
Mustafa Kemal Paşa’nın Millî Mücadele’yi başlatma kararı almasının ardından, Amasya Genelgesi ile Sivas’ta ulusal bir kongre toplanması kararlaştırılmış, ancak Doğu Anadolu’daki Ermeni faaliyetlerini durdurmak amacıyla, Erzurum’da bölgesel bir kongre düzenlenmesi gerektiği de belirtilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmış, ardından Havza üzerinden Amasya’ya gelmiştir. Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a gelmesini tavsiye etmiştir. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Sivas üzerinden Erzurum’a doğru yola çıkmışlar ve 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a ulaşmışlardır. Erzurum halkı ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri tarafından coşkulu bir şekilde karşılanmışlardır. Bu sırada İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal Paşa’nın geri dönmesini istemiş ancak Mustafa Kemal Paşa, bu çağrıyı reddetmiştir. Bunun üzerine, 7/8 Temmuz 1919 gecesi müfettişlik görevinden alındığı haberi iletilmiş; Mustafa Kemal Paşa’da, 8 Temmuz’da çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa etmiştir. Sine-i millete dönen Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921 tarihli Başkumandanlık Kanunu yayımlanana kadar, Millî Mücadele’ye sivil kimliğiyle devam etmiştir. Bu istifanın hemen ardından, Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gelerek, kendisinin ve kolordusunun emrine girdiğini söylemiştir. Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordu, mütarekeden sonra silah bırakmamış, düzenli bir şekilde kalmıştır. Millî Mücadele’de, doğu sınırının emniyetini sağlaması ve Mustafa Kemal’e, bu süreçte bağlanmış olan ilk kuvvet olması bakımından oldukça önemli bir rol oynamıştır.
Erzurum Kongresi’nin, Vilâyât-ı Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum şubesi ile Trabzon Muhâfaza-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin ortak girişimiyle 10 Temmuz 1919’da yapılması kararlaştırılmış; ancak birtakım engellerden dolayı, bu kongre 23 Temmuz 1919’da toplanmıştır. Çeşitli kaynaklarda delege sayısı farklılık göstermesine rağmen, kongreye 5 ilden 54 ila 63 delege katılmıştır. Kongreyi geçici başkan olarak, Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi açmış; yoklamanın ardından yapılan oylamada kongre başkanlığına oy birliğiyle Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir. Ardından yaptığı konuşmada, İstanbul’un işgal altında olduğunu, kurtuluşun ancak Anadolu’dan yürütülebileceğini belirtmiş; yabancı güçlerin memleketi bölme çabalarını anlatarak, manda ve himaye fikirlerini reddetmiştir. Kongre, 7 Ağustos 1919’a kadar 14 gün süren çalışmaların ardından sona ermiştir. Kongrede alınan önemli kararlar şunlar olmuştur:
• Millî sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
• Her türlü yabancı işgal ve müdahaleye karşı millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
• Vatanı korumayı ve bağımsızlığı elde etmeyi İstanbul Hükûmeti sağlayamadığı takdirde, bu amacı gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecek, kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.
• Kuvâ-yı Milliye’yitek kuvvet tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak temel esastır.
• Hristiyan azınlıklara siyasi egemenlik ve sosyal dengeyi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu vatandaşların can, mal ve ırzları korunacaktır.
• Manda ve himaye kesinlikle kabul edilemez.
• Millî Meclisin derhal toplanması ve hükûmet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesi sağlanacaktır.
Erzurum Kongresi’nde alınan bu kararların ardından, başkanlığını Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı dokuz kişilik bir Temsil Heyeti oluşturulmuştur. Bu Temsil Heyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasına kadarki süreçte bir hükûmet gibi görev yapmıştır. Kongre, toplanış şekli bakımından bölgesel olmasına rağmen, aldığı kararlar bakımından ulusal bir nitelik taşımıştır. Bu kongre, Sivas Kongresi’ne bir ön hazırlık niteliğinde olmuş ve Kurtuluş Savaşı’nın hedefleri ve ilkelerinin belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. Atatürk, Nutuk’ta bu kongrenin önemine vurgu yapmış ve “Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir” demiştir. Erzurum Kongresi’nin kararları, Türk milletinin kendi iradesiyle bağımsızlık mücadelesini yürüteceğinin ve millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kuracağının en önemli göstergesi olmuştur. Böylece, istiklâl meşalesi yakılmıştır. Erzurum Kongresi, küçük bir başlangıçtan, ulusal bir dirilişin; çağdaş ve tam bağımsız bir Türkiye’nin temelini oluşturması bakımından önem arz etmiştir.

