OSMANLI DEVLETİ’NDE MÜNECCİMBAŞILIK

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS 3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

Geçmişten günümüze her millet hem bireysel hem de toplumsal hayatlarında geleceği merak ederek öğrenmek istemiştir. Türk milleti de geleceği öğrenme merakı içerisinde olmuş ve çözümünü de çeşitli uygulamaları gerçekleştirmekte bulmuştur. Devlet teşkilatından, askerî yaşam ve sosyal hayata kadar toplumun her kesimindeki bu merak ve geleceği öğrenme duygusu, çeşitli kurum ve kuruluşların oluşmasına sebebiyet vermiştir ki bu kurumlardan biri de Osmanlı Devlet’inde müneccimbaşılık müessesesi olmuştur. Eski Türklerde, Türk-İslâm Devletleri’nde ve Selçuklularda gökyüzü ile ilgilenen kişilerin olduğu bilinmekle birlikte müneccimbaşılık gibi bir kurum Osmanlı Devleti tarafından oluşturulmuştur. Osmanlı Devleti’nde ilk olarak XV. yüzyıldan itibaren varlığı bilinen müneccimbaşı müessesesinin tam olarak ne zaman ortaya çıktığı konusunda kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. XVI. yüzyıl ortaları itibariyle kurumsallaşmış olan müneccimbaşılık müessesesinde çeşitli görevliler yer almıştır.

Yıldızların hareketlerine ve gezegenlerin konumlarına ve hareketlerine dair bilgi sahibi olup yorum yapanlara müneccim adı verilmiştir. Müneccim kelimesi yıldız anlamındaki Arapça necm kökünden türetilmiş ve genel anlamıyla astroloji ve astronomi ile ilgilenen kişileri ifade etmek için kullanılmıştır. 

Osmanlı Devleti’nde saray memuru olan Münecimbaşılar, padişahların yapacakları savaş ve seferlerin, alacakların kararların danışıldığı kişiler olarak bilinmektedirler. Bu kişiler ilm-i nücum (yıldız ilmi) vasıtasıyla yapılacak işlerin ve alınacak kararların doğru/uğurlu zamanının tayin edilmesi, padişah cülusu, düğünler, yer ve gök hadiselerinin saraya bildirilmesi, yıldızların ve gezegenlerin konumlarının bireysel ve toplumsal olarak gelecek süreçte nelere sebebiyet vereceği gibi hususların yorumlanması gibi görevler üstlenmişlerdir. Geleceğe yönelik öngörü niteliğinde gibi görünen bu görevlerin yanı sıra takvim, imsakiye, namaz vakitleri, bayramlar, Ramazan ayının tespiti ve zaçiyelerin hazırlanması (yıldızların hareketlerini ve yerlerini gösteren cetveller) da müneccimbaşıların vazifeleri arasında yer almıştır. Müneccimbaşıların takvim hesabını bilmesi, yıldızlar hakkında bilgi sahibi olması ve hareketlerini hesaplaması, ziç (astronomi cetveli) hazırlayabilmesi, usturlab aletini kullanabilmesi gibi şartları taşıması beklenmiştir. Birun’da eğitim alarak yetişen ve ilmiye sınıfından olan bu kişilerden müneccimbaşı ve ikinci müneccim hekimbaşının önerisi ile tayin edilmişler, nihayetinde padişahın ataması ile vazifeye başlamışlardır. Müneccimbaşının emri altında olan ve ona yardımcı olan Müneccim-i sani, Müneccim-i Salis, kâtipler ve müneccimler de bu görevliler arasında yer almışlardır.

Padişahlar müneccimbaşıların fikirlerine önem vermişler, yapacakları iş öncesinde yorumlarına bakmışlardır. Özellikle önemli kararların ve işlerin eşref saati içerisinde yapılmasına dikkat etmişlerdir. Bu saat içerisinde yapılan işlerin hayırla ve güzellikle sonuçlanacağına inanıldığından tılsımlı gömleklerin yapımına başlanması, cülus dağıtımı, ordunun hareketi, ziyafetlerin başlanması,  savaş ve seferin başlanması gibi pek çok olay bu saate göre yapılmıştır. Örneğin Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi sırasında son hücum hareketini eşref saatine göre yaptığı kaynaklarda yer almıştır. Osmanlı tarihinde müneccimbaşıların fikirlerine fazlasıyla önem veren padişahlar olduğu gibi zaçiye ya da eşref saatine inanmayan padişahlar da olmuştur. Bunlar arasında I. Abdülhamid ve III. Selim yer almıştır. Her iki padişah da müneccimbaşıların görüşlerini önemsememiş olsa da teşrifat gereği bu uygulamanın devam etmesine karşı çıkmamışlardır.

Bu Yazıyı Paylaş
Bir yorum bırakın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir