TÜRK DEGS GÜNLÜK BÜLTEN 4 ŞUBAT 2025

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS 29 Dk. Okuma
29 Dk. Okuma

ABD

04.02.2025

Trump Meksika ve Kanada’ya yönelik gümrük vergilerini bir ay erteledi, Çin ABD’ye vergi açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump, Amerika’nın en büyük üç ticaret ortağı olan Çin, Meksika ve Kanada’dan ithal edilen tüm mallara yönelik kapsamlı gümrük vergilerinin devreye girmesine bir gün kala, Meksika ve Kanada liderleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin ardından bu iki ülkeye yönelik gümrük vergilerini ertelemeye karar verdi.

Trump Kanada ve Meksika’ya yüzde 25, Çin’e ise yüzde 10 ek gümrük vergisi uygulamayı planlıyordu. Komşularına ek vergiyi erteleyen Trump, Çin’e gümrük vergisindense vazgeçmedi.

Yüzde 10’luk vergi bu sabah itibarıyla devreye girerken Trump yakında Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’le telefonda konuşmayı planladığını söyledi.

Çin Maliye Bakanlığı ise bu sabahtan geçerli olmak üzere çeşitli ABD ürünlerine yüzde 10-15 arasında değişen gümrük vergileri getirildiğini açıkladı. Bunlar arasında kömür, doğalgaz, otomobil parçaları ve tarım ekipmanları da var.

Reuters’ın haberine göre Çin bu sabah ayrıca Google’a yönelik bir tekelleşme soruşturması da başlattı.

Sahibi olduğu Truth Social platformundan bir paylaşım yapan Donald Trump, Kanada’nın sınırda daha fazla uyuşturucu kontrol yapma sözü verdiğini belirtti.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau da sınır güvenliğine yaklaşık 1 milyar ABD doları ek yatırım yapacaklarını söyledi.

BBC’nin Kanada’daki editörü Jessica Murphy’ye göre bugünkü ertelemeyi hem ABD Başkanı Trump hem de Kanada Başbakanı Trudeau bir zafer olarak gösterebilir.

Meksika lideri Claudia Sheinbaum da ABD sınırında uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele için ek güçler göndereceklerini, karşılığında da ABD’nin Meksika’da kartellerin eline giden silahları engellemek için silah kaçakçılığıyla daha fazla mücadele etme sözü verdiğini duyurdu.

Trump da “Meksika sınıra 10 bin kalıcı asker yerleştirmeyi kabul etti” dedi.

BBC Meksika Muhabiri Will Grant ise Meksika lideri Claudia Sheinbaum’un “Trump’la başa çıkma konusunda herkesin ders alabileceği bir performans sergilediğini” belirtiyor. Grant’e göre iki lider de bu anlaşmayı bir zafer olarak gösterebilir.

Trump iki ülkeyle de bir ay boyunca durumu takip edeceklerini söyledi.

Öte yandan Kanada’nın en büyük sendikası Unifor’un başkanı ve Başbakan Trudeau’nun oluşturduğu Kanada-ABD İlişkileri Konseyi’nin üyesi Lana Payne, bu 30 günlük ertelemeye rağmen tehdidin geçmediğini, Trump’ın “Kanada’ya ve Kanadalı işçilere savaş ilan ettiğini”, bu yüzden ülkenin potansiyel bir ticaret savaşına hazırlanması gerektiğini söyledi.

Gümrük vergilerini erteleme kararı öncesinde Pazar günü Kanada’nın başkenti Ottawa’da oynana bir buz hokeyi maçında ABD milli marşı yuhalandı. Bundan saatler sonra da Kanada’nın Toronto kentinde oynanan Toronto Raptors – Los Angeles Clippers maçında benzer bir tepki gösterildi. Sosyal medyada çok sayıda Kanadalı, Amerikan mallarını boykot edip Kanada ürünleri alma çağrısında bulundu.

Trump gümrük vergisi kararını ertelemeseydi, Kanada ve Meksika liderleri de ABD’ye ek gümrük vergisi uygulayacaktı.

Borsaları etkiledi

Ticaret savaşı endişesi borsalara da yansıdı. Pek çok büyük borsa yüzde 3’e yakın düşüşle açılırken erteleme kararları sonrasında kayıpların bir kısmını telafi etti.

Pazar akşamı gümrük vergileri hakkında konuşan Trump, Avrupa Birliği’ne de gümrük vergisi getirmeyi planladığını söyledi, Birleşik Krallık’la ise bir anlaşmaya varılabileceğini, Başbakan Keir Starmer ile “iyi anlaştığını” ekledi.

Çin ise Trump’ın gümrük vergisi kararını kınadı, Dünya Ticaret Örgütü nezdinde buna karşı çıkacaklarını açıkladı.

Trump da misilleme halinde vergileri artırmaya hazır olduğunu belirtti.

Çin, Meksika ve Kanada geçen yıl ABD’ye yapılan ithalatın yüzde 40’ından fazlasını karşıladı.

Kanada, Amerika’nın en büyük yabancı ham petrol tedarikçisi. Geçen yıl Ocak ve Kasım ayları arasında ABD’ye ithal edilen petrolün yüzde 61’i Kanada’dandı.

Çin’e getirilen %10’luk vergi, Trump’ın ilk döneminde ve Başkan Joe Biden tarafından Çin’e uygulanan gümrük tarifelerinin üzerine eklenecek.

Çin’in Washington büyükelçiliğinden yapılan açıklamada “Çin’in uygulanan gümrük tarifelerini şiddetle kınadığını ve bunlara karşı çıktığı” ve “meşru hak ve çıkarlarını savunmak için gerekli karşı tedbirleri alacağı” belirtildi.

“Ticaret ve gümrük vergisi savaşlarının kazananı olmaz” denilen açıklamada, “Bu hamle ABD’nin içerideki sorunlarını çözemez ve daha da önemlisi, her iki tarafa da fayda sağlamaz, hele hele dünyaya hiç fayda sağlamaz” ifadesi kullanıldı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında “Bunu biz istemedik” dedi ve bazı Amerikan mallarına %25 oranında gümrük vergisi uygulanacağını açıkladı.

Başkan Trump ayrıca Avrupa Birliği’nin ABD’ye iyi davranmadığını, gelecekte AB’ye de gümrük vergisi uygulamayı planladığını söyledi.

Seçim kampanyası sırasında Trump, Çin mallarına yüzde 60’a varan gümrük vergileri uygulamakla tehdit etmiş, ancak Beyaz Saray’daki ilk gününde hemen harekete geçmeyerek yönetimine konuyu inceleme talimatı vermişti.

ABD’nin Çin’den yaptığı mal ithalatı 2018’den bu yana yatay bir seyir izliyor. Ekonomistler bu durumu kısmen Trump’ın ilk döneminde artırdığı gümrük vergilerine bağlıyor.

Bu ayın başlarında üst düzey bir Çinli yetkili, ABD’den ismen bahsetmeksizin, Trump’ın başkanlığa dönüşüyle dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşı tehdidinin yeniden gündeme geldiğini belirtmiş ve korumacılığa karşı uyarıda bulunmuştu.

İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan Çin Başbakan Yardımcısı Ding Xuexiang, ülkesinin ticaret gerilimlerine “kazan-kazan” çözümü aradığını ve ithalatını genişletmek istediğini söylemişti.

ABD’nin en büyük ticaret ortakları

Geçen yıl ABD’ye ithal edilen malların yüzde 40’ını oluşturan Çin, Kanada ve Meksika ABD’nin en büyük ticaret ortakları.

Yeni vergilerin büyük bir ticaret savaşını başlatabileceği ve ABD’de fiyatları artırabileceği endişeleri dile getiriliyor.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau Cuma günü yaptığı açıklamada “Bu bizim istediğimiz bir şey değil, ama eğer onlar uygularsa biz de harekete geçeceğiz” dedi.

Kanada ve Meksika, ABD’nin gümrük vergilerine kendi önlemleriyle karşılık vereceklerini söylemiş, aynı zamanda Washington’a ABD sınırlarıyla ilgili endişeleri gidermek için harekete geçtiklerine dair güvence vermeye çalışmışlardı.

ABD’nin Kanada ve Meksika’dan ithal ettiği petrole vergi konulması, Trump’ın hayat pahalılığını düşürme vaadini baltalama riski taşıyor.

Gümrük vergisi nedir?

Gümrük vergileri yurt dışında üretilen mallara uygulanan bir ithalat vergisi.

Teorik olarak, bir ülkeye gelen ürünlerin vergilendirilmesi, daha pahalı hale geldikçe insanların bunları satın alma olasılığının azalması anlamına geliyor.

Bu adımla, daha ucuz yerli ürünlerin satışının artırılarak ülke ekonomisinin canlandırılması hedefleniyor.

Ancak ithal enerji üzerindeki gümrük vergilerinin maliyeti işletmelere ve tüketicilere yansıtılabilir ve bu da benzinden gıdaya kadar her şeyin fiyatını artırabilir.

ABD petrol rafinerilerinde işlenen ham petrolün yaklaşık yüzde 40’ı ithal ediliyor ve bunun büyük çoğunluğu Kanada’dan geliyor.

Kanada ve İngiltere merkez bankalarının eski başkanı Mark Carney, gümrük vergilerinin ekonomik büyümeyi vuracağını ve enflasyonu artıracağını söyledi.

Kanada Liberal Partisi’nin lideri olarak Başbakan Trudeau’nun yerine aday olan Carney, “ABD’nin dünya çapındaki itibarına zarar verecekler” dedi.

Venezuela, Trump’ın elçisinin Maduro ile görüşmesinin ardından 6 ABD vatandaşını serbest bıraktı

04.02.2025

Elçinin ziyareti, Trump’ın ilk döneminde Maduro’ya karşı yürüttüğü ‘maksimum baskı’ kampanyasını sürdüreceğini uman pek çok Venezuelalı için sürpriz oldu.

Geçtiğimiz aylarda Venezuela’da gözaltına alınan altı ABD vatandaşı, Cuma günü Trump yönetimi yetkilisiyle yapılan görüşmenin ardından Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümeti tarafından serbest bırakıldı.

Elçi Richard Grenell, ABD’de suç işleyen ve sınır dışı edilen göçmenlerin geri alınması için Maduro’ya baskı yapmakla görevlendirilmiş Trump yönetimi yetkilisi.

Grenell’in ziyareti, Trump’ın ilk döneminde Maduro’ya karşı yürüttüğü “maksimum baskı” kampanyasını sürdüreceğini uman pek çok Venezuelalı için sürpriz oldu.

Beyaz Saray’a göre Grenell’in Venezuela ziyareti, Trump’ın Venezuelalıları şu anda onları kabul etmeyen ülkelerine geri gönderme çabalarına ve tutuklu Amerikalıların serbest bırakılmasına odaklandı.

Başkan Trump ve Grenell altı kişinin serbest bırakıldığını sosyal medya üzerinden duyurdu.

Venezuela’nın başkenti Karakas’ta yapılan toplantı, Maduro’nun geçen yılki seçimleri kaybettiğine dair güvenilir kanıtlara rağmen üçüncü bir altı yıllık dönem için yemin etmesinden bir aydan kısa bir süre sonra gerçekleşti. ABD hükümeti, diğer bazı Batılı ülkelerle birlikte Maduro’nun zafer iddiasını tanımıyor ve bunun yerine muhalefet koalisyonu tarafından toplanan ve kendi adayı Edmundo Gonzalez’in bire iki farkla kazandığına işaret ediyor.

Venezuela devlet televizyonu Grenell ve Maduro’nun Miraflores Sarayı’nda konuşurken çekilmiş görüntülerini yayınladı ve görüşmenin ABD hükümeti tarafından talep edildiğini söyledi.

Cuma günü Oval Ofis’te bir kararname imzalayan Trump’a, Grenell’in Maduro ile görüşürken görüntülenmesinin Beyaz Saray’ın resmi olarak tanımadığı bir hükümete meşruiyet kazandırıp kazandırmadığı soruldu.

Trump, “Hayır, Venezuela ile bir şeyler yapmak istiyoruz. Venezuela ve Maduro’nun çok büyük bir muhalifiydim,” diye yanıt verdi. “Bize pek iyi davranmadılar ama daha da önemlisi Venezuela halkına çok kötü davrandılar.”

Grenell Venezuela’dan ayrıldıktan sonra devlet televizyonuna çıkan Maduro, ziyaretin “ilk anlaşmalarla” sonuçlandığını söyledi ancak herhangi bir ayrıntı vermedi.

Maduro, “Benden önce üç ABD başkanının geçtiğini gördüm,” dedi. “Bu dördüncü dönem ve mesajımız tekti: Venezuela’nın egemenliğine, Venezuela’nın demokratik yaşamına, uluslararası hukuka ve Latin Amerika bölgemize saygılı ilişkiler kurmak istiyoruz.”

Bazı Cumhuriyetçiler ziyareti eleştirdi.

İlk Trump yönetimi sırasında Venezuela ve İran özel elçisi olarak görev yapan Elliott Abrams, “Bu korkunç bir zamanlama” dedi. “Maduro ile yapılacak bir görüşme Maduro tarafından yönetimini meşrulaştırmak ve Amerikalıların kendisini başkan olarak tanıdığını göstermek için kullanılacaktır. Eğer amaç göç konusunda sert bir mesaj vermekse, Başkan bunu kendisi de yapabilirdi. Karakas’a birini göndermesine gerek yoktu,” dedi.

Seçim sonuçları üzerindeki anlaşmazlık ülke çapında protestolara yol açtı. Gösteriler sırasında ve sonrasında 2.200’den fazla kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında hükümetin ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik komplo iddialarıyla ilişkilendirdiği 10 kadar Amerikalı da bulunuyor. Ne Beyaz Saray ne de Maduro hükümeti Cuma günü serbest bırakılan altı kişinin isimlerini hemen açıklamadı.

Gözaltındaki bir kişinin serbest bırakılmasını savunan ve kâr amacı gütmeyen bir grup, en son Eylül ayında kendisinden haber alınan 62 yaşındaki David Estrella’nın da ABD’ye dönmekte olanlar arasında olduğunu açıkladı. Venezuela İçişleri Bakanı Diosdado Cabello, Estrella’yı Maduro’ya suikast planının bir parçası olmakla suçlamıştı.

Trump yönetimi, yasa dışı göçü engelleme ve ABD tarihindeki en büyük toplu sınır dışı etme operasyonunu gerçekleştirme vaatlerini yerine getirmek için bir dizi adım attı.

Bu önlemler arasında bu hafta başında Biden yönetiminin Venezuela’dan gelen yaklaşık 600.000 kişiyi sınır dışı edilmekten koruyan ve bazılarını yaklaşık iki ay içinde ülkeden çıkarılma riskiyle karşı karşıya bırakan bir kararın iptali de yer alıyor.

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, Trump’ın Grenell’e, aralarında Tren de Aragua suç örgütü üyelerinin de bulunduğu Venezuelalıları taşıyan “geri dönüş uçuşlarının Venezuela’ya ineceği bir yer belirlemesi ve bunu sağlaması” talimatını verdiğini söyledi. Trump’ın ayrıca Grenell’e “Venezuela’daki tüm ABD tutuklularının evlerine dönmelerini sağlama” talimatı verdiğini söyledi.

Ekonominin çöktüğü ve Maduro’nun göreve geldiği 2013 yılından bu yana 7,7 milyondan fazla Venezuelalı ülkesini terk etti. Çoğu Latin Amerika ve Karayipler’e yerleşti, ancak pandemiden sonra göçmenler gözlerini giderek daha fazla ABD’ye dikti.

Venezuelalıların daha iyi yaşam koşulları arzusu ve Maduro’yu reddetmelerinin insanları göçe itmeye devam etmesi bekleniyor.

Geçen yılki başkanlık seçimleri öncesinde Venezuela merkezli araştırma şirketi Delphos tarafından ülke çapında yapılan bir anket, Maduro’nun yeniden seçilmesi halinde nüfusun yaklaşık dörtte birinin göç etmeyi düşündüğünü gösterdi.

AVRUPA

04.02.2025

CDU'nun şansölye adayı ve lideri Friedrich Merz, Berlin'de düzenlenen 37. federal parti konferansında konuşurkenCDU’nun Şansölye adayı Merz, partisinin aşırı sağla ‘asla çalışmayacağını’ söyledi

Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (Christlich Demokratische Union Deutschlands – CDU) aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in (Alternative für Deutschland – AfD) göç politikalarını desteklemekle suçlanıyor.

Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) 23 Şubat’taki seçimlerde Şansölye adayı Friedrich Merz, Pazartesi günü yaptığı bir açıklamada, partisinin aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ile ‘asla çalışmayacağını’ vurguladı.

AfD’yi “en önemli rakipleri” olarak nitelendiren Merz, “Seçmenleri bir konuda çok net bir şekilde temin edebilirim: Almanya için Alternatif partisi ile çalışmayacağız. Ne seçimden önce ne de sonra. Asla. AfD, partimizin ve ülkemizin geçtiğimiz süreçte Almanya’da inşa ettiği her şeye karşı. Batı’ya olan yaklaşımımıza, euroya, NATO’ya karşılar,” dedi.

Merz’in bu sözleri CDU’nun ortağı Hristiyan Sosyal Birliği (Christlich-Soziale Union in Bayern – CSU) partisinin lideri Markus Söder tarafından tekrar edildi: “Sevgili CSU’lular, açıkça söylüyoruz: Sadece bugün değil, yarın da. AfD ile her türlü iş birliğine hayır, hayır, hayır. Onlara yardım etmeyeceğiz. Tüm kararlılığımızla, onlarla savaşacağız.”

CDU, geçtiğimiz hafta AfD’nin de desteklediği bir dizi katı göç politikasını parlamentodan geçirme girişiminin ardından eleştirilerin odağındaydı. Almanya’nın sınırlarından çok sayıda göçmenin geri çevrilmesini öngören tasarı, aşırı sağcı milletvekillerinin oylarıyla az farkla da olsa geçtiğimiz çarşamba günü kabul edildi.

Söder’e göre Friedrich Merz, Federal Meclis’teki son girişimiyle “öncü bir karar” verdi.

CDU lideri Friedrich Merz, başkent Berlin’deki parti konferansına CSU lideri Markus Söder ile birlikte katıldı.

Fakat bu hamle ülke genelinde protestolara yol açarken, insanlar, Merz ve partisi CDU’yu, Almanya’nın Nazi dönemi sonrasında yazılı olmayan, aşırı sağcı ya da milliyetçi partilerin desteğiyle hiçbir yasayı geçirmeme sözünü çiğnemekle suçladı.

Hatta AfD ile çalışma kararını “yanlış” olarak nitelendiren eski Şansölye Angela Merkel, pek de görülmeyecek bir şekilde Merz’i kamuoyu önünde eleştirdi.

Benzer şekilde sol eğilimli Sahra Wagenknecht Birliği (Bündnis Sahra Wagenknecht – BSW) lideri Sahra Wagenknecht de partisinin seçim kampanyasını CDU/CSU ittifakı ve AfD’ye yönelik eleştirel sloganlarla başlattı.

“Eski partiler ülkemizi çöküşe sürükledi,” diyen Wagenknecht, “AfD ile birlikte CDU/CSU, yeni Federal Meclis’te tek başlarına kalırsa sefalet devam eder ve 2029’da AfD Şansölyeliği alır. İşte bu yüzden ‘barış gücü’ olarak bize ihtiyaç var,” şeklinde konuştu.

Fakat 23 Şubat’taki seçimler öncesinde Merz anketlerde önde gidiyor. AfD ile iş birliği arayışında olmadığını, sadece muhafazakar seçmenin talebi olan daha katı sert göç önlemlerine yöneldiğini savunuyor ve eleştirileri reddediyor.

Şansölye Olaf Scholz, AfD ile ortaklık kurulmaması noktasında artık rakibine “güvenilemeyeceğini” öne sürdü ve Merz bunu reddetti. Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Saldırıya uğruyoruz. Politikalarımıza protestolar var. Yolumuza devam etmemiz önemli” dedi.

Bütçe planını oylamasız geçiren Fransa Başbakanı Bayrou da güven oylamasıyla karşı karşıya

04.02.2025

Oylamanın Çarşamba günü erken saatlerde yapılması beklenirken, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Bayrou’yu devirmek için bir önerge sunacak.

Fransa Başbakanı François Bayrou, Pazartesi günü 2025 yılının bütçe planını, selefi Michel Barnier’in yaptığı gibi, milletvekillerinin oyuna sunmaksızın Madde 49.3 uyarınca Meclis’ten geçirdi.

Bu adımdan ötürü Bayrou hükümeti çarşamba günü erken saatlerde güven oylamasıyla yüzleşecek.

Sol partilerin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakının bir parçası olan Sosyalist Parti, pazartesi günü öğlenden sonra yaptıkları bir açıklamada, Bayrou hükümetine karşı oy kullanmayacaklarını bildirdi.

Fakat aşırı sol eğilimli Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisi, Başbakan Bayrou’yu devirmek için Ulusal Meclis’te önerge sunacaklarını duyurdu.

Partinin X hesabından paylaşılan gönderide, “Bu gayrimeşru hükümet düşürülmelidir,” dendi.

Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi de hala tereddütte ve Bayrou’ya karşı oy kullanıp kullanmayacaklarına çarşamba günü karar verecekler.

Şimdi de Bayrou mu görevden alınacak?

Tartışmalı bütçe planının içeriğinde, ülkede hızla artan kamu açığını 2024’teki tahmini yüzde 6’lık değerden 2025’te yüzde 5,4’e düşürme hedefi vardı.

Bunun başarılması için Bayrou hükümeti 30 milyar euroluk (1,1 trilyon Türk Lirası) bir kesinti yapılmasını ve en zenginlerin vergilerini 20 milyar euro (739,46 milyar Türk Lirası) artırmayı planlıyordu.

Fransa, yüzde 6’lık bütçe açığı ile Avrupa Birliği’nin öngördüğü oranın iki kat uzağında.

Bayrou’nun selefi Michel Barnier, aşırı sağ ve NFP koalisyonunun hükümeti devirmede güçlerini birleştirmesinin ardından Aralık ayında görevden alınmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağa yenik düşmesinin ardından Haziran 2024’te Ulusal Meclis’i şoke edici bir kararla feshetmesi sonrası Fransa derin bir siyasi krize sürüklendi.

Erken seçimler, hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamadığı parçalı bir meclise kapı araladı. Anayasaya göre Macron, 2025 yazından önce Ulusal Meclis’i feshedemez.

KKTC

04.02.2025

Hasipoğlu: Avrupalı siyasiler artık federasyon çözümünü değil, ortak zemini sorguluyor

AKPA temaslarını değerlendiren Oğuzhan Hasipoğlu, yararlı temaslar ve görüşmelerle Kıbrıs Türkü’nün sesini duyurmaya devam ettiklerini söyledi.

Avrupa Konseyi ve Avrupa kurumlarının Kıbrıs Konusuna bakış açısının ana hatlarıyla bilindiğine işaret eden Hasipoğlu, “ Ancak artık şunu açıkça söyleyebiliriz. Eskiden her gittiğimizde bize federal çözüm görüşmeleri nasıl gidiyor diye soruyorlardı. Artık bize ortak zemin var mı diye soruyorlar. Çünkü Kıbrıs’ta mevcut gerçeği, realiteyi fark etmeye başladılar” dedi

AKPA’da Rum Tarafı’nın mülkiyet üzerinden yaptığı tutuklamaları gündeme getirdiklerini ifade eden Hasipoğlu, insan haklarına aykırı uygulamanın taraflar arasındaki güven bunalımını artırdığını yineledi.

Hasipoğlu, “AİHM’in etkin bir iç hukuk olarak kabul ettiği Taşınmaz Mal Komisyonunu, 8 bin Rum vatandaşın başvurusunu kabul ederken, Güney Kıbrıs Rum yönetimin de artık bu yargı yolunu kabul edip, bu haksız tutuklamalara son vermesini talep ettik” dedi

Mart Ayı’nda yapılması planlanan Kıbrıs Zirvesi’nden, kapsamlı çözüm müzakereleri bağlamında çarpıcı bir değişiklik beklemediklerini ifade eden Hasipoğlu, Rum Tarafı’nın önce Kıbrıs Türkü ile İşbirliğine girebilmeyi öğrenmesi gerektiğini ifade ederek, “işbirliği yapılamaz ise çözüm modelinde nasıl anlaşacağız” diye sordu.

Hasipoğlu, Rum tarafının silahlanmayla, hem bölge barışını hem de mart ayında yapılması planlanan çok taraflı toplantıyı tehlikeye attığını vurguladı.

KKTC, BİT Milano 2025 Turizm Fuarı’nda temsil edilecek

04.02.2025

Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı, yurt dışı tanıtma ve pazarlama çalışmaları çerçevesinde,  KKTC’yi 9-11 Şubat tarihleri arasında İtalya’nın Milano şehrinde düzenlenecek  BİT Milano 2025 Turizm Fuarı’nda temsil edecek.

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Fuar’a katılım giderleri  Turizm Geliştirme ve Tanıtma Fonu kaleminden karşılanacak.

GKRY

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’e sosyal medya üzerinden tehdit

04.02.2025

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’e, cumartesi günü düzenlenen bir etkinlikte tehdit mesajı gönderildiği bildirildi. Rum polisi, tehdit mesajını gönderen kişiyi tespit etmek için soruşturma başlattı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in sosyal medya üzerinden tehdit edildiği bildirildi.

Politis gazetesi, tehdit mesajının birkaç gün önce gönderildiğini ve Hristodulidis’in cumartesi düzenlenen bir etkinlikte, tehdit mesajı aldığını doğruladığını; ancak mesajın içeriğine dair detay vermediğini yazdı.

Gazete, Rum polisinin Hristodulidis’e tehdit mesajı yollayan kişiyi tespit edebilmek için titiz bir soruşturma yürüttüğünü belirtirken, önce mesajın Merkezi Cezaevi’nde cuma günü yapılan aramada bulunan cep telefonuyla ilişkilendirildiğini, ancak daha sonra mesajın bu telefon üzerinden atılmadığının belirlendiğini kaydetti.

Haberde, Hristodulidis’in güvenliği için tedbirlerin artırıldığı ifade edildi.

Öte yandan Fileleftheros gazetesi de, KKTC’deki eski Rum mallarıyla ilgili olarak Merkezi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Afik Grup CEO’su Simon Mistriel Aykut’un kaldığı hücrede de arama yapıldığını ve bazı eşyalarına el konulduğunu yazdı.

Gazete, Hristodulidis’e tehdit mesajı geldiği günlerde cezaevinde arama yapılması ve Aykut’un bazı eşyalarına el konulmasının, akıllarda soru işaretleri yarattığını kaydetti.

Haberde, Aykut’un avukatı Maria Neofitu’nun, cuma günü cezaevi personeli tarafından müvekkilinin hücresinde bulunan bir televizyon ile Aykut’a ait bir not defterine el konulduğunu ve kendisinin, Cezaevi Müdürlüğü’nden bu konuyla ilgili resmi bilgilendirme talebinde bulunduğunu söylediği belirtildi.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Ege Denizi’ndeki sismik hareketliliğe karşı “soğukkanlı” olunmasını istedi

04.02.2025

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, son günlerde sismik hareketliliğin arttığı Ege Denizi’ndeki adalarda yaşayanlardan soğukkanlı olmalarını istedi

Miçotakis, Avrupa Birliği’nin (AB) Brüksel’deki ilk savunma konulu zirve toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Avrupa’nın savunma konusunda daha çok otonomluğa ihtiyaç duyduğunu savunan Miçotakis, Avrupa’ya füze savunma kalkanı oluşturmak gibi faaliyetler için 100 milyar avroluk bir fon oluşturulmasını önerdiğini kaydetti.

Gazetecilerin son günlerde Ege Denizi’nde yaşanan sismik hareketliliğe ilişkin sorusu üzerine, Miçotakis, Yunanistan’ın yoğun bir jeolojik olayla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Miçotakis, “Ada sakinlerimizden her şeyden önce soğukkanlı olmalarını ve Sivil Koruma birimlerinin yönlendirmelerine uymalarını istiyorum.” diye konuştu.

Santorini başta olmak üzere Ege adalarında artan sismik hareketlilik ile Atina Jeodinamik Enstitüsünün verilerine göre bölgede 24 Ocak’tan bu yana 380’in üzerinde minik deprem yaşanması, uzmanları ve hükümeti harekete geçirmişti.

Başbakan Miçotakis liderliğindeki hükümet yetkilileri ve uzmanların katılımıyla dün akşam yapılan toplantıda bölgedeki sismik hareketlilik ve olası büyük depreme karşı alınabilecek önlemler masaya yatırılmıştı.

Tedbir amaçlı Santorini dahil 4 adadaki okullarda bir günlüğüne eğitime ara verilmesi kararlaştırılmış, kültürel etkinlikler iptal edilmiş, halktan kapalı ortamlarda toplu halde bulunmaktan kaçınmaları istenmişti.

Santorini’ye tedbir amacıyla arama kurtarma ekibi ve insansız hava araçları sevk edilmiş, Ada’da arama kurtarma ekipleri için çadırlar kurulmuştu.

Öte yandan, olası deprem anında yapılara zarar vermemesi için havuzların boşaltılması istenmişti.

ORTADOĞU

04.02.205

Suriye lideri Şara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti sonrası Ankara’ya geliyor

Ziyareti İletişim Başkanı Altun duyurdu.

Suriye’de geçiş hükümetinin devlet başkanı olarak ilan edilen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmet Hüseyin eş-Şara – yaygın bilinen savaşçı adı ile Muhammed Colani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine başkent Ankara’ya Salı günü bir ziyaret gerçekleştirecek.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Pazartesi günü resmi X hesabında yaptığı bir paylaşımda ziyarete dair detayları paylaştı.

“Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabetle, 4 Şubat Salı günü Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirecektir” diyen Altun, “Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşecek görüşmelerde Suriye’deki son gelişmeler bütün boyutlarıyla ele alınacak olup, ülkedeki ekonomik toparlanma, sürdürülebilir istikrar ve güvenliğin tesisi için iki ülke tarafından atılacak ortak adımlar değerlendirilecektir” diye ekledi.

“Görüşmelerde geçiş dönemi yönetimine ve Suriye halkına çok taraflı platformlarda sağlanabilecek destekler üzerinde de durulacaktır. Suriye’nin özgürlüğüne kavuşması sonrası yeniden tesis edilen Türkiye-Suriye ilişkilerinin Sayın Ahmed Şara ve heyetinin ziyaretiyle güçleneceğine ve boyut kazanacağına inanıyoruz.”

Suriye devlet haber ajansı SANA, Şara’nın geçiş hükümetinin lideri olarak belirlendiğini yazmıştı.

Kararın, Aralık 2024’te Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı deviren silahlı grupların komutanlarının çarşamba günü katıldığı bir toplantıda alındığı belirtilmişti.

Eş-Şara devam eden süreçte Suriye Devlet Başkanı olarak faaliyetlerini yürütecek ve uluslararası alanda ülkeyi temsil edecek.

İktidarının, yeni bir anayasa kabul edilene kadar sürmesi bekleniyor. Rus haber ajansı TASS salı günü yayınlanan bir haberde HTŞ liderinin 1 Mart 2025’e kadar iktidarda kalacağını aktarmıştı.

Fakat eş-Şara, Aralık 2024’te Al Arabiya’ya verdiği röportajda, ülkede seçimlerin yapılmasının dört yıl kadar sürebileceğini söylemişti. Yeni bir anayasanın da üç yıl alabileceğini aktarmıştı.

Ne olmuştu?

Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş, HTŞ ve diğer muhalif grupların son 12 günlük operasyonunun ardından Esad ailesinin 54, Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarının bitişiyle sonuçlandı.

Ülkenin kuzeybatısında, İdlib’de konumlanmış ve yaklaşık 4 milyonluk bir nüfusu idare ettiği belirtilen HTŞ tarafı, 27 Kasım Çarşamba günü sabahı Türkiye’nin de desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) yardımıyla, Şam’daki Suriye hükümetine ve ordusuna karşı “Saldırganlığı Caydırma – Rad’ul Udvan” operasyonunu başlattı.

Hızla ilerleyen muhalifler 28 Kasım’da Halep’i Şam’a bağlayan otoyolu kesti, aynı gün 46. Alay Üssü’nü ve en az 8 köyü ele geçirdi.

29-30 Kasım tarihlerinde ülkenin en büyük ikinci kenti Halep, muhaliflerin elindeydi. Bu gelişme sonrası Rus ve Suriyeli savaş uçakları, 2016’dan bu yana ilk kez, 2024’te muhaliflerin ele geçirdiği düşünülen mevzileri bombaladı.

HTŞ’nin kontrolündeki muhalif gruplar 4 Aralık’ta Hama, 7 Aralık’ta Humus ve 8 Aralık’ta Esad’ın ülkeyi yönettiği Şam’ı ele geçirdi.

Bu gelişmelerden sonra Esad, Rusya’nın “insani gerekçelerle” tanıdığı sığınma hakkı kapsamında ailesiyle beraber Moskova’ya uçtu.

HTŞ lideri Colani veya gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el-Şara ise aynı gün Suriye devlet televizyonunda Esad’ı devirdiklerini açıkladı.

Menbiç’te bombalar patladı: Esad sonrası dönemin en kanlı saldırısı

04.02.2025

Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç kenti dışındaki bir ana yolda bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 14’ü kadın, en az 20 tarım işçisi hayatını kaybetti. Bu, Suriye’de yönetimin değişmesinden bu yana yaşanan en kanlı saldırı oldu.

Suriye Sivil Savunma Kurumu’ndan yapılan açıklamada ölenlerin hepsinin tarım işçileri olduğu bildirildi. Reuters Haber Ajansına konuşan bir Sivil Savunma yetkilisi ölü sayısının artabileceğini söyledi.

Saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.

Anadolu Ajansı (AA) yerel güvenlik güçlerinin “saldırının PKK/YPG tarafından düzenlendiği” ihtimali üzerinde durduğunu aktardı.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ise saldırıdan Türkiye destekli grupları sorumlu tuttu, bu tür şiddet olaylarını yerel halkı sindirmek kullandıklarını iddia etti.

Menbiç’te son üç günde ise iki patlama oldu.

Resmi SANA Haber Ajansına göre 1 Şubat Cumartesi günü de kent merkezinde yine bombalı bir araçla düzenlenen saldırıda dört sivil öldü ve aralarında çocukların da bulunduğu dokuz kişi yaralandı.

Suriye Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada “terör saldırısının” sorumlularının hesap vereceği belirtili.

Açıklamada “Bu suçu işleyenler en ağır cezalara çarptırılacak ve Suriye’nin güvenliğiyle uğraşacak ve halkına zarar verecek herkese örnek olacak” denildi.

Menbiç kenti Fırat Nehri’nin batısında.

Kent, Suriye’deki iç savaş sırasında birçok kez el değiştirdi.

Son olarak Aralık 2024’te Türkiye destekli gruplar, kenti SDG’den almıştı.

SDG’nin omurgasını Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadı Halk Koruma Birlikleri (YPG) oluşturuyor. Türkiye, PYD ve YPG’yi, “PKK’nın Suriye kolu” ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.

SDG, Menbiç’i 2016’da IŞİD’den almıştı.

Esad yönetimi 8 Aralık’ta Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü liderliğindeki saldırının ardından devrilmişti. HTŞ lideri Ahmed eş-Şera geçen hafta Suriye’nin geçiş dönemi devlet başkanı ilan edildi.

Suriye’nin kuzeyinde yer alan Menbiç kenti, Türkiye’ye yaklaşık 40 kilometre mesafede bulunuyor.

Ülkedeki iç savaş öncesi yapılan son nüfus sayımına göre, kentte yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor.

Menbiç neden önemli?

Arap ve Kürtlerin yaşadığı Menbiç’te halkın çoğunluğunu Sünniler oluşturuyor.

Kent 2012 yılında o zamanki adıyla muhalif Özgür Suriye Ordusu’nun denetimine geçti.

2014 yılında IŞİD, kentin kontrolünü ele geçirdi.

Ağustos 2016’da ise yaklaşık iki ay süren bir kuşatmanın ardından Menbiç Askeri Konseyi, ABD’nin de desteğiyle kenti IŞİD’den geri aldı.

Menbiç Sivil Konseyi kentte sivil idareyi yürütüyor, temel hizmetleri sağlıyordu,

Türkiye, YPG’nin Fırat Nehri’nin batısındaki bölgelerde bulunmasına karşı çıkıyor.

Kürt gruplar ise Menbiç’i doğudaki Cezire ve Kobani kantonları ile batıdaki Afrin kantonunun birleştirilmesi için önemli bir geçiş noktası olarak görüyor.

Ankara’nın en önemli kaygılarından biri, Afrin ve Kobani kantonlarının birleşmesiyle birlikte Türkiye-Suriye sınırının güneyinde “Kürt koridorunun oluşturulması” ihtimaliydi.

Türkiye, Menbiç’in IŞİD’den geri alınmasından bu yana, YPG’nin kentten ayrılması çağrısı yapıyordu.

PYD lideri Salih Müslim 2017 yılında yaptığı açıklamada, Kürtler tarafından ilan edilen “Kuzey Suriye-Rojava Federasyonu”nun güvenliği ve burada kurulan yönetimin iyiliği açısından, Menbiç’in kontrol altında tutulmasının zorunlu olduğunu söylemişti.

Bu Yazıyı Paylaş
Bir yorum bırakın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir