeniyle bu yıl şu ana dek 4.000’den fazla göçmen ABD’den sınır dışı edildi. Buna karşılık yardım grupları sınır geçişlerinde belgesiz göçmenlere yardım ediyor.
Düzensiz göçmenleri sınır dışı etmek, başkanlık için yarışırken Donald Trump’ın en büyük kampanya vaatlerinden biriydi ve sözünü tuttu: göçmenlerin ilk sınır dışı işlemlerini onaylaması 24 saatten kısa sürdü.
Şimdi Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün ve icra emirlerinin imzalanmasının üzerinden iki hafta geçti ve bu süre zarfında 4.745’ten fazla kişi sınır dışı edildi. Buna ek olarak, ABD genelinde yaklaşık 8.000 gözaltı gerçekleştirildi.
Trump, “ülkeye yasal yollardan girenlere avantaj sağlamak amacıyla” yönetiminin yasadışı göçe karşı olduğunu açıkça ortaya koydu.
Ancak yasadışı göç yeni bir mesele değil. Barack Obama yaklaşık 3 milyon göçmeni, George W. Bush 2 milyon göçmeni sınır dışı ederken, Trump da ilk döneminde 1.19 milyon göçmeni sınır dışı etmişti.
Amerikan Toplum Araştırması’na göre, 340 milyonluk tahmini nüfus içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yasadışı olarak yaşayanların sayısı 11 milyonu buluyor.
ABD/Meksika sınırında kaos
Sınır dışı edilenlerin ötesinde, sınırda kaos yaşandı. Meksika bölgeye 10.000 asker konuşlandırdı. ABD de orduyu görevlendirdi. Duvar daha fazla dikenli telle güçlendirildi ve özgürlerin ülkesine girmeyi uman binlerce göçmen şu anda görünürde bir çözüm olmaksızın yasal belirsizlik içinde.
Meksika’nın Tamaulipas eyaletinin ABD sınırındaki göçmenlere insani yardım sağlayan Asociacion Ayudanos a Triunfar’ın başkanı Gladys Canas, “Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Birçoğu belirsizlik içinde çünkü göçmenlik belgeleri yok, paraları yok, işleri yok ve şehri bilmiyorlar,” dedi.
Yine de bu çaresizliğe rağmen umut devam ediyor ve binlerce kişi ABD’ye erişme hayaliyle duvarın diğer tarafını dolduruyor. Gladys, 2017’den bu yana en az 1.107 göçmenin boğulduğu iki ülkeyi ayıran Rio Bravo nehrini yüzerek geçmeyi planlayan bir gruba, “Hayatınızı riske atmayın,” diyor.
‘Hayal kırıklıkları artmaya devam ediyor’
“Üzüntüleri, umutsuzlukları, hayal kırıklıkları artmaya devam ediyor,” diyen Gladys, artık ne yapacaklarını bile bilmeyen bu kişilerin acılarına her gün tanık olduğunu belirtiyor. Onlar için açık olan tek şey, kendi ülkelerinde başaramayacakları bir şeyi, geleceklerini iyileştirmeleri gerektiği.
Genç ve isimsiz bir göçmen, yorgun bir ses tonu ve gözlerindeki parıltıyla sınırda, “Başka bir kapı ya da pencere açılana kadar, elimden geldiğince uzun süre mücadele etmek ve burada çalışmak istiyorum,” dedi.
Ülkeye girme fikrinden vazgeçmeyi reddeden tek kişi o değil. Bir başkası da, “Burada çalışmak, burada yaşamak… burada yaşamak için bir ev satın almak istiyorum,” dedi.
Ancak iyimser hayalleri, hayal kırıklığının sert sahneleriyle tezat oluşturuyor.
Gladys şöyle açıklıyor: “Her gün çaresiz çığlıklar duyuyorsunuz, insanlar ağlıyor? Matamoros, Tamaulipas’ın bu sınırında kendilerini içinde buldukları durum gözyaşlarından ibaret… Gerçekten bir B planları yok.”
Hayatını bu kişilere yardım etmeye adayan Gladys, malzeme ve insani yardım teslimatlarını organize ediyor. “Onlara yiyecek, su, tuvalet malzemeleri, yorgan ve her iki uluslararası köprüde de onurlu bir şekilde yaşamalarına yardımcı olabilecek her şeyi getiriyoruz.”
Gladys’in hikayesi, gerçekleşen pek çok dayanışma vakasından sadece bir örnek. Bugünlerde çok sayıda STK ve dernek, sınırın diğer tarafında iyi bir gelecekleri olmayacak gibi görünen göçmenlere yardım ediyor.
AVRUPA
10.02.2025
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Waltz: ABD’li yetkililer Ukrayna’daki savaşı bitirmek için bu hafta Avrupa’yı ziyaret edecek
Bu açıklamadan bir günden kısa bir süre önce ABD medyası, Başkan Donald Trump’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile müzakere edilmiş bir çözüme yönelik adımları görüşmek üzere bir telefon görüşmesi yaptığını bildirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz, yönetimin üst düzey üyelerinin bu hafta Ukrayna’daki savaşın nasıl sona erdirilebileceği konusunu görüşmek üzere Avrupalı yetkililerle bir araya geleceğini açıkladı.
Bu hamle, Rusya’nın 2022’de komşusuna tam ölçekli işgalini başlatmasından yaklaşık üç yıl sonra geldi.
Bu açıklamadan bir gün önce ABD medyası, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile müzakere edilmiş bir çözüme yönelik adımları görüşmek üzerebir telefon görüşmesi yaptığını bildirdi.
Mike Waltz, Washington’da dönemin Savunma Bakanı Lloyd Austin ile birlikte Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nin duruşmasında konuşuyor, 29 Şubat 2024.
Ne Beyaz Saray’dan ne de Kremlin’den bu görüşmeye ilişkin herhangi bir doğrulama gelmedi.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz da televizyon röportajında bu konuda yorum yapmayı reddetti.
Waltz, Rus ekonomisinin iyi durumda olmadığını ve Trump’ın Putin’i müzakere masasına oturtmak için Moskova’ya “vergi, gümrük vergisi ve yaptırım uygulamaya hazır olduğunu” belirtti. Ancak Trump yönetiminin bu haftaki temasları ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı yardımların bir kısmını geri almak üzere görüşmelere başlamak için kullanmak istediğinin de altını çizdi.
Waltz Avrupalı müttefiklerin de Ukrayna’yı destekleme konusunda daha büyük bir rol üstlenmeleri gerekeceğini vurguladı.
NBC’nin Meet the Press programına katılan Waltz, “Bu maliyetleri telafi etmemiz gerekiyor ve bu da Ukraynalılarla doğal kaynakları, petrol ve doğalgazları ve ayrıca bizimkileri satın almaları açısından bir ortaklık olacak,” dedi.
“Bu konuşmalar bu hafta gerçekleşecek. Bence burada altta yatan ilke, Avrupalıların ileriye dönük olarak bu çatışmayı sahiplenmeleri gerektiğidir. Başkan Trump bunu sona erdirecek. Güvenlik garantileri konusunda da Avrupalılara büyük görev düşüyor.”
Trump’ın Başkan Yardımcısı JD Vance pazartesi günü hükümet yetkililerini bir araya getirecek olan yapay zeka zirvesi için Paris’te olacak ve bu hafta içinde Ukrayna heyetine Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin liderlik edeceği Münih Güvenlik Konferansına katılacak.
İnsanlar, Kiev’e yapılan Rus saldırılarında yıkılan binaların yanında duruyor
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Trump’ın Ukrayna ve Rusya özel temsilcisi Keith Kellogg da Münih konferansına katılacak.
Çarşamba günü Hegseth, Ukrayna’ya silah ve mühimmat sağlamak için düzenlenen ana uluslararası foruma katılacak.
İngiltere, yaklaşık 50 ortak ülkeden oluşan Ukrayna Savunma Temas Grubu’nun 26.** toplantısını çarşamba günü Brüksel’deki NATO karargahında gerçekleştiriyor.
Kiev baskı altında
Trump başkanlık seçimi kampanyası sırasında savaşı 24 saat içinde bitirebileceğini söyleyerek övünmüş, daha sonra bu süre altı aya çıkmıştı ancak nasıl bitireceği konusunda ayrıntı vermemişti.
ABD’nin Ukrayna konusunda Kiev’in katkısı olmadan Rusya ile görüştüğünü belirten Trump, yönetiminin halihazırda “çok ciddi” görüşmeler yaptığını söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump, Florida’dan New Orleans’a seyahat eden Air Force One’da, 9 Şubat 2025
Bu da Biden yönetiminin Zelenskiy’nin “Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında hiçbir şey olmaz” çağrısını yineleyen tutumuna ters düşüyor.
Ukraynalı lider, Kiev’in katkısı olmadan varılacak herhangi bir barış anlaşmasının Çin, Kuzey Kore ve İran’daki otoriter liderlere maceracılığın bedelini ödeten tehlikeli bir sinyal göndereceğini öne sürdü.
Öte yandan Trump, Rusya’nın her gün ağır kayıplar verdiği ve ekonomisinin Batı’nın sert yaptırımlarına, enflasyona ve ciddi bir işgücü açığına maruz kaldığı savaşı sona erdirmek için Putin’le birlikte yakında “önemli” adımlar atabileceklerini ifade etti.
Ancak Rus ekonomisi çökmüş değil ve Putin, Sovyet döneminden bu yana muhalefete yönelik en sert baskıyı uyguladığı için savaşı sona erdirme konusunda ülke içinde herhangi bir baskıyla da karşı karşıya değil.
Baltık ülkeleri Rus elektrik şebekesinden ayrıldı: Onlarca yıllık bağımlılık sona erdi
10.02.2025
Sovyet dönemi şebekesinden ayrılan Litvanya, Letonya ve Estonya Pazar günü itibarıyla Avrupa enerji sistemiyle birleşiyor.
Sovyetler Birliği’nden ayrıldıktan yaklaşık 35 yıl sonra Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya, komşuları Rusya ve Belarus’la olan elektrik şebekesi bağlantılarına son verdi. Cumartesi günü Rus şebekesinden ayrılan üç ülke, bu hamleyle Avrupa Birliği’ndeki (AB) müttefikleriyle daha fazla yakınlaşırken, yıllardır devam eden enerji bağımlılığını da sonlandırmış oldu.
Baltık ülkeleri bugün itibarıyla Avrupa enerji sistemi ile birleşiyor.
Petrol ve doğalgaz zengini Rusya ile elektrik bağlarının koparılması jeopolitik ve sembolik bir önem taşıyor.
Bu yöndeki çalışmalar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in üç yıl önce askerlerine Ukrayna’yı işgal etme emri vererek, Moskova’nın AB ile ilişkilerine darbe vurmasının ardından hız kazandı.
Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda, “Bu, Rusya ve Beyaz Rusya enerji sistemine olan bağımlılığımızın kalan son unsurundan fiziksel olarak kopuş anlamına geliyor,” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve diğer üst düzey yetkililerin pazar günü Vilnius şehir merkezinde özel olarak yapılmış 9 metre yüksekliğindeki bir saatin Baltık ülkelerinin Rusya ile olan elektrik bağlarının son saniyelerini saydığı bir törene katılmaları bekleniyor.
Üç Baltık ülkesini Rusya ve Belarus’a bağlayan 16 elektrik hattı, Baltık Denizi’ndeki su altı kabloları da dahil olmak üzere AB’nin geri kalanına bağlayan yeni bir şebeke oluşturulurken yıllar içinde söküldü.
Cumartesi günü Baltık ülkelerini Rusya, Belarus ve AB üyeleri Polonya ve Litvanya ile deniz arasında sıkışmış bir Rus eksklavı olan Rusya’nın Kaliningrad bölgesine bağlayan kalan tüm iletim hatları teker teker kapatılacak.
Ardından 24 saat boyunca Baltık Güç Sistemi “ada işletim modu” olarak adlandırılan bir modda tek başına çalışacak.
Ertesi gün, güç sistemi Finlandiya, İsveç ve Polonya ile çeşitli bağlantılar aracılığıyla Kıta Avrupası ve İskandinav şebekeleriyle birleşecek.
Rusya ve Belarus ile 1,633 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olan üç Baltık ülkesi, Temmuz ayında Moskova ve Minsk’i bağlantı kesme planı hakkında resmi olarak bilgilendirdi.
Önceden haber verilmesine rağmen Baltık ülkeleri eski Sovyet ortaklarından gelebilecek olası bir tepkiye karşı tetikte bekliyor.
Bölgedeki bazı ülkeler ihtiyati tedbirler almaya başladı. Estonya’nın kamu yayıncısı ERR jeneratör satışlarının arttığını bildirdi.
KKTC
10.02.2025
Cumhurbaşkanı Tatar, DiCarlo’yu kabul edecek
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu sabah, Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’yu kabul edecek.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşme, saat 10.00’da Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleşecek.
Açıklamada, görüşmenin yaklaşık bir buçuk saat sürmesinin beklendiği belirtildi.
GKRY
10.02.2025
Kathimerini gazetesi: AP’nin Türkiye Raporu, Rum Yönetimine siyasi nefes aldırdı
Kathimerini, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili rapor taslağında, Kıbrıs sorunu için “iki bölgeli, iki toplumlu, üniter egemenliğe sahip federasyon” çözümüne yapılan vurgunun, Rum yönetimi açısından önemli bir siyasi nefes olduğunu ileri sürüyor.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili rapor taslağının önerilen değişikliklerin de yer aldığı uzun versiyonunun Rum yönetimine “siyasi nefes aldırdığı” ileri sürüldü.
Rapor taslağını ele geçirdiğini bildiren Haftalık Kathimerini’nin haberine göre halen çalışmaları devam eden taslakta “müzakerelerin 2017’de Crans Montana’da koptuğu yerden yeniden başlaması” isteniyor. “İki bölgeli iki toplumlu üniter egemenliğe sahip federasyon” Kıbrıs sorunu için sürdürülebilir tek çözüm olarak nitelendiriliyor. Türkiye’ye “iki devlet çözümünü terk etme, askerlerini Kıbrıs’tan çekme ve Ada’nın bölünmüşlüğünü sağlamlaştıracak tek yanlı eylemlerden kaçınma” çağrısı yapılıyor.
Buna karşılık Rum yönetimi rapor taslağının Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi lehinde olmasını, Kıbrıs sorununun çözümüyle hiçbir bağlantı kurulmaksızın Türkiye-Avrupa ilişkilerine dair 7 dosyanın tamamlanmasını öngören Borrell/Komisyon belgesinin Avrupa Konseyi tarafından entegrasyonunun talep edilmesini ve kapalı Maraş’a özel atıf yapılmamasını “olumsuz” buluyor.
Gazete Avrupa Parlamentosu raporlarının hukuki geçerliliği bulunmadığını, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu kararlarının ağırlığına sahip olmadığını ancak yine de Rum yönetimi açısından “çok zor bir dönemde, kullanabilecek siyasi bir araç olduğunu” yazdı.
Alithia gazetesi: Sadece Türkiye’nin izin verdiği bölgelerde doğal gaz araştırması yapabiliyoruz
10.02.2025
Alithia gazetesi, Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği deniz yetki alanlarında sadece Türkiye’nin izin verdiği bölgelerde doğal gaz araştırmaları yapılabildiğine dikkat çekti.
Alithia, Rum yönetiminin, tek yanlı ilan ettiği MEB’de sadece Türkiye’nin müsaade ettiği bölgelerde: Türkiye’nin ve KKTC’nin deniz yetki alanları dışında kalan bir koridorda araştırma yapabildiğine dikkat çekti. “Kıbrıs sorunu çözülene kadar tek bir tarak bile çıkaramayız” diyen eski Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides’in haklı çıktığına vurgu yaptı.
Gazete, Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği MEB’deki 2, 3 ve 9’uncu parseller için ENI-Kogas konsorsiyumuna 2013’te verdiği lisanslarının süresinin Ocak 2025 itibarıyla dolması ve yenilenmemesinin ana sebebinin “Türk askerinin oluşturduğu jeopolitik risk” olduğuna dikkat çekti.
Gazete haberi manşetten “Türkler Kıbrıs MEB’ini Yuttu… Glafkos Klerides Daha 2002’de Kıbrıs Sorunu Çözülmedikçe Jeopolitik Risk Konusunda Uyarmıştı” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Rum Enerji Bakanı’nın, lisansların uzatılmamasına “araştırmalarda değerlendirilebilir doğal gaz yatağı bulunmamasını” gerekçe gösterdiğini ancak “Türk savaş gemileri nedeniyle araştırmaların da eksik kaldığını” savunan gazeteye göre bu gelişmenin ardından 2, 3 ve 9’uncu parsellerin yüzde 20’sinde hak sahibi olan Kogas sözde Rum MEB’ini tamamen terk etti.
Daha öce gerek tek başına gerek konsorsiyum şeklinde 7 parselde hak sahibi olan ENI artık sadece Fransız Total şirketi ile iş birliği yaptığı 6, 7, 8 ve 11 numaralı parsellerde hak sahibi.
Gazete, ENİ-Kogas’ın 2014’te 9’uncu parselde iki araştırma sondajı yaptığını ancak olumlu sonuç almadığını, ENI’nin 2018’de 3’üncü parselde araştırma sondajı yapmaya yeltendiğinde Türkiye’nin dinamik tepkisiyle karşılaştığını hatırlattı, ENI’nin o tarihten bu yana bir daha sözde Rum MEB’i içerisinde sondaj yapmadığına dikkat çekti.
Gazete 3 ve 9’uncu parsellerde (2’nci parselde yok) Rum yönetimi hesabına yapılan araştırmaların, parsellerin Türkiye’nin talep etmediği bölümlerinde yapıldığına, bunların da KKTC’nin belirlediği hat ile Rum yönetiminin Lübnan’la anlaşma yaptığı MEB hattı arasındaki ince bir koridorda bulunduğunu belirtti.
“Sadece bize müsaade ettikleri parsellerde, yani 10, 5 ve 6’ncı parselde araştırmalar yapıyoruz” vurgusunu yapan gazete ENI’nin, 2019’da Rum yönetimine “gemi görürsem sondaj yapmam” uyarısında bulunduğunu hatırlattı.
Gazete Glafkos Klerides hükümeti zamanında enerjiden de sorumlu Ticaret ve Sanayi Bakanı olan Nikos Rolandis’in “MEB’de hidrokarbon bulunduğunu açıklayarak ABD Başkanı George Bush’un şirketi tarafından yapılan ön araştırmaların haritalarını Klerides’e ilk sunduğunda Klerides’in verdiği ‘Niko, bunları çekmeceye at, Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra çıkart'” cevabını hatırlattı. Klerides’in daha sonra, konunun sorulmasına karşılık “Çözüm olmadan tek bir tarak bile çıkarmamız söz konusu değil” dediğini yazdı.
Gazete Bölgede Noble Energy (Chevron’a sattı), Kogas, Exxon Mobil ve Quatar Petroleum’un faaliyet göstermesine rağmen bugüne kadar denizden, hatta 2011’den beri Güney Kıbrıs’a borularla doğal gaz taşımaya hazır olan Afrodit yatağından bile “tek bir tarak çıkarılamadığını” kaydetti.
Erdoğan-Macron görüşmesi: Suriye’ye yönelik yaptırımlar ele alındı
10.02.2025
Görüşmede Türkiye ile Fransa ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefonda görüştü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan detaylara göre, görüşmede Türkiye ile Fransa ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı.
Erdoğan, “iki ülke arasındaki diyaloğun artırılmasının ilişkilere olumlu katkılar sağlayacağını, Türkiye ile Fransa’nın savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda iş birliği potansiyelinin bulunduğunu” ifade etti.
Yine, “Avrupa Birliği’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları askıya almasının son derece isabetli olduğunu ve yeni dönemde bunların tamamen kaldırılmasının önemini” vurguladı.
Son bölümde Erdoğan, Hamas ile İsrail arasında Ocak ayında varılan ateşkes ve rehine-mahkum değişimi anlaşmasının korunması ve kalıcı çözümlere başlanması gerektiğini belirtti.
Yazılı duyuruda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un görüşleri yer almıyordu.
Macron’un X hesabından ve Elysee Sarayı’ndan henüz bu görüşmeye ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Avrupa Birliği, 27 Ocak Pazartesi günü Suriye’ye yönelik kapsamlı yaptırımları hafifletmede ilk adımı atmıştı.
İsmini saklı tutan bazı diplomatların Euronews’e verdikleri demece göre, ilk aşamada bankacılık, enerji ve ulaşım sektörlerine yönelik yaptırımlar askıya alınacak.
Bu sayede savaş nedeniyle tahrip olmuş ülkenin yeniden inşası hızlanırken, istikrar ortamı sağlanacak.
AB dış politika şefi Kaja Kallas bazı yaptırımların geçici süreliğine askıya alındığını, fakat diğerlerinin yürürlükte kaldığını hatırlatarak, bunun “adım adıma yaklaşımın” bir parçası olduğunu belirtti.
“Şu anda bir yol haritamız var. Eğer doğru yönde adımlar atıldığını görürsek, diğer yaptırımları da geri çekeriz,” dedi.
Kallas, son kararın yürürlüğe konulmasından önce çözülmesi gereken “teknik meseleler” için, “Siyasi irade mevcut olduğu için bu sorunların önümüzdeki haftalarda sona ereceğini umuyorum” diye ekledi.
Erdoğan’dan ‘Siyonist lobi’ vurgusu: Trump’ın Gazze planı abesle iştigal
10.02.2025
Cumhurbaşkanı’nın gündeminde, yeni ABD yönetiminin İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’ne dair planları vardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya’ya gerçekleştireceği bir ziyaret öncesi İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Pazar akşamı yaptığı bir açıklamada ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze planını eleştirdi ve “Siyonist lobi” vurgusu yaptı.
“İsrail yönetiminin kafasında ateşkesi kalıcı kılmak yerine daha sinsi ve insanlık dışı planların olduğunu ne yazık ki görüyoruz. Bir defa şunu açıkça söylemek isterim. Siyonist lobinin baskısıyla yeni Amerikan yönetiminin Gazze’yle ilgili gündeme getirdiği önerilerin bizim açımızdan dikkate ve konuşulmaya değer hiçbir yanı yoktur. Bunlar tamamen abesle iştigaldir, havanda su dövme çabalarıdır,” diyen Erdoğan, “Gazzelileri, binlerce yıllık ezeli ve ebedi vatanlarından çıkarmaya kimsenin gücü yetmez” diye ekledi.
“Gazzesi, Batı şeriası, Doğu Kudüsü ile Filistin, Filistinlilerindir. 471 gün boyunca İsrail’in her türlü gaddarlığına, vahşetine ve saldırılarına rağmen topraklarını terk etmeyen Gazze halkı Gazze’de kalmaya, Gazze’de yaşamaya, Gazze’ye sahip çıkmaya devam edecektir.”
Cumhurbaşkanı ayrıca, “Hangi ambalaja sarılırsa sarılsın, Gazze’yi Gazze’lilerden koparmaya yönelik her türlü plan, hakikatin sert duvarına çarpıp tuz buz olacaktır. Bölgede barış, huzur ve kalkınma isteniyorsa, bunun yolu ateşe daha fazla benzin dökmekten değil, Filistinlilere hakkını vermekten geçiyor. Yarın Malezya’da yapacağımız konuşmamızda Gazze’nin sürat inşası noktasında atılması gereken asıl adımı inşallah paylaşacağız” ifadelerini kullandı
Erdoğan, Gazze üzerinden muhalefeti de eleştirdi.
“Tabi burada ülkemizdeki ana muhalefete bir çift sözüm var. Genel Başkanıyla, Belediye Başkanıyla görüyoruz ki birileri bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulamaya cüret ediyor. Filistin davasında şahsımızın ve hükümetimizin duruşunu sorgulamak sizin ne haddinize? Daha düne kadar Hamas’a terör örgütü yaftası vuran, işgal güçlerine şirin gözükmek için direnişçileri suçlayan siz değil misiniz?” diyen Cumhurbaşkanı, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in “Trump’ın Gazze sözlerine Erdoğan neden sessiz” ifadelerine değindi.
“Siz önce Filistin direnişine attığınız iftiralardan dolayı çıkın bir özür dileyin de ondan sonra konuşun. İnsanda biraz mahcubiyet olur, utanma olur, arlanma olur, hayal duygusu olur. Bizim Filistin davası ve Gazze’li kardeşlerimiz için neler yaptığımızı, nasıl bir mücadele verdiğimizi, bu uğurda neleri göze aldığımızı, başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere tüm dünya gayet iyi biliyor.”
Özel, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde Cuma günü Hatay’da yaptığı bir konuşmada “Bu tehcirdir, bu zorla yer değiştirmedir, bu insanlık suçudur, bu soykırımın devamıdır, soykırımı kalıcılaştırmaktır, bu kutsal topraklardan Filistin’i söküp atmaktır. Buna nasıl susuyor Erdoğan?” diye sormuştu.
ABD Başkanı Trump çeşitli vesilelerle 1,8 milyon Gazzelinin komşu ülkelere “göç ettirilebileceğini”, bölgenin kontrolünü “devralacaklarını” öne sürmüştü.
Avrupa Birliği, yeni hükümetin kurulması dolayısıyla Lübnan’ı tebrik etti
10.02.2025
Ülkenin 2022’den bu yana ilk kez göreve gelen yeni yönetimi, ABD’nin alışılmadık derecede doğrudan müdahalesinin ardından kuruldu.
Avrupa Birliği’nin (AB) dış politika şefi, Başbakan Nawaf Salam’ın 2022’den bu yana ülkenin ilk tam teşekküllü hükümetini kurmasının ardından Lübnan’ı tebrik eden bir açıklama yayınladı.
Kaja Kallas yaptığı açıklamada yeni yönetime “Lübnan halkının arzularını yerine getirmede tam başarı” diledi.
“AB, Lübnan halkına ve özellikle de tüm vatandaşların hizmetinde görevlerini yerine getirebilecek devlet kurumlarının yeniden inşasına yönelik kararlı desteğini bir kez daha teyit eder.”
Acil durum görevlileri, 23 Eylül 2024’te Beyrut’un güney banliyölerinde İsrail saldırısının gerçekleştiği bölgedeki molozları temizlemek için ekskavatörler kullanıyor
Cumhurbaşkanı Joseph Aoun, cumartesi günü yaptığı açıklamada, eski geçici hükümetin istifasını kabul ettiğini ve Salam ile yeni hükümetin kurulmasına ilişkin bir kararname imzaladığını duyurdu.
Salam’ın Hıristiyan ve Müslüman mezhepleri arasında eşit olarak bölünmüş 24 bakandan oluşan kabinesi, Lübnan’ın İsrail ile Hizbullah arasındaki yıkıcı savaşın ardından harap olmuş güney bölgesini yeniden inşa etmek ve güney sınırı boyunca güvenliği sağlamak için çabaladığı bir döneme denk geldi.
ABD’nin arabuluculuğunda sağlanan ve büyük ölçüde devam eden ateşkes Kasım ayında çatışmaları sona erdirmişti.
Lübnan aynı zamanda altıncı yılına giren, bankaları vuran, devlet elektrik sektörünü tahrip eden ve yoksulluk içindeki pek çok kişiyi birikimlerine erişemez hale getiren felç edici bir ekonomik krizin de sancılarını yaşıyor.
Diplomat ve Uluslararası Adalet Divanı’nın eski başkanı olan Salam, Lübnan’ın yargı ve ekonomisinde reform yapma ve yıllardır çok sayıda ekonomik, siyasi ve güvenlik kriziyle karşı karşıya olan ülkeye istikrar getirme sözü verdi.
ABD’nin Ortadoğu barışı için özel temsilci yardımcısı Morgan Ortagus, 7 Şubat 2025’te Beyrut’un doğusundaki Baabda’da bir basın toplantısında konuşuyor
Hizbullah, Salam’ın başbakanlığını desteklemese de Lübnan’daki güç paylaşımı sistemi uyarınca, Şii Müslümanların hükümetteki koltukları konusunda yeni başbakanla müzakerelere girişti.
Lübnan’ın yeni yetkilileri aynı zamanda Hizbullah’a yakın liderlerden uzaklaşma anlamına geliyor ki bu da yeni yönetimin oluşumunda alışılmadık derecede doğrudan bir rol üstlenen ABD tarafından zorlandı.
ABD’nin Orta Doğu barış elçisi yardımcısı Morgan Ortagus, Cuma günü yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın yeni kabinede yer alması talebinin Washington için bir “kırmızı çizgi” olduğunu ve Lübnan’ın yeniden yapılanma fonlarına erişimini belirleyeceğini söylemişti.
Lübnan Başbakanı ve Meclis Başkanı ile yaptığı görüşmelerin ardından Ortagus, Lübnanlı yetkililerin Hizbullah’ın herhangi bir şekilde yeni hükümetin bir parçası olmamasını sağlamaya kararlı olduklarını umduğunu dile getirmişti.