
ABD
DeepSeek yapay zeka yarışını nasıl değiştirecek?
29.01.2025
Çin’in yapay zeka asistanı DeepSeek’in teknoloji sektörünü ve piyasaları sarsma ve AI teknolojilerinde Amerikan üstünlüğüne dair algıyı kırma hızı en hafif tabirle şaşırtıcıydı.
Teknoloji girişimlerine yatırım yapan bir isim olan Marc Andreessen, DeepSeek’in ortaya çıkışını, uzay yarışını başlatan uyduya gönderme yaparak “Bu bir Sputnik anı” diye tanımlarken en iyi anlatımı bulmuş olabilir.
20 Ocak’ta duyurulan DeepSeek, hafta sonu Apple’ın App Store’unda en çok indirilen ücretsiz uygulama oldu.
Çin’in yapay zeka robotu sektördeki Amerika liderliği algısını sarsarken, büyük teknoloji şirketi hisselerinde de satış yönlü bir dalga yarattı.
27 Ocak Pazartesi günü piyasalar kapandığında ABD merkezli çip üreticisi Nvidia, yüzde 17 değer kaybetmişti.
Yaklaşık 600 milyar dolara karşılık gelen bu kayıp, Bloomberg’e göre ABD borsaları tarihinde rekor bir düşüşe karşılık geldi.
Bu olağanüstü düşüşün arkasında çok basit bir sebep var; maliyet.
DeepSeek’i geliştiren Çinli teknoloji şirketinin, milyon dolarlarla ifade ettiği geliştirme maliyeti iddiası Silikon Vadisi’nde soru işaretleri yarattı.
OpenAI, benzer yapay zeka asistanı ChatGPT için yalnızca geçen yıl beş milyar dolar harcadı. DeepSeek geliştiricileri ise piyasaya sürdükleri modelin 5.6 milyon dolara mal olduğunu savunuyor. Bu miktar, yapay zeka devleri OpenAI, Google ve Anthropic’in sürümleri için harcadığı geliştirme maliyeti karşısında çok ama çok düşük.
Bu dramatik gelişmeler karşısında, normalde benimle konuşmaya hevesli Silikon Vadisi’nden birçok kişide, tercihli bir sessizlik hali var.
Birçok gözlemci, yatırımcı ve analist şaşkın görünüyor.
Bazıları bunun bir hisse satın alma fırsatı olup olmadığını sorgularken bazıları da DeepSeek’in kamuoyuna açıkladığı bilgileri sorguluyor.
Deneyimli bir analist olan Gene Munster, “Gerçeğin hala tam olarak günyüzüne çıktığını düşünmüyorum” derken DeepSeek’in maliyete ilişkin verilerine duyduğu şüpheye işaret ediyor.
Munster sohbet robotunun “şaşırtıcı derecede iyi olduğunu” söylüyor ve “bu da inanmayı zorlaştırıyor” diyor.
‘Göz morartan bir yumruk’
Tüm bu şüpheye karşın Munster, Çin’in DeepSeek ile yaptığı çıkışı “gösterişli” olarak tanımlıyor ve ABD için de “göz morartan bir yumruk” olduğunu savunuyor.
Üstüne üstlük daha geçen hafta OpenAI’den Sam Altman ve Oracle’dan Larry Ellison’ın Başkan Donald Trump’la bir araya geldiği tanıtım etkinliği, ABD’nin yapay zeka üstünlüğünü gösteren bir poster fotoğrafı olarak değerlendirilmişti.
Tanıtımda 500 milyar dolarlık özel sektör yatırımı ile Stargate adı verilen yapay zeka altyapısı duyuruldu. Bu dev yatırım 100 bin kişilik istihdam ve Texas eyaletinde veri merkezleri öngörüyor.
Yaklaşık 600 milyar dolara karşılık gelen bu kayıp, Bloomberg’e göre ABD borsaları tarihinde rekor bir düşüşe karşılık geldi.
Bu olağanüstü düşüşün arkasında çok basit bir sebep var; maliyet.
DeepSeek’i geliştiren Çinli teknoloji şirketinin, milyon dolarlarla ifade ettiği geliştirme maliyeti iddiası Silikon Vadisi’nde soru işaretleri yarattı.
OpenAI, benzer yapay zeka asistanı ChatGPT için yalnızca geçen yıl beş milyar dolar harcadı. DeepSeek geliştiricileri ise piyasaya sürdükleri modelin 5.6 milyon dolara mal olduğunu savunuyor. Bu miktar, yapay zeka devleri OpenAI, Google ve Anthropic’in sürümleri için harcadığı geliştirme maliyeti karşısında çok ama çok düşük.
Bu dramatik gelişmeler karşısında, normalde benimle konuşmaya hevesli Silikon Vadisi’nden birçok kişide, tercihli bir sessizlik hali var.
Birçok gözlemci, yatırımcı ve analist şaşkın görünüyor.
Bazıları bunun bir hisse satın alma fırsatı olup olmadığını sorgularken bazıları da DeepSeek’in kamuoyuna açıkladığı bilgileri sorguluyor.
Deneyimli bir analist olan Gene Munster, “Gerçeğin hala tam olarak günyüzüne çıktığını düşünmüyorum” derken DeepSeek’in maliyete ilişkin verilerine duyduğu şüpheye işaret ediyor.
Munster sohbet robotunun “şaşırtıcı derecede iyi olduğunu” söylüyor ve “bu da inanmayı zorlaştırıyor” diyor.
ABD enflasyonunda yükseliş sinyali: Yüzde 3,4’e doğru
29.01.2025
Capital Economics’e göre, Trump yönetiminin gümrük vergisi planlarının büyük bölümünü hayata geçirmesi halinde enflasyon oranı %3-%4 aralığına tırmanabilir.
Trump’ın gümrük tarifelerinin başlangıçta TÜFE üzerinde fazla bir etkisi olması beklenmiyordu, ancak Başkan’ın gümrük tarifelerini diğer ülkelerle işbirliğini zorlamak için bir önlem olarak kullanma isteği şirket yöneticilerini endişelendiriyor.
Capital Economics, “Trump sürekli olarak diğer ülkelerin gümrük tarifelerinin bedelini ödeyeceğini iddia etti – bu da yabancı ihracatçıların rekabetçi kalmak için fiyatlarını düşürerek bu tarifeleri absorbe etmek zorunda kalacaklarına inandığını gösteriyor” dedi ve geçmiş örneklerin bu varsayıma ters düştüğünü hatırlattı. ekliyor.
ABD’de 12 aylık tüketici enflasyonu şu anda %2,9 seviyesinde seyrediyor.
Petrol stoklarında beklenen artış: Piyasalarda yeni dengeler
29.01.2025
Amerikan Petrol Enstitüsü (API) petrol stokları üst üste ikinci haftasında da piyasa beklentileri doğrultusunda artış gösterdi.
API’den yapılan açıklamaya göre, önceki hafta 1 milyon varil artan petrol stokları, 24 Ocak ile sona eren hafta 2,86 milyon varil daha yukarı geldi. Piyasa beklentisi stoklarda 3,7 milyon varil artış olacağı yönündeydi.
Enerji Bakanlığı (DoE) tarafından açıklanan veriler, stratejik petrol rezervindeki (SPR) ham petrol stoklarının 0,2 milyon varil artışla 394,8 milyon varile ulaştığına işaret etti. SPR stokları, ABD Başkanı Biden’in göreve geldiği zamandan bu yana yaklaşık 239 milyon varil aşağıda bulunuyor.
API benzin stokları üst üste beşinci haftasında da arttı. Önceki dört hafta toplam 18,1 milyon varil artan stoklar, geçen hafta 1,89 milyon varil daha yukarı geldi. Benzin stokları yılın bu dönemindeki beş yıllık ortalamanın yaklaşık %1 altında bulunuyor.
Damıtılmış ürün stoklarında da üst üste dört hafta süren yukarı hareketi tamamladı ve yaklaşık bir yılın en büyük düşüşünü gösterdi. Önceki dört hafta toplam 15,7 milyon varil artan stoklar, geçen hafta 3,75 milyon varil azaldı. Bu düşüşle birlikte damıtılmış ürün stokları beş yıllık ortalamanın %6 altında kaldı.
CUSHING PETROL STOKLARINDA DENGE DEĞİŞİYOR
Dünyanın en büyük petrol depolama merkezi ve ABD içindeki boru hatlarının kavşak noktası olan, WTI türü petrolün fiyatlandığı Oklahoma’nın Cushing bölgesinin petrol stokları üst üste iki hafta süren artışını sonlandırdı ve sınırlı bir seviyede geri geldi. Bir önceki hafta 500 bin varil yükselen Cushing petrol stokları, geçen hafta 144 bin varil azaldı.
ABD Enerji Bakanlığı (DoE) Enerji Bilgi İdaresi (EIA) tarafından bugün açıklanacak petrol stoklarında artış bekleniyor. WSJ tarafından hazırlanan ankete göre, analistler bir önceki hafta 1,0 milyon varil azalan petrol stoklarında, 24 Ocak ile sona eren haftada 1,1 milyon varil artış olacağını tahmin ediyor.
WSJ’nin anketinde benzin stok tahmini 0,2 milyon varil artış, damıtılmış ürün stok tahmini 2,6 milyon varil düşüş yönünde oluştu.
Ankette DoE’nin açıklayacağı kapasite kullanım oranının %85,9 seviyesinden %85,2 seviyesine ineceği tahmin edildi.
DoE stok verileri TSI 18.30’da açıklanacak.
AVRUPA
EPP, Bardella’nın Yeşil Mutabakat’ı askıya alma önerisini reddetti
29.01.2025
Polonya Başbakanı Donald Tusk geçen hafta Strazburg’da yaptığı açıklamada, ‘Eğer iflas edersek, çevre kimsenin umurunda olmayacak,’ demişti.
Avrupa Halk Partisi’nden (European People Party – EPP) Salı günü yapılan açıklamada, Fransız Ulusal Birlik (RN) partisinin lideri Jordan Bardella’nın, Yeşil Mutabakat’ı geçici süreliğine askıya alma önerisinin reddedildiği, Bardella’nın da bağlı olduğu Avrupa için Vatanseverler (Patriots for Europe – PfE) grubuyla ‘güçlerini birleştirmeyecekleri’ vurgulandı.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Alman üyesi Peter Liese, “Bardella’ya sadece ‘hayır’ diyoruz. Bizim Yeşil Mutabakat konusunda tamamen farklı bir vizyonumuz var,” diye konuştu.
Basın toplantısında konuşan Liese, sera gazı emisyonlarını azaltma stratejisinin EPP’nin politikalarının “merkezinde yer aldığını” vurguladı.
PfE’nin ve Ulusal Birlik partisinin lideri olan Jordan Bardella, AP’de grupları bulunan EPP, Avrupa Muhafazakarları ve Reformcular Grubu (European Conservatives and Reformists Group – ECR) ve Egemen Milletler Grubu’na (L’Europe des Nations Souveraines – ESN) 28 Ocak’ta bir mektup göndermişti.
Mektupta, AB’yi 2050’ye kadar iklim hedeflerinde nötr hale getirmeyi amaçlayan tedbirlerin azaltılmasında sola karşı alternatif bir ittifak kurulması çağrısında bulunmuştu.
Parlamentodaki sağ gruplara seslenen Bardella, “Şirketlerimizin, vatandaşlarımızın geleceğini korumada hızlı, kitlesel ve somut adımlar atılması zorunludur,” diye yazdı. Yeşil Mutabakat’ın askıya alınmasının, “kıtanın refah beklentileri yok edilmeden, hedeflerinin yeniden değerlendirilmesine olanak sağlayacağını” savundu.
PfE grubunun Yeşil Mutabakat’a karşı çıkışı, uzunca süredir takip ettikleri politik tutumla bağlantılı. Fakat Bardella, Polonya Başbakanı Donald Tusk’ın Strazburg’daki genel kurulda yaptığı, Yeşil Mutabakat’a “eleştirel” bakış sunan açıklamalarından faydalanmaya çalışıyor gibi görünüyor.
EPP üyesi Tusk geçen hafta yaptığı açıklamada, “Eğer iflas edersek artık kimse çevreyi umursamayacak,” demiş ve Yeşil Mutabakat kapsamında alınmış tedbirler de dahil, tüm mevzuatın “dürüst” bir şekilde gözden geçirilmesini savunmuştu.
Avrupa Merkez Bankası bu hafta faiz indirimine hazırlanıyor
29.01.2025
Enflasyonun yüzde 2’lik hedefe yaklaşması ve büyümenin zayıf kalması nedeniyle ECB, Perşembe günü 25 baz puanlık faiz indirimine hazırlanıyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), enflasyondaki son göstergeler ve zayıf büyümeyle bağlantılı olarak Perşembe günü faizi yüzde 3’ten yüzde 2,75’e çekmeye hazırlanıyor.
Bu, gerçekleşmesi halinde Şubat 2023’ten bu yana görülmüş en düşük seviye olacak.
Ancak her ne kadar enflasyon ve büyüme için faiz düşürülecek olsa da ABD’nin artan gümrük vergileri ECB yönetimi için ileriye dönük belirsizlik unsuru oluşturabilir.
2025’te daha fazla faiz indirimi bekleniyor
Goldman Sachs ekonomisti Sven Jari Stehn, ECB’nin mart ayı toplantısında 25 baz puanlık bir indirim daha yapmasını ve sonraki hamlelerinin ekonomik verilere bağlı olmasını bekliyor.
Stehn, “Zayıf büyüme tahminimiz göz önüne alındığında, Temmuz ayında yüzde 1,75’e kadar peş peşe faiz indirim öngörümüzü koruyoruz,” dedi.
ING analisti Francesco Pesole ise, “genel mesajın tekrarının Euro Bölgesi’nde daha düşük faiz dalgasını başlatabileceği” görüşünde.
Bank of America, ECB’nin hem ocak hem de mart aylarında faiz oranlarını düşüreceğini ve nihayetinde potansiyel hedefe, yani yüzde 1,5 seviyesine gerileyeceğini, ABD Merkez Bankası ile para politikası açığını genişleteceğini öngörüyor.
Bank of Amerika ekonomisti Ruben Segura-Cayuela, “Bu, özellikle Ocak ayı enflasyon verilerinin ancak bir sonraki hafta açıklanacak olması nedeniyle beklentilerin düşük olduğu bir toplantı,” diye konuştu.
Peş peşe faiz indirimi beklentilerine karşın Segura-Cayuela, çekirdek enflasyondaki dalgalanmadan ötürü yeni indirim kararının Mart ayından sonrasına ertelenebileceği uyarısında bulundu.
Davos’ta konuşan ECB heyeti, ABD ve Euro Bölgesi’ndeki enflasyon risklerinin farklılaştığını, Avrupa’daki enflasyon endişelerinin daha az şiddetli bir görünümde olduğunu kabul etti. Ayrıca, hiçbiri son enerji fiyatlarından kaynaklanan yukarı yönlü enflasyon risklerine değinmedi.
Bank of America, Euro Bölgesi’nin dördüncü çeyrek ekonomik büyümesinin çeyrek bazda yüzde 0,1 olacağını tahmin ederken, İspanya’nın (yüzde 0,5) başı çektiğini, onları İtalya’nın (yüzde 0,2) izlediğini, Fransa (-0,1) ve Almanya’nın (0) ise geride kaldığını açıkladı.
Piyasa katılımcıları ECB’nin 2025 yılında dört faiz indirimi yapmasını ve mevduat faizinin yıl sonuna kadar yüzde 2’ye düşürülmesini bekliyor.
Gümrük vergileri, ECB politikaları için yeni bir risk
ECB Başkanı Christine Lagarde, perşembe günkü basın toplantısında ABD’nin gümrük vergilerinin Euro Bölgesi ekonomisi üzerindeki olası etkilerine yönelik sorularla karşılaşabilir.
İşletmelerin yeni döneme uyum sağlaması ve ülkelerin yeni ABD yönetimiyle müzakerelerde bulunmasına zaman tanındığı belirtilirken, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in aylık yüzde 20’ye varan artışlarla yüzde 2,5’lik küresel gümrük vergisi hazırlığına giriştiğine ilişkin haberler gündeme geldi.
ABD Başkanı Donald Trump “çok daha büyük” küresel gümrük vergilerinden yana olduğunu, çelik ve bakırdan yarı iletken çiplere kadar geniş bir ürün yelpazesine vergi uygulamayı düşündüğünü belirtti.
Çin’in açık kaynaklı yapay zeka modeli DeepSeek’in Wall Street’te satışları tetiklemesi sonrası dolar karşısında kısa süreliğine 1,05’in üzerine çıkan euro, gümrük vergisi haberleriyle 1,0430’a geriledi.
Hangi Avrupa ülkesi kişisel veri güvenliğini önceliyor?
29.01.2025
Çoğu internet kullanıcısı, web sitelerinin gizlilik beyanlarını okumadan geçiyor.
Avrupa Birliği’ndeki (AB) internet kullanıcılarının büyük çoğunluğu (yüzde 64) kişisel verilerini karşı tarafa iletmeden önce gizlilik beyanlarını okumuyor.
Bununla beraber Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), insanların yüzde 73’ünün üç ay içinde en az bir kez çevrim içi güvenliklerini düzenlemede aksiyon aldığını açıklıyor.
Gizliliğe önem veren AB ülkeleri hangileri?
Kişisel verilerini koruyan insanların yoğunlukta olduğu ülkeler arasında Hollanda (yüzde 91,85), Finlandiya (yüzde 90,83), Çek Cumhuriyeti (yüzde 81,42) ve Danimarka (yüzde 80,61) yer alıyor.
Listenin son sırasında ise yüzde 46,28’lik oranla Romanya var. Onları Bulgaristan (yüzde 49,8), Letonya (yüzde 51,02), Polonya (yüzde 51,22) ve Slovenya (yüzde 51,43) izliyor.
AB üyeliğine aday statüdeki Sırbistan’da bu oran yüzde 34,02 iken, Arnavutluk’ta yüzde 37,24, Bosna-Hersek’te yüzde 40,17.
GKRY
Rum Savunma Bakanı Vasilis Palmas, Yunanistan’dan çok İsrail’e güvendiklerini açıkladı
29.01.2025
Rum Savunma Bakanı Vasilis Palmas, İsrail’in ülkesindeki üsleri kullanmada ayrıcalıklı olacağını belirterek, “Yunanlılar kardeşimiz olabilir ama İsrailliler üç dakika içinde Kıbrıs’a gelebilirler.” ifadelerini kullandı.
Rum Savunma Bakanı Palmas, Yunanistan’da yayın yapan RealNews gazetesine verdiği mülakatta, ABD tarafından yenilenmesi planlanan Baf kentindeki Andreas Papandreou Hava Üssü ile Mari (Tatlısu) bölgesinde inşası süren Mari Deniz Üssüyle ilgili bilgiler paylaştı.
Palmas, söz konusu üslerin ABD’nin yanı sıra Avrupa Birliği (AB) İsrail, Mısır, Ürdün ve Güney Kıbrıs’ın dost diğer ülkelerin kullanımına açılacağını kaydederek, İsrail’in Baf’taki hava üssünde ayrıcalıklı olacağını vurguladı.
Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’ı desteklemesinin zor olduğunu vurgulayan Savunma Bakanı Palmas şu ifadeleri kullandı:
“Yunanlılar kardeşimiz olabilir ama İsrail bizim komşumuzdur. İsrailliler tamamen yanı başımızdadır. Üç dakika içinde Kıbrıs’a gelebilirler.”
PALMAS’TAN NATO AÇIKLAMASI
Palmas, ABD askeri heyetinin Baf kentinde yaptığı incelemeler sonucu Andreas Papandreou Hava Üssü’nün NATO standartlarında olacağını belirterek, 14 milyon avroluk maliyetinin ABD tarafından karşılanacağını kaydetti.
Üs konusundaki Güney Kıbrıs-ABD işbirliği ile NATO’dan daha fazla faydalanmayı ön gördüklerini anlatan Rum Savunma Bakanı Palmas, “Amacımız ortaklarımızla, Amerikalılarla ve NATO’ya katılan diğer ülkelerle birlikte, NATO uygulamalarından ve politikalarından faydalanmaktır. NATO’ya tam üye olmayı başardığımızda daha da iyi olacak.” ifadelerini kullandı.
Baf’taki genişletilen hava üssü için kurulacak sistemlerinin Kıbrıs’ın tamamını içine alacak bir hava savunma şemsiyesi oluşturacağını aktaran Palmas, “Andreas Papandreou Hava Üssü’ndeki planın ana kısmı genişlemeyi içermektedir. Daha büyük uçakların uçabilmesi için kullanılan pistin genişletilmesinin yanı sıra daha büyük kontrol kulesi gibi bir dizi bina projesi var. Amaç daha fazla uçağı barındırabilmek, barışı koruma ve insani yardım misyonları için onları destekleyebilmektir.” değerlendirmesini yaptı.
İsrail’in güvenlik gerekçesiyle Baf’a uçuşları yasaklaması Rum basınında yer almaya devam ediyor
29.01.2025
İsrail, olası bir saldırıya karşı aldığı güvenlik önlemleri çerçevesinde, üç İsrailli hava yolu şirketine Baf Havalimanı’na iniş yapmamaları talimatını verdi. Uçuşlar Larnaka Havalimanı’na yönlendirilecek. Güney Kıbrıs yetkilileri, bu kararın güvenlik endişeleri nedeniyle geçici olduğunu açıkladı.
İsrail’in güvenlik gerekçesiyle Baf Havalimanı’na uçuşları yasaklamasıyla ilgili haberler Rum basınında yer almaya devam ediyor.
İsrail gizli servislerinin olası bir saldırıyla ilgili bilgi almalarının ardından İsrailli üç hava yolu şirketine Baf Havalimanı’na iniş yapmamaları talimatı verdiğini yazan Politis gazetesi, Güney Kıbrıs uçuşlarına normal şekilde devam edecek söz konusu şirketlerin, uygulanan daha fazla güvenlik tedbirlerinden ötürü Larnaka Havalimanı’na uçacaklarını kaydetti.
Habere göre ismi belirtilmeyen “yetkili bir kaynak” ise gazeteye açıklamasında, İsrail’in olası bir saldırıyla ilgili bilgilerin ardından bu önlemi aldığını ve uçuşlar için Larnaka’yı tercih ettiğini, çünkü Larnaka Havalimanı’ndaki kontrol araçları ve orada sağlanan güvenliğin açıkça daha yüksek seviyede olduğunu belirtti.
Gazete “aynı bilgilere dayanarak” Larnaka Havalimanı’nın sahip olduğu ve Baf Havalimanı’nda olmayan güvenlik düzeyiyle ilgili iki sistemin İsrail’in söz konusu kararı almasındaki belirleyici faktörler olduğunu da ifade etti.
Gazete, Larnaka Havalimanı’nda yer alan, ilgili listelerde yer alan şüpheli kişilerin tespit edilmesi ve tanınmasıyla ilgili sitemin yanı sıra insansız hava araçlarının tespit edilmesi ve önlenmesiyle ilgili sistemin (anti drone system) İsrail gizli servislerini İsrail uçaklarının Baf’a inmemesi direktifi vermesine iten şey olduğuna da işaret etti.
Söz konusu kararın yeni bir karar alınana kadar geçerli olacağını kaydeden gazete, bu düzenlemenin uygulanacağı zaman aralığının önceden belirlenmediğini ifade etti.
Habere göre İsrail’in Güney Kıbrıs’taki büyükelçiliği de konuyu teyit ederken, haberde ismi yer almayan büyükelçilik sözcüsü ise açıklamasında İsrail hava yollarının Güney Kıbrıs uçuşlarının geçici olarak Larnaka’ya yapılmasıyla ilgili kararın çeşitli güvenlik meseleleri ışığında alındığını ifade etti.
Söz konusu elçilik sözcüsü, durumun Rum tarafındaki yerel makamlarla iş birliği içerisinde yakından takip edilmeye ve değerlendirmeye devam edeceğini sözlerine ekledi.
Gazeteye göre Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis ise açıklamasında Rum hükümetinin söz konusu durumdan birkaç gündür haberi olduğunu, bununla birlikte vatandaşların endişeleneceği herhangi bir durum olmadığını belirtti.
İsrail’den Güney Kıbrıs’a yönelik uçuşların iptal edilmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Letimbiotis, İsrail-Larnaka ve Larnaka-İsrail uçuşlarının normal şekilde devam ettiğini kaydetti.
Polisin tedbirleri konusunda ise şimdilik ekstra tedbirler alınması ihtiyacı ortaya çıkmadığını kaydeden gazete, Rum polisinin durumu takip ettiğini ve konuyla ilgili olarak diğer birimlerle temas içinde olduğunu ekledi.
Haravgi gazetesi ise konuyla ilgili haberinde İsrailli üç havayolu şirketinin Baf uçuşlarının askıya alınmasının terör tehdidi veya uçaklarla iletişim kurulan yedek sistemde kısa süre önce meydana gelen arızayla ilgili olmadığını yazdı.
“Elde ettiği bilgilere” dayanarak İsrail’in iç güvenlik birimlerinin söz konusu kararının ülkeye gidip gelen uçaklar ve yolcularla ilgili olarak kendisinin gerekli gördüğü ek kontrollerle alakalı olduğunu kaydeden gazete, benzer kontrollerin Larnaka Havalimanı’na paralel olarak Baf Havalimanı’nda da gerçekleştirilemeyeceğinden ötürü uçuşların Larnaka’ya yönlendirilmesinin tercih edildiğini aktardı.
İsrail’in Larnaka Havalimanı’nda İsrail ile Güney Kıbrıs arasında sefer yapan hava yolu şirketlerinin uçaklarına binen yolculara ek kontroller yaptığını yazan gazete, İsrailli yetkililerin yaklaşık 10 gün kadar önce alınan güvenlik tedbirlerini incelemek için Güney Kıbrıs’taki iki havalimanı ziyaret ettiğini ve Rum makamlarının gündemine çeşitli talepler getirdiklerini belirtti.
Gazete, bu talepler arasında Larnaka Havalimanı kontrol kulesinde silahlı İsrailliler bulunmasına ilişkin bir talep yer aldığını da ekledi.
ORTADOĞU
Suriye’de yönetim değişikliği sonrası Rus heyetten Şam’a ilk ziyaret
29.01.2025
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 8 Aralık 2024’te ailesiyle birlikte Moskova’ya iltica etmişti.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve beraberindeki heyet Salı günü başkent Şam’da, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetimiyle bir araya geldi.
Rus haber ajansı TASS’ın aktardığına göre, bu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra bir Rus heyetinin ülkeye düzenlediği ilk ziyaretti.
HTŞ lideri Ahmet Hüseyin eş-Şara, yaygın bilinen savaşçı adı ile Muhammed Colani, 29 Aralık’ta Suriye’deki Rus birliklerinin “barışçıl şekilde” çekilmesini talep etmişti.
Yine Moskova’nın Suriye için “stratejik önemde” olduğunu vurgulamıştı. Suriye’deki geçiş hükümetinin 1 Mart 2025’e kadar iktidarda kalması bekleniyor.
Ne olmuştu?
Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş, HTŞ ve diğer muhalif grupların son 12 günlük operasyonunun ardından Esad ailesinin 54, Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarının bitişiyle sonuçlandı.
Ülkenin kuzeybatısında, İdlib’de konumlanmış ve yaklaşık 4 milyonluk bir nüfusu idare ettiği belirtilen HTŞ tarafı, 27 Kasım Çarşamba günü sabahı Türkiye’nin de desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) yardımıyla, Şam’daki Suriye hükümetine ve ordusuna karşı “Saldırganlığı Caydırma – Rad’ul Udvan” operasyonunu başlattı.
Hızla ilerleyen muhalifler 28 Kasım’da Halep’i Şam’a bağlayan otoyolu kesti, aynı gün 46. Alay Üssü’nü ve en az 8 köyü ele geçirdi.
29-30 Kasım tarihlerinde ülkenin en büyük ikinci kenti Halep, muhaliflerin elindeydi. Bu gelişme sonrası Rus ve Suriyeli savaş uçakları, 2016’dan bu yana ilk kez, 2024’te muhaliflerin ele geçirdiği düşünülen mevzileri bombaladı.
HTŞ’nin kontrolündeki muhalif gruplar 4 Aralık’ta Hama, 7 Aralık’ta Humus ve 8 Aralık’ta Esad’ın ülkeyi yönettiği Şam’ı ele geçirdi.
Bu gelişmelerden sonra Esad, Rusya’nın “insani gerekçelerle” tanıdığı sığınma hakkı kapsamında ailesiyle beraber Moskova’ya uçtu.
HTŞ lideri Colani veya gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el-Şara ise aynı gün Suriye devlet televizyonunda Esad’ı devirdiklerini açıkladı.
WFP: Gazze’deki ateşkes yardım çalışanlarına kapıyı yeniden açtı
29.01.2025
BM Dünya Gıda Programı Direktörü, Gazze’deki ateşkesin insani yardım çabaları için çok önemli bir fırsat yarattığını ve yardım kuruluşlarının koşullarını önemli ölçüde iyileştirdiğini belirtti.
BM Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Euronews’e yaptığı açıklamada, Gazze’deki ateşkesin insani yardım kuruluşlarının bölgede daha etkin faaliyet göstermesi için kapıyı yeniden açtığını belirtti.
Küresel gıda güvenliği çabalarına AB desteğini güçlendirmek amacıyla Brüksel’e yaptığı ziyaret sırasında Euronews’e konuşan Cindy McCain, “Herkesle birlikte biz de uzun zamandır bunu istiyor ve bunun için yalvarıyorduk,” dedi.
AB yetkilileri ve bakanlarıyla yaptığı görüşmelerde McCain, gıda güvensizliğinin göç, çatışma ve bölgesel istikrarsızlık gibi daha geniş çaplı risklere yol açtığı uyarısında bulundu.
“AB’nin sadece adım atmakla kalmayıp -tabii ki atmalarını istiyoruz- aynı zamanda gerçekte neler olup bittiğini tam olarak anlamaya devam etmesi çok önemli,” dedi.
Ateşkes Gazze’yi rahatlattı
Gazze’deki ateşkesten önce yardım çalışanları, etkilenen bölgelere erişimin kısıtlanması ve güvenliklerine yönelik tehditler de dahil olmak üzere önemli zorluklarla karşılaştı ve bu da bölgede yaygın bir kıtlığa yol açtı.
“Hepiniz televizyonda ateşkes öncesinde verilen zararı ve yaşananların kanıtlarını gördünüz,” dedi.
Ateşkesten bu yana McCain, “Taciz edilmedik. Bize ateş edilmedi. Temiz bir şekilde giriyoruz. Verimli ve etkili bir şekilde çalışabiliyoruz. Başından beri yapmamız gereken de buydu,” ifadelerine yer verdi.
Ancak ateşkesin bir sonucunun da Hamas’ın bölgedeki kontrolü olduğunu kabul etti ve bunu “çok karmaşık” olarak tanımladı.
“Her gün uyandığımda ateşkesin devam etmesi için küçük bir dua ediyorum. Bu sadece bizim kurumumuz için değil, orada bulunan hepimiz için çok önemli,” dedi.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde tırmanan kriz
McCain ayrıca Ruanda destekli M23 isyancılarının ülkenin doğusundaki önemli bir şehir olan Goma’yı kuşattığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki (DRC) kötüleşen durumun da altını çizdi.
Yabancı elçilikler saldırıya uğradı ve BM salı günü itibarıyla erken saatlerde güvenlik endişeleri nedeniyle WFP operasyonlarını askıya aldı.
McCain, “Elimdeki en son rapor, şehrin şu anda tamamen kuşatıldığı, M23’ün içeri girdiği ve havaalanı kapalı olduğu için insanlarımızı tahliye edemediğimiz yönünde,” dedi.
Bölgedeki bir WFP deposunun yağmalandığını belirten McCain, bunun bölgede artan kanunsuzluk hissinin altını çizdiğini söyledi.
“Bu çok ölümcül bir durum. Bundan iyi bir şey çıkmayacak,” diyerek 1994 soykırımı sırasında bölgede çalıştığı dönemdeki kişisel deneyimlerine dayanarak uyarıda bulundu.
Suriye’de Coca-Cola
McCain, WFP’nin Beşar Esad rejimi altında bile son yirmi yıldır faaliyetlerini sürdürdüğü Suriye’de, kadınların liderlik rollerine yerleştirilmesi çabaları da dahil olmak üzere yeni hükümet altında bazı cesaret verici gelişmeler olduğunu belirtti.
Ancak Suriye’yi kısa bir süre önce ziyaret etmiş olmasına rağmen bu değişikliklerin henüz sahaya tam olarak yansımadığı konusunda uyarıda bulundu. “Kadınlara eşit davranıldığından, eşit haklara sahip olduklarından ve korkutulmadan ya da taciz edilmeden çalışabildiklerinden emin olmak istiyoruz,” dedi.
McCain, Avrupa, Türkiye ve diğer bölgelerden yapılan ithalatın artmasıyla gıda güvenliğinde iyileşmeler gözlemledi.
“Coca-Cola’nın sokağa çıktığı ilk günü gördük. Bu aslında heyecan vericiydi,” dedi.
Yine de yeni hükümetin halkın artan taleplerini karşılaması ve kalıcı ilerleme sağlaması gerektiğini vurguladı.
“Ama umutluyum, çünkü bu genç yönetimin ayaklarının yere basması için zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum,” dedi.