Türk devlet teşkilatında yönetim anlayışı önem arz etmiştir. Egemenlik anlayışı doğrultusunda Tanrı’dan aldığı kut ile meşruiyet sahibi olan kağanın milletini ve devletini yönetirken bazı sorumluluklara sahip olması beklenmiştir. Kağan tarafından bu vazifelerin tam anlamıyla yerine getirilmesi yeryüzünde işleyişin muntazam bir düzende olacağına işaret görülmüştür. Devletin yönetim işleyişinin sorunsuz ilerlemesi kağanın görev ve sorumluluklarına ilişkili olduğu kadar halkın da devletine karşı mesuliyetlerini gerçekleştirmesine de bağlanmıştır. Birbiriyle ilişkili bu iki durum Türk devlet anlayışının kendine özgü dinamiklerini ve karakteristik yapısını oluşturmuştur.
Kağan, Tanrı’dan aldığı kut ile yönetim bakımından oldukça geniş görev ve sorumluluklara sahip olmuştur. Bu geniş görev ve sorumluluk tanımı kağanların halkına ve devletine karşı arzu ettiği şekilde davranacağı anlamına gelmemiştir. Zira töre adını verdikleri hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlı olan Türk milleti kadar Türk kağanları da bu kanunlara bağlı olmuşlardır. Kısacası kağanların yetkileri sınırsız olmamıştır. Milletinin ferah ve huzurlu olması için kağanın belirlenen görev ve sorumlulukları şunlardır: ülkesinde ve mümkünse dünya çapında barış ve sükûneti sağlamak, milletinin refahı için gece gündüz çalışmak, vatanı her türlü duruma karşı müdafaa etmek, halkı düzene sokmak ve idare etmek, doğru kanunlar koymanın yanı sıra bunları yüksek adalet anlayışı ile uygulamak, sosyal devlet anlayışı doğrultusunda aç olanı doyurmak-çıplak olanı giydirmek ve mal dağıtmak, milletinden fakir adını kaldırmak, her durumda halkının menfaatini düşünmek, devlet yönetiminde hâkim-seçkin ve sadık kişilere görev vermek, komutan olmak, askerlerini memnun etmek, âlimleri/bilginleri himaye etmek, iyileri korurken kötüleri cezalandırabilmek, meclisi toplamak, devletin birliğini ve düzenini korumak, dağınık boyları korumak ve nüfusu çoğaltmaktır. Kağanın halkına, devletine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu bu görev ve sorumluluklar, disiplinli bir devlet düzeninin oluşturulmasının yanı sıra en yüksek derecede halkının menfaatini ve refahını sağlamasında etkili olmuştur. Ayrıca daha tarihin eski devirlerinden itibaren kağanın yerine getirmesi gereken bu sorumlulukların belirlenmiş olması hukuk anlayışının ve devlet yönetiminin Türklerde ne derece ileride olduğunu göstermiştir.
Devlet düzeninin muntazam ilerlemesi sadece kağanın sorumluluklarına bağlı olmamış halkın da aynı şekilde devlete ve kağana karşı birtakım mesuliyetleri yerine getirmesiyle ilişkilendirilmiştir. Bu mesuliyetlerin başında milletin devletine ve kağanına bağlı olması, düşman karşısında yalnız bırakmaması gelmiştir. Aynı şekilde halkın devletine, kağanına ve vatanına ihanet etmemesi, törenin kurallarına uygun davranması, belirlenen vergileri ödemesi, genel huzuru bozacak davranışlarda bulunmaması ve devletin istikrarına aykırı davranmaması, kağanın yönetimini kolaylaştıracak anlayışta olması beklenmiştir.
Kağanın ve halkın birbirlerine karşı gerçekleştirmek zorunda oldukları bu görev ve sorumluluklar, Türk devlet geleneği anlayışı doğrultusunda milleti ve devletin bütünleştirmiş, devletin sürekliliğinin sağlama noktasında önem arz etmiştir.