Millî birlik ve beraberlik, bir milletin varlığını, bağımsızlığını ve geleceğini güvence altına alan en temel unsurlardan biridir. Türk milleti, tarih boyunca karşılaştığı zorlukları millî birlik ruhuyla aşmış ve bu sayede varlığını koruyarak büyük medeniyetler kurmuştur.
Türkler, tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden itibaren “Türk budunu” bilinciyle hareket etmişlerdir. Bilge Kağan’ın “Ey Türk budunu! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?” sözleri, millî birliğin önemini vurgulayan tarihî bir mesajdır. Benzer şekilde Millî Mücadele döneminde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ya istiklal ya ölüm!” parolası etrafında kenetlenen Türk milleti, işgalci güçlere karşı verdiği mücadelede bağımsızlığını kazanmıştır.
Millî birlik, yalnızca siyasî bir gereklilik değil, aynı zamanda toplumsal uyumun ve dayanışmanın temelini ifade etmiştir. Türk milleti, ortak dil, tarih, kültür ve değerler etrafında birleşerek sosyal dokusunu güçlendirmiştir. Bu birliktelik, toplumsal istikrarın sağlanmasında ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğinde belirleyici bir rol oynamıştır. Unutulmamalıdır ki bölünmüş toplumlar, dış müdahalelere açık hale gelmekte ve siyasî-ekonomik krizlere daha yatkın olmaktadır. Türkiye’nin jeostratejik konumu da dikkate alındığında, millî birliğin korunması, devletin bekası ve milletin refahı açısından hayatî önem taşımıştır.
Türk milleti için millî birlik ve beraberlik, sadece bir ideal değil, aynı zamanda tarihî bir zorunluluktur. Geçmişte olduğu gibi bugün de birlik içinde hareket eden Türk milleti, iç ve dış tehditlere karşı direnç göstermiş, ekonomik ve siyasî istikrarını korumaya çalışmıştır. Bu nedenle, millî birlik bilincinin her koşulda güçlendirilmesi, Türkiye’nin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
Türk tarihinin en kritik dönüm noktalarından biri olan 15 Temmuz 2016’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik düzenine ve millî egemenliğine yönelik eşi görülmemiş bir tehdit ortaya çıkmıştır. FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, devletin anayasal kurumlarını hedef alarak demokratik iradeyi yok etmeyi amaçlamıştır. Bu süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmış, sivil halk hedef alınmış ve ülke bir kaos senaryosuna sürüklenmek istenmiştir.
Bu hain darbe girişimi karşısında Türk milleti, tarihinin her döneminde olduğu gibi büyük bir cesaretle ayağa kalkmıştır. Siyasî görüş, etnik köken veya inanç farkı gözetmeksizin tüm vatandaşlar, “Bu vatan bizim!” şiarıyla sokaklara çıkmış ve darbecilere karşı millî iradeyi savunmuştur. Askeriyle, polisiyle, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla ve erkeğiyle Türk milleti, demokrasiye sahip çıkarak tarihî bir direniş sergilemiştir. Şüphesiz bu asil direniş, tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir ki, Türkiye’nin en büyük gücü, milletin kendi içindeki birliğidir. Darbecilere karşı dik duruş, bir iktidarın değil, Türk milletinin zaferidir!
Bugün, 15 Temmuz’u sadece bir darbe girişimi olarak değil, milletin zaferi olarak anmamız gerekmektedir. Bu ruhu diri tutmak, şehitlerimizi unutmamak ve vatan sevgisini her şeyin üzerinde tutmak hepimizin görevidir! Bu anlayışla, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, Türk milletinin bölünmez bütünlüğünün ve iradesinin simgesi olarak daima hatırlanacaktır.
