Vatan Şairi: Namık Kemal

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
5 Dk. Okuma
5 Dk. Okuma

19. yüzyıl Türk edebiyat ve düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Namık Kemal, sadece bir şair ya da yazar değildir. O, Türk siyasî hayatında büyük etkiler yaratan, vatan sevgisi, özgürlük gibi fikirlerin savunuculuğunu yapan bir düşünür olmuştur. 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da doğmuştur. Babası Meclis-i Mâliye âzası, esham müdürü, II. Abdülhamid’in müneccimbaşısı Mustafa Âsım Bey’dir. Annesi Fatma Zehra Hanım, Tekirdağ mutasarrıfı Koniçeli Abdüllatif Paşa’nın kızıdır. Çocuk yaşta annesini kaybederek öksüz kalan Namık Kemal, çocukluk hayatının 17 yılını dedesi Abdüllatif Paşa’nın yanında geçmiştir. Dedesi Abdüllatif Paşa’nın görev ve tayinleri dolayısıyla sık sık memleket değiştirmek durumunda kalmışlardır. İstanbul’da bulundukları süre zarfında eğitim hayatını devam ettirmiştir. Dedesinin Afyonkarahisar kaymakamlığına tayin edilmesi üzerine İstanbul’dan ayrılmak durumunda kalmıştır. Afyonkarahisar’daki görevinin ardından dedesi Kıbrıs Kaymakamlığı’na, Lazistan Sancağı Mutasarrıflığı’na ve 1853’de Kars Kaymakamlığına tayin edilmiştir. Dedesiyle birlikte giden Namık Kemal, Kars’ta yaşadıkları sürede bir şeyhten edebiyat ve tasavvuf eğitimi almıştır. Şiire karşı hevesi başlayan Namık Kemal, ilk beyitlerini de bu sürede yazmıştır. Dedesinin Kars’tan sonraki görev yeri olan Sofya’ya giden Namık Kemal burada kendisini ilmî ve fikrî yönde geliştirmeye başlamıştır. Sofya’da kaldığı süre boyunca şairlerle tanışmış, şiire karşı ilgisi gittikçe artmıştır.

Sofya’da Niş kadısı Mustafa Ragıb Fendi’nin kızı Nesime Hanım ile evlenmiştir. Dedesinin Sofya’daki görev süresinin bitmesiyle İstanbul’a geri dönmüştür. Burada Hadis, Fıkıh, Tefsir, Tasavvuf, Arap ve Fars Edebiyatı dersleri almıştır. İlk memuriyet hayatı Tercüme Odasında işe girmesiyle başlamıştır. Bu dönem hayatının dönüm noktası olmuştur. Edebiyat çevreleriyle yakınlaşarak Encümen-i Şuara gibi topluluklarda yer almıştır. Namık Kemal’in hayatı Şinasi ile tanışmasının ardından farklı bir yöne evrilmiştir. Şinasi’nin etkisiyle Batı Edebiyatı’na yönelmiş, gazetecilikle tanışmıştır. Tercüman-ı Ahvâl ile Tasvir-i Efkâr gazetelerinde çalışmaya başlamış, başta hürriyet olmak üzere birçok konuda yazı kaleme almıştır. Burada aldığı yazılar onun millî duyuş ve düşünüşünü yansıtmıştır. Yeni Osmanlılar Cemiyetine giren Namık Kemal, Tasvir-i Efkâr’da hükümete dokunacak nitelikte yazılar kaleme almıştır. Hem Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin muhalif tavrı hem de kendisinin ve çevresindekilerin hükümete karşı kaleme aldıkları yazıları dolayısıyla bazı gazeteler kapatılmış, kendisi de Erzurum Vali Muavinliği’ne tayin edilmiştir. Bu görevi yerine Avrupa’ya giden Kemal, Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin fikirlerini yaymaya başlamıştır. Ardından Londra’da Hürriyet gazetesinde yönetime karşı eleştirilerini sürdürmüştür. Çeşitli sebeplerle bu gazetedeki yazılarını yazmaktan vazgeçerek Cenevre’ye gitmiştir. Namık Kemal, Zaptiye Nazırı Hüsnü Paşanın daveti üzerine 24 Kasım 1870’de İstanbul’a dönmüştür. Dönüş şartı kendisine hükümet aleyhine yazılar yazılmaması olmuştur. Bir dönem yazı yazmayan Namık Kemal, bir süre sonra İbret gazetesinde yayın hayatına yeniden başlamıştır. Burada kaleme aldığı yazı üzerine Gelibolu’ya tayin edilmiştir. Gelibolu’da olduğu sürede İstanbul’daki çeşitli gazetelere yazılar göndermiştir. Vatan Yahut Silistre piyesini yazan Namık Kemal, piyeste vatan sevgisi, fedakârlık ve kahramanlık temalarını coşkulu bir dille işlemiştir. Halk arasında büyük bir heyecan yaratmış, adeta millî bir uyanışa yol açan bu piyesle Namık Kemal, bir nevi şöhretini zirveye taşımıştır. Piyesin etkili olması, halk üzerinde yarattığı etki üzerine Magosa’ya sürgüne gönderilmiştir. Hayatının bir başka dönüm noktası olan bu sürgün yaşamının sonuna kadar devam edecek sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olmuştur. Sürgünde kaldığı sürede eserlerini kaleme almaya devam etmiştir. 38 aylık sürgünün ardından padişah değişikliğiyle çıkarılan aftan yararlanarak İstanbul’a geri dönmüştür.  Burada çeşitli görevlerde bulunmuş, hürriyet gibi fikirlerinden vazgeçmemiştir. Namık Kemal Meclis’te okuduğu beyit gerekçi gösterilerek tutuklanmıştır. Tutukluluk süreci mahkemede alınan kararla sonlanmıştır. Özgürlüğüne kavuşması ise Girit’e yerleşmesi şartına bağlı tutulmuştur. Namık Kemal, Girit yerine Midilli’ye yerleşmiştir. Burada edebî eserlerini kaleme almıştır. Midilli’den sonra Rodos’a gönderilmiştir. Burada çeşitli çalışmalarda bulunmuştur. Midilli’den sonra ise Sakız’a gönderilmiştir. Midilli’de kaldığı sürede sağlığıyla ilgili sıkıntılar yaşayan Namık Kemal, sağlığının günden güne kötü olması neticesinde 2 Aralık 1888’de vefat etmiştir. Tanzimat Döneminin büyük mütefekkirleri arasında yer alan ve Vatan Şairi” olarak anılan Namık Kemal, vefatının ardından geriye özellikle özgürlük ve vatan sevgisi üzerinde durduğu, bu fikirleri her defasında dillendirdiği eserlerini bırakmıştır.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir