Bağdat ile Amâre arasında Dicle Nehri’nin sol kıyısında bulunan, çoğunlukla Medînetülkût olarak adlandırılan Kut’ül Amare’nin Osmanlı hâkimiyetine girmesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan Bağdat Seferi sırasındadır. Bir dönem elden çıkan bu topraklar IV. Murad’ın Bağdat üzerine tekrar fethe çıkmasıyla Osmanlı Devleti hâkimiyetine girmiştir.
I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla önemli bir yer olan Kut’ül Amare’de hareketli günler yaşanmaya başladı. Eylül 1915’in sonlarına doğru Bağdat’ı ele geçirme amacıyla İngiliz General Townshend, Dicle Nehri boyunca askeri güçlerle ilerlemeye başladı. Bu hedef doğrultusunda ilerleyen İngiliz kuvvetleri Kut’ül Amare’yi işgal etti. 22-25 Kasım 1915 tarihi arasında İngiliz General Townshend, Bağdat’ın 30 km uzaklığındaki Selmânıpâk bölgesinde taarruza başladı. Türk kuvvetleri ve İngiliz askerleri arasında büyük mücadeleye sahne olan bu karşılaşma sonucunda çok sayıda kayıp veren İngilizler Kut’ül Amare’den çekilmeye başladılar. İngilizler geri çekilirken Osmanlı askerleri ise kaleyi kuşatma altına aldılar. Bu kuşatmanın komutanı Halil Paşa idi. 1916’nın başlarında İngilizlerin Irak Cephesi’ndeki kumandanlığında değişim yapıldı. General Nixon’un yerine General Percy Lake getirildi. General Lake, kuşatma altında bulunan General Townshend ve İngiliz kuvvetlerine yardım etmek amacıyla harekât gerçekleştirdi fakat başarılı olamadı. Bu defa General Townshend’e Hindistan’dan Basra’ya gönderilen İngiliz kuvvetleri Felâhiye’de dört gün sürecek olan taarruza başladılar. Tıpkı General Percy Lake’nin kumandasındaki İngiliz kuvvetleri gibi Hindistan’dan desteğe gelen İngiliz kuvvetleri de başarılı olamadı. 22 Nisan 1916’da İngiliz kuvvetleri tekrar bir saldırı gerçekleştirdiler fakat hedefledikleri başarıya ulaşamadılar. Üst üste gerçekleştirdikleri taarruzların başarılı olmaması dolayısıyla General Percy Lake, General Townshend’e Türkler’le müzakere başlatmasını bildirdi. İngilizlerin müzakere şartları arasında bütün silahlarını bırakmak ve 1 milyon sterlin tazminat vermek yer aldı. Bunun karşılığında ise Amâre yolu ile Hindistan’a gitmek için müsaade istediler. Bu şartlar karşısında Türkler ise İngilizlerin koşulsuz şartsız teslim olmalarını istediler. 27 nisan 1916’da Kut’ül Amare’nin 4 km kuzeybatısında Halil Paşa ile General Townshend arasında görüşme gerçekleştirildi. 29 Nisan 1916’da imzalanan protokol ile Türk askerleri Kut’ül Amare’ye girerek 13 binden fazla İngiliz ordusunu teslim aldılar.
Halil Paşa komutasındaki Türk askerlerinin Kut’ül Amare’de elde ettikleri büyük başarı İngilizlerin Bağdat’ı ele geçirmeye yönelik hedeflerini bir süreliğine durdurmuş olsa da Haziran 1916’da İngilizlerin desteklediği Şerif Hüseyin ayaklanmasını engelleyemedi. Bu topraklarda gerçekleşen diğer savaşlarda Osmanlı ordusunun başarısız olması sonucunda 1917’de Kut’ül Amare ve Bağdat İngilizler tarafından ele geçirildi.
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti birçok cephede istiklâli için savaşmış, birbirinden önemli başarılara da imza atmıştır. Kut’ül Amare zaferi de bu başarılar arasında yerini almıştır. Kûtü’l-Amare zaferini önemli kılan husus ise İngiliz ordusunun subay ve generalleriyle birlikte teslim alınmış olmasıdır. Kut’ül Amare zaferi İngiltere’nin Çanakkale’deki yenilgisinin ardından bir başka yenilgisi olarak ulusal ve uluslararası basında yer almış, İngiltere’nin yenilmezlik imajını da ciddi anlamda sarsmıştır.