Türk Milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine bağlı, Türk kültürünü temel alan bir anlayıştır. Bu nedenle Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin de teminatı konumundadır. İşte 3 Mayıs 1944 büyük milletimizin ebediyete kadar yaşayacağına olan inancın da doğum günüdür. Türk milliyetçilerinin var olma mücadelesinde yaşadıkları zorlukların günüdür. Bugün ile birlikte her Türkçü bulunduğu görevi sağlamlaştırmakla yükümlü olduğunu idrak etmiştir. Çünkü Türkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki, bu bayrağı vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk evladının vazifesidir.
3 Mayıs 1944’ü anlamak için dünyanın o zamanki ortamını iyi tahlil etmek gereklidir. II. Dünya Savaşı yıllarına denk gelen bu dönemde savaşın iki önemli gücü Sovyet Rusya ve Almanya idi. Savaş dengelerinin Almanya aleyhine değişmiş olması ve sonuçta Almanya’nın mağlup olması Türkiye’de de bazı karışıklıklara sebebiyet vermiştir. Hatta 1942 yılında Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız.” şeklindeki konuşması Türkçülüğün bir düşünce olarak mecliste yer almasının ifadesi olarak kabul edilmiştir. Ancak Hüseyin Nihal Atsız onun bu sözlerine ithafen kendisine Orhun Dergisi’nde yayımlanan iki açık mektup göndermiştir. Bu iki mektupta geçen ifadeler şu şekildedir:
- Mektup:
“Hem Türkçü, hem de başvekil olduğunuz için size bu açık mektubu yazıyorum. Yalnız başvekil olsaydınız bunları yazmak emeğine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir başvekile hitap etmenin ne kadar boş olduğunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız yine yazmaya lüzum görmezdim. Çünkü, faydasız kalacak olduktan sonra, sizden daha eski Türkçülerle yurdun dertlerini her zaman konuşabilirim. Fakat Türkçü olarak idare mekanizmasının başında olduğunuz için sizinle konuşmaktan faydalar doğabileceğine inanıyor, onun için size hitap ediyorum.
- Mektup:
“Sayın Başvekil,
Orhun’un Mart sayısında size hitaben yazdığım açık mektup Türkçü çevrelerde çok iyi karşılandı. Yurdun türlü bölgelerinden aldığım mektuplar ve telgraflar büyük bir efkârı umumiyeye tercüman olduğumu bana anlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karşıladığınızı biliyorum. Orhun’u okuduğunuz zaman hiçbir şey söylememiş, yalnız acı acı gülümsemişolsanız bile yine iyi karşılamış olduğunuza inanırım. Çünkü be o acı gülümseyişin manasını anlarım. Çünkü gönlünüzün bizimle birlikte çarptığına, yurt meselelerini tıpkı bizim gibi düşündüğünüze inancımız vardır”.
Atsız’ın bu satırlarından sonra Sabahattin Ali’nin Atsız’a açtığı hakaret davası 3 Mayıs 1944’e giden süreci başlatmıştır. Hüseyin Nihal Atsız ve beraberindekiler tutuklanmış, Orhun Derigisi ise kapatılmıştır. Dava günü olan 3 Mayıs 1944 günü Atsız’a destek için gelen Türkçüler mahkeme salonuna alınmamış, bunun üzerine Ankara’da Ulus Meydanı’na yürümüşlerdir. Bu yürüyüş sonrasındaki değerlendirmeler, o zamana kadar milliyetçilik ve Türkçülük yalnızca edebî olarak yazılanlarda ve düşüncelerde kalmışken, 3 Mayıs ile birlikte bunun artık uygulamaya geçirilmiş olduğunu ifade etmişlerdir. 3 Mayıs 1944’te başlayan sürecin adı Irkçılık- Turancılık davası olarak tarihe geçmiştir. Sanıklar “nizam düşmanlığı” , “gizli cemiyet kurmak” gibi suçlarla yargılandılar. 29 Mart 1945’te sonuçlanan davada Zeki Velidi Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Nurullah Barıman, Cihat Savaşfer, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Cabbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal gibi isimler hapis ve sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. 26 Ekim 1945’te ise askerî yargıtay tarafıdan karar bozulmuş ve sanıkların pek çoğu serbest bırakılmışlardır.
Atsız’ın şu dizeleri de bugünleri hatırlatan bir anı olarak kalmıştır:
“Gönülleri birleşenler! Selâm sizlere! Uzaklarda dertleşenler! Selâm sizlere! Selâm sana hücrelerde benzi solan genç! Selâm sana ey yılları hebâ olan genç! İstikbalim gitti diye yaslanma sakın! İstikbalin değil rûhun Tanrı’ya yakın! O yalancı istikbâle bir perde indir! ‘Gerçek yarın’ unutma ki bir gün senindir!
3 Mayıs 1944, Türk milliyetçilerinin Ziya Gökalp gibi fikir önderlerinden aldıkları ülkü mirasını geleceğe taşımanın günüdür. 3 Mayıs 1944, Türk’ün nizamlılığının, teşkilatlılığının imzasının atıldığı gündür. 3 Mayıs 1944 Türk’ün, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bağımsızlığına sahip çıktığı gündür.
Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedîdir. 3 Mayıs Türkçüler günü kutlu olsun!