On İki Hayvanlı Türk Takvimi

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
4 Dk. Okuma
4 Dk. Okuma

Takvimler, toplumların zamanı organize etme yöntemlerinden biridir. Sadece pratik amaçlarla kullanılmakla kalmayıp, aynı zamanda ait oldukları toplumların inançlarını, dünya görüşlerini ve kültürel değerlerini de yansıtır. Farklı topluluklar, zamanı belirlemek için kendi ihtiyaç ve bakış açılarına göre çeşitli takvim sistemleri geliştirmiş ve bunları kullanmıştır.

Türkler tarih boyunca on iki hayvanlı Türk takvimi, Celâli takvim, Hicrî takvim gibi farklı takvim sistemleri kullanmışlardır. Türk bozkır kültürünün izlerini taşıyan ve kültürel kimliğin bir yansıması olan on iki hayvanlı Türk takvimi zamanın düzenlenmesini sağlayan bir araç olarak Türklerin tarih boyunca kullandığı en eski takvim sistemlerinden biridir. Aynı zamanda bu takvim birçok Türk kağanlığı ve topluluğu tarafından kullanılmasının yanı sıra farklı devletlerin de faydalandığı bir takvim sistemi olmuştur. Bu takvim sisteminde zaman devirlere göre ayrılmıştır. Bir devri on iki yıl meydana getirmiştir. Takvimin başa dönme esası on iki yıllık devrin bitmesiyle gerçekleşmiştir. Bir yıl on iki aydan oluşmuş ve bir yıl içindeki aylar 1. ay, 2. ay olarak adlandırılmıştır. Bir gün on iki kısma ayrılmış, her kısma da çağ adı verilmiştir. Aynı zamanda bir yılın 365 gün 5 saat 48 dakikadan oluştuğu kabul edilmiştir. Takvimdeki her devir, farklı bir hayvan ismiyle adlandırılmıştır. Bu adlandırma dolayısıyla da takvim “On İki Hayvanlı Takvim” adını almıştır. Takvimde her bir devre adı verilen hayvan adları sırasıyla şu şekildedir:  Sıçgan (Sıçan), Ud (Sığır, Öküz), Bars (Pars), Tavışgan (Tavşan), Lu (Ejder), Yılan (Yılan), Yond (At), Koy (Koyun), Biçin ( Maymun), Taguk (Tavuk), İt (Köpek), Tonguz (Domuz). Kaşgarlı Mahmud Divanü Lûgat’i-t Türk’te on iki hayvanlı Türk takviminin ortaya çıkışına dair rivayeti şöyle ifade etmiştir: “Türk hakanlarından birisi kendi idaresinden birkaç yıl önce yapılmış olan bir savaş hakkında bilgi almak ister. Ancak danışmanları o savaşın yapıldığı yıl hususunda yanılırlar. Bunun üzerine Hakan, kendilerinin bu tarihte nasıl yanıldılarsa, daha sonra geleceklerin de yanılabileceklerini, bu sebeple göğün 12 burcu ve 12 ay sayısınca her yıla birer ad konulmasını ister. Hakanın teklifi kurultayca benimsenir. Daha sonra bir sürek avına çıkılır. Hakan, hayvanların Ilısu’ya doğru sürülmesini ve sıkıştırılmasını emreder. Av bu şekilde devam eder. Bu sırada bazı hayvanlar suya atlayarak karşı sahile çıkmaya çalışırlar. On iki hayvan bunu başarır. Böylece karşıya geçen hayvanların adını sırasıyla her bir yıla ad olarak verirler. Bu hayvanlardan birincisi sıçan <sıçgan imiş. İlk geçen bu hayvan olduğu için senenin başı bu adla anılmıştır.” On iki hayvanlı Türk takviminin kullanıldığına dair ibare Orhon Yazıtları’nda “Kül Tegin koyun yılının on yedisinde öldü, dokuzuncu ayın yirmi yedisinde cenaze merasimini yaptık…” ifadeleriyle yer almaktadır.

Takvimde yer alan hayvanların ve her devrin farklı hayvan ismi ile adlandırılmasına dair çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bu görüşler arasında yaygın olanı o yıllarda meydana gelen olayların hayvanların karakterleri ile ilişkili olduğuna dair inanışın yer almasıdır. Bu görüşe göre sıçgan (sıçan) yılında karışıklığın olacağına ve kan döküleceğine, ud (öküz) yılında savaşların fazla, havanın değişken olacağına inanılmıştır. Bu düşüncenin varlığını Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lûgat’i-t Türk’te şöyle ifade etmiştir: “ud yılı, savaşların çok olduğu bir yıldır. Takagu yılında yiyecek çok olur, ancak insanlar arasında kargaşa olurmuş. Timsah yılı girdiğinde yağmur çok yağar, bolluk olurmuş. Domuz yılında kar ve soğuk çok olurmuş. Yani böylece Türkler her yıl bir şey olacağına inanırlarmış.” On iki hayvanlı Türk takvimine dair bir başka inanış ise o yılda doğanların karakterlerinin de etkileyeceği noktasındadır. Bu düşünceye göre örneğin sıçan yılında doğanların hareketli, sezgileri güçlü, sığır yılında doğanların ağırbaşlı, sakin, pars yılında doğanların hükmetmeyi seven, sıcakkanlı, inatçı olduklarına inanılmıştır.

On iki hayvanlı Türk takvimi, eski bir kronolojik sistem ve zamanı ölçen bir araç değildir. Bu takvim Türklerin doğayla olan ilişkilerini, kozmolojik algılarını, inanç sistemlerini, kültürel değerlerini ve toplumsal düzen anlayışlarının anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir