Macarlar Arasına Katılan Bir Türk Boyu: Kabarlar

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
4 Dk. Okuma
4 Dk. Okuma

  Kabarlar, Hazar Kağanlığına bağlı bir Türk boy birliğidir. 9. yüzyılda Hazar yönetimine karşı başlattıkları isyanın ardından üç koldan ayrılarak Macar boy birliğine katılmışlardır. Macarlarla birlikte Karadeniz’in kuzeyinde, Etelköz bölgesine yerleşen Kabarlar, 9. yüzyılın sonlarında Macarların Panonya’ya (bugünkü Macaristan topraklarına) gerçekleştirdiği büyük göçe de iştirak etmişlerdir. Macaristan’a yerleştikten sonra bir süre Türk kimliklerini ve dillerini koruyan Kabarlar, zaman içerisinde Macar toplumunun içinde asimile olmuşlardır. Bununla birlikte, Macar kültürü, dili ve etnik yapısı üzerinde kalıcı izler bırakmışlardır; özellikle erken Macarca’daki çok sayıda Türk kökenli kelime ile bazı yer ve kişi adları bu etkiyi açıkça ortaya koymaktadır.

  Konstantin Porfirogennetos, De Administrando Imperio eserinde Hazarlarla, Kabarların aynı soydan geldiğini yazmaktadır:

 ‘‘Kaboroi (Kabarlar) diye çağırılanlar Hazar ırkındandır. Yöneticilerine isyan etmişler ve iç savaşta yenilmişlerdir. Bazıları katledilmiş, bazıları ise kaçmış Türklerle (Macarlarla) beraber Peçeneklerin yurduna yerleşmiş, birbirleriyle dost olmuşlardı.’’

  İmparator, Kabarların, eserde Türk adı altında çağırılan Macarlara Hazar dilini öğrettiğini de yazmaktadır: ‘‘ve böylece bu Türklere, Hazar dilini de öğrettiler…’’ Kabarlar, Macar boy birliğiyle birlikte Hazar Kağanlığı’nın siyasî nüfuz alanından ayrılmışlardır. Árpád’ın Macarların başına geçmesi ve Karadeniz’in kuzeyinde Etelköz (Ἀτελκούζου) adı verilen bölgeye göçlerini başlatan olaylar, aynı eserde şu şekilde tasvir edilmektedir:

   ‘‘Bundan kısa bir süre sonra Hazarya’nın kağan-prensi Türklere (Macarlara) bir mesaj gönderdi: Birinci (önde gelen) Voyvoda Lebedias’ın ona gelmesini istiyordu. Lebedias, Hazar kağanın yanına gitti ve kendisinin niye çağrıldığını sordu. Kağan ona dedi ki ‘‘seni çağırdık çünkü sen soylu, arif ve yiğit olduğun, Türkler arasında birinci (önde gelen) olduğun için seni milletinin prensi yapabiliriz, sen de bizim sözümüze ve hükmümüze uyarsın.’’. O Kağan’a şöyle cevap verdi: ’’Bana karşı olan itibarınıza ve verdiğiniz göreve çok müteşekkirim fakat bu görev için yeterince güçlü olmadığım için emrinize uyamayacağım. Fakat öte yandan benden başka bir voyvoda var, Almoutzis (Álmos) ve oğlu Árpád, prens olsun ve emrinize uysun’’. Kağan bundan memnun oldu, adamlarının bir kısmını da Lebediasla beraber Türklere gönderdi. Türkler kendi aralarında meseleyi konuştuktan sonra Árpád’ın babası Álmos’un yerine prens olmasını seçtiler. Çünkü o üstün meziyetlere ve çokça imrenilen irfana, iyi öğütler vermeye, yiğitliğe ve yönetmeye kabiliyeti vardı, böylece onu Hazar adetleri veya ‘‘Zakanon’’’u gereğince kalkanın üzerinde havaya kaldırıp Prens seçtiler…’’

  Kabarlar ve Macarlar, Etelköz’deki yeni yurtlarından da Peçenek baskısı yüzünden ayrılmak zorunda kalmışlardır:

  ‘‘…(Bulgarlar) Peçeneklere elçiler gönderdiler ve Türklere (Macarlara) saldırıp yok etmek için anlaştılar. Türkler akına gittiklerinde Peçenekler, Symeonla (I. Simeon) birlikte onların üstüne geldi ve ailelerini yok edip, yurtlarını savunmaya çalışan Türkleri de perişan bir şekilde göçe zorladı. Türkler geri ülkelerine gelip viran halde bulunca bugüne kadar yaşadıkları yeni yurtlarına göçtüler.’’

 895/896 yıllarında, yedi Macar boyu ile birlikte üç Kabar boyu da Karpat Havzası’na (Panonya’ya) göç ederek buraya yerleşmişlerdir. Kabarların, Macaristan’a geldikten sonra bir süre daha etnik kimliklerini ve dillerini korudukları anlaşılmaktadır. Nitekim 10. yüzyıl boyunca gerçekleştirilen Macar akınlarında Kabar unsurlarının önemli rol oynadığı görülür. Kaynaklara göre Kabarlar, genellikle ordunun öncü kuvvetleri olarak görev yapmış; aynı zamanda keşif, yağma ve talan birliklerinde etkin bir şekilde kullanılmışlardır. 

  Kabarların, Macaristan topraklarında bıraktıkları izler arasında özellikle Alsószentmihály runik yazıtı önemli bir yer tutar. Bunun yanı sıra, Macarca’daki erken dönem Türk kökenli kelime katmanının bir kısmının doğrudan Kabar Türkçesinden geçtiği kabul edilmektedir. Ayrıca, Kabar boylarının sonraki yüzyıllarda Sekellerin (Székelyek) etnik ve askerî oluşumunda belirleyici bir rol oynadığına dair akademik görüşler bulunmaktadır. Sekel topluluklarının erken dönemdeki Türk runik yazısı kullanımı, askerî yardımcı statüleri ve doğu kökenli gelenekleri bu hipotezi destekleyen başlıca kanıtlardır. Sonuç olarak, Macar tarihinin erken döneminde stratejik ve kültürel açıdan kritik bir konum işgal eden Kabarlar, aynı zamanda Hazar kültürünün doğrudan temsilcileri ve mirasçılarından biri olarak değerlendirilmektedir.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir