“Millî Egemenliğin Mührü: Türkiye Büyük Millet Meclisi

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

​Esaret altında yaşamayı reddeden bir milletin egemenliğinin kendisinde olduğunu dünyaya ilanı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılmıştır. TBMM yalnızca bir kurumsal yapı değil, aynı zamanda Türk milletinin kaderini kendi elleriyle yazma iradesinin de bir sembolü olmuştur.

​Mondros Mütarekesi’nin ardından Osmanlı Devleti fiilen dağılmış, İstanbul işgal edilmiş, padişahın otoritesi zayıflamıştır. Bu durum karşısında Kurtuluş’un mücadelesini Samsun’a çıkarak başlatan Mustafa Kemal Paşa, önce Havza’da sonrasında Amasya’da kongreler yapmıştır.  Özellikle Amasya Genelgesi’nde geçen “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” maddesiyle egemenliğin millete ait olduğu savunulmuştur. Amasya Kongresinin ardından  İtilaf Devletleri tarafından İstanbul Hükümeti’ne baskı yapılmış ve Mustafa Kemal Paşa için tutuklanma emri çıkartılmışsa da O, milleti için mücadele etmekten vazgeçmemiştir. Erzurum ve Sivas’ta da  kongreler yapmıştır. 

Toplanan kongerelerin ardından 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya ulaşmış ve bundan sonra Ankara kurtuluş mücadelesinin merkezi olmuştur.

​Anadolu’daki mücadelenin ciddiyetini kavrayan İstanbul Hükümeti’yle Mustafa Kemal Paşa’nın ekibi arasında tarihe Amasya Görüşmeleri olarak geçen görüşme gerçekleşmiş ve bu görüşme neticesinde Meclis-i Mebusan “Mısak-ı Milli” yi kabul etmiştir.

Mısak-ı Milli’in kabulünden çok kısa süre sonra 16 Mart 1920’de İstanbul fiilen işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan dağıtılmıştır. Artık milletin karar merciinin Anadolu’da oluşması zaruret haline gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısıyla Anadolu’ki illerden Ankara’ya seçilmiş mebuslar gönderilmiştir.

23 Nisan 1920 günü, dualarla, kurbanlarla ve büyük bir coşkuyla açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın iradesini temsilen tarih sahnesine çıkmıştır. O gün okunan Kur’an, verilen hutbeler ve yapılan dualarla, bu meclisin sadece siyasî değil, millî ve manevî bir temsiliyet de taşıdığı gösterilmiştir. O günden sonra

Kurtuluş Savaşı ve mücadele sadece cephede değil, meclis kürsüsünde de verilmeye başlanmıştır. Milletin kalbinden yükselen iradenin karar alma merkezi olan mecliste alınan her karar, işgale direnen bir milletin ahlâkî, siyasî ve askerî kararlılığının belgesi olmuştur.

Ulusal egemenlik günü olan bugünü Aziz Atamız ülkemizin geleceği ve teminatı olan çocuklarımıza da bayram olarak ithaf etmiştir. Böylece 23 Nisan, hem bir bayram hem de geleceğe bırakılan bir irade vesikası olmuştur ki her Türk evladı da, bu vesikayı okumak, anlamak ve yaşatmakla sorumlu olduğunu asla unutmamalıdır.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir