ABD
Kolombiya, ABD ile krize sebep olan göçmen uçaklarını kabul edecek
28.01.2025
ABD Başkanı Donald Trump’ın, gümrük vergisi ve yaptırım uygulamak için harekete geçmesinin ardından Kolombiya, ülkeye gönderilen göçmen uçaklarını kabul edeceğini söyledi.
Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da, Kolombiya’nın “çok sayıda yasa dışı ve suçlu göçmenin yer aldığı iki uçağı kabul etmediğini” belirterek bu durumun ülkesinin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini ifade etmişti.
Kolombiya’ya yönelik şu yaptırım ve gümrük vergisi kararı aldığını açıklamıştı:
ABD’ye gelen tüm mallara acil olarak yüzde 25 gümrük vergisi
Kolombiya hükümeti yetkilileri, bütün müttefikleri ve destekçilerine seyahat yasağı ve vizelerinin iptali
Kolombiya hükümetinin bütün parti yetkilileri, aile üyeleri ve destekçilerine vize yaptırımı
Ancak Beyaz Saray, Pazar günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, Kolombiya’nın göçmenlerin dönmesini kabul ettiğini ve Washington’ın bu yaptırımları uygulamayacağını söyledi.
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ABD’den gelen uçakları geri çevirdiklerini belirterek, ABD’yi eleştirmiş ve sınır dışıların insani koşullarda gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirmişti.
Trump: Microsoft TikTok’u satın almak için görüşmelerde bulunuyor
28.01.2025
ABD Başkanı Donald Trump, teknoloji şirketi Microsoft’un, TikTok’u satın almak için görüşmeler başlattığını ve sosyal medya uygulamasının satışı aşamasında “teklif savaşı” görmek istediğini söyledi. Florida’ya uçmak üzere bulunduğu başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, TikTok hakkında birçok yatırımcıyla görüştüğünü ve uygulamanın, büyük şirketlerden büyük ilgi gördüğünü ifade etti.
Trump, Microsoft’un, TikTok’un satın alınması için firmayla görüşmeler yürüttüğünü ve teklif hazırlığında olduğunu kaydetti.
Miami’de ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçilerin bir araya geldiği parti toplantısında da konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Trump, uygulamaya yönelik ilgi neticesinde TikTok’un satışında teklif veren çok sayıda yatırımcı veya şirket olacağını ve bu aşamada “teklif savaşına” şahit olmak istediğini dile getirdi.
Trump, Gazzeliler hakkındaki skandal söylemini tekrar etti
28.01.2025
ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’de yaşayan Filistinlilerin komşu ülkelere gönderilmesine yönelik söylemini tekrar ederek, “Onların kargaşa ve şiddet olmadan yaşayabilecekleri bir bölgede yaşamalarını istiyorum” dedi. Trump, Miami’den Washington’a dönüşünde uçakta basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Trump, Gazzelilerin komşu ülkelere gönderilmesi yönünde daha önceki açıklamasının sorulması üzerine, bu konudaki fikrinin değişmediğini kaydederek, “Onların kargaşa ve şiddet olmadan yaşayabilecekleri bir bölgede yaşamalarını istiyorum.” değerlendirmesini yaptı.
“Gazze Şeridi’ne baktığınız zaman uzun yıllardır oranın cehennem gibi olduğunu görürsünüz.” diyen Trump, söz konusu bölgede uzun zamandır şiddetin hakim olduğunu kaydetti.
Trump, Orta Doğu’ya barışın geldiğini görmek istediğini belirterek, “Bence insanların çok daha güvenli ve daha rahat bölgelerde yaşamasını sağlayabilirsiniz” yorumunu yaptı.
AVRUPA
İsveç, Baltık Denizi’nde kablolara zarar verdiğinden şüphelenilen gemiye el koyarak karaya çıkardı
28.01.2025
İsveçli yetkililer, Malta bayrağı altında seyreden ve bir Bulgar denizcilik şirketine kayıtlı olan Vezhen gemisine, bir su altı kablosuna sabotaj yaptığı şüphesiyle Pazar günü el koydu.
İsveç sahil güvenliği, Baltık Denizi’nde Letonya ve İsveç arasındaki su altı fiber optik kablolarına zarar verdiğini iddia ettiği bir gemiye el koyarak sabotaj endişesini yeniden gündeme getirdi.
Kablonun operatörünün hasarın dış etkenlerden kaynaklanmış olabileceğine inanmak için nedenler olduğunu söylemesinin ardından İsveçli savcılar, sabotaj şüphesiyle ilgili bir ön soruşturma başlattı ve sabotajın arkasında olduğu düşünülen gemiye el koydu.
El konulan geminin bir Bulgar denizcilik şirketine kayıtlı Malta bandıralı dökme yük gemisi Vezhen olduğu ve gemide sekiz Bulgar subay ile Myanmarlı dokuz denizcinin bulunduğu bildirildi.
Yerel medya, geminin olaydan iki gün önce Rusya’nın Ust-Luga limanından ayrıldığını ve gübre yüklü olarak Güney Amerika’ya doğru yola çıktığını belirtiyor.
Bulgar denizcilik şirketi Navigation Maritime Bulgare’nin başkanı Aleksandar Kalchev, kablonun kopmasına geminin neden olmuş olabileceğini söyledi ancak sabotaj ya da mürettebatın başka bir eylemi olduğu ihtimalini reddetti.
Kalchev’e göre gemi Cumartesi günü son derece sert bir havada seyrederken yanlışlıkla demir atmış. Mürettebat daha sonra uyandığında çapanın deniz dibinde sürüklendiğini görmüş.
Arşivler, gizli polisin Çakal Carlos’u Prag’dan kaçması için kandırdığını gösterdi
28.01.2025
1960’lardan 1980’lere kadar komünist Prag dünya çapındaki devrimci ve militan hareketler için sık sık bir sığınak işlevi gördü.
Yeni yayınlanan bir kitap Soğuk Savaş sırasında komünist bloğun Çakal Carlos gibi radikal figürlere verdiği desteğe ilişkin uzun süredir kabul gören fikirleri sorguluyor.
Haziran 1986’da komünist Çekoslovakya’nın StB istihbarat servisinden iki görevli, Prag’daki bir otelde kalan gizemli bir çiftle temasa geçti. Adamın pasaportu onu Suriyeli bir diplomat olan Walid Wattar olarak tanıtıyordu. Hamile eşinin de diplomatik bir pasaportu vardı.
Aslında adam Venezuela doğumlu Ilich Ramírez Sánchez’di. Yani dünyaca ‘Çakal’ Carlos olarak tanınan ve o dönemde belki de dünyanın en çok aranan silahlı eylemcisi. Yanında kısa bir süre önce Fransız hapishanesinden bırakılan eşi Magdalena Kopp bulunuyordu.
Ramírez Sánchez Sovyetler Birliği’ne yakın sosyalist doğu Avrupa ülkelerinde çok zaman geçiriyordu. Sovyetlerin KGB’si ile Doğu Almanya’nın Stasi’sinden destek aldığı biliniyordu.
Ancak Çekoslovak (Bu devlet Ocak 1993’te Slovakya ve Çek Cumhuriyeti adlı iki bağımsız devlete bölündü) gizli polis arşivlerine dayanan yeni bir kitap, Soğuk Savaş döneminde radikal gruplara verilen komünist blok desteğinin o kadar da ‘sürekli’ ve basit olmadığını gösteriyor.
King’s College London’da istihbarat çalışmaları uzmanı ve Watching the Jackals (Çakalları İzlemek) kitabının yazarı Daniela Richterova “Reagan döneminin dramatik Sovyet anlayışı, bu ülkenin diğer servislerin bu insanları eğittiği, ihtiyaç duydukları her şeyi sağladığı ve onları Batı’da saldırılar düzenlemeye yönlendirdiği fikrine dayanıyordu,” diyor. Ancak araştırmacıya göre gerçek ise çok daha karmaşıktı.
Kitapta anlatılan bir olayda Çekoslovak ajanlar Ramírez Sánchez ve eşine kim olduklarını bildiklerini ve Fransız istihbarat ajanlarının Prag’da onları ‘tasfiye etmek’ üzere bir görevde oldukları bilgisini verdiler. Görevliler çiftin derhal ülkeyi terk etmesini önerdi. Saatler içinde Ramírez Sánchez bir uçakla ülkeyi terk etti.
Ancak Fransız komplosu tamamen uydurmaydı. StB yalnızca Ramírez Sánchez’i ve son on yılda Avrupa genelinde silahlı eylemler gerçekleştiren arkadaşlarıyla birlikte ülke dışına çıkarmak istiyordu. Onun ünü ve yöntemleri nedeniyle ondan korkuyorlardı.
1960’lardan 1980’lere kadar komünist Prag dünya çapındaki devrimci ve militan hareketler için sık sık bir sığınak işlevi gördü. Çekoslovakya bu kişilerin toplantılar, planlamalar ve yerel yetkililerle zaman zaman temaslar için güvenli bir mekan olarak kullandıkları bir yerdi.
Richterova, Prag’da eski Çekoslovak güvenlik servisi arşivlerinde çalıştı. Komünist döneme ait belgelerin neredeyse tamamının açık olması, Soğuk Savaş sırasında Çekoslovakya ile bu militan örgütler arasındaki bağlantılara dair benzeri görülmemiş bilgiler sağladı.
Bu arşivler doğu Avrupa ülkesinin Yaser Arafat’ın Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile yakın bir ilişki olduğunu da gösteriyor. Kitapta FKÖ’nün güvenlik servisi (Arafat’ın yardımcısı Abu Iyad tarafından yönetiliyordu) ile Çekoslovak yetkililer arasındaki kapsamlı ilişkiler detaylandırıldı.
1981’de Iyad’ın Prag’a yaptığı bir ziyaret istihbarat paylaşımı, ortak operasyonlar, silah tedariki ve güvenlik eğitimi içeren bir paket üzerinde anlaşma sağlanmasıyla sonuçlandı. Belgeler yetkililerin, Filistinlilerin yurtdışındaki Çek muhaliflerini hedef alacakları bir operasyonu bile tartıştığını gösteriyor.
Çekoslovaklar zaman zaman Ortadoğulu gruplarla yakın ilişkiler geliştirse de çoğu zaman Prag topraklarındaki Arap militanların varlığından rahatsız oldu ve onları izlemekte zorlandı. FKÖ ile derin bağlantılar olsa da StB daha radikal Filistinli gruplara ve bu hareketler içinde bulunan Ramírez Sánchez gibi başına buyruk aktörlere karşı temkinli davrandı.
Moskova ve KGB’nin bu gruplarla olan ilişkisine dair tam hikaye hala Rus arşivlerinde saklı. Ancak Richterova, “Çekoslovak belgeleri, Sovyetler Birliği’nden gelen koordine bir politika veya yönlendirme olmadığını açıkça ortaya koyuyor,” diyor.
Kitap içerideki muhaliflerin korktuğu komünist dönemin istihbarat servisinin yabancı grupları izleme konusunda pek de etkileyici olmadığını gösteriyor. Bu grupların üyeleri, genellikle Ortadoğu ülkeleri tarafından verilmiş çeşitli kimliklere sahip diplomatik pasaportlar taşıyordu.
Richterova, “StB ajanları Arapça bilmiyordu, kim hangi grubun üyesi tam olarak anlayamıyorlardı. Onları istenmeyen kişiler listesine aldıklarında da bu hiç işe yaramıyordu,” ifadelerini kullanıyor.
Radikal grupları takip etmenin ve belirli hedefler örtüştüğünde onlarla işbirliği yapmanın politik ve ahlaki ikilemleri bugün de önemini koruyor. Moskova’daki KGB arşivi sıkıca kapalı. Benzer şekilde İngiltere’de MI6 arşivleri de aynı şekilde. O yüzden kitap bu noktada çok önemli bilgiler sağlıyor.
İtalya’da alevlerin arkasındaki güç: Mafya neden yangın çıkarmayı ‘endüstri’ haline getirdi?
28.01.2025
2023 yılında İtalya’daki yaklaşık 3.700 yangının yarısından fazlası Sicilya, Puglia, Calabria ve Campania bölgelerinde meydana geldi. Bu bölgeler aynı zamanda İtalya’nın dört büyük tarihi mafya grubunun güçlü olduğu yerler.
Her yıl İtalya’nın güneyinde binlerce orman yangını kavurucu sıcaklıklar ve Afrika’daki Sahra’dan gelen kuru ‘sirocco’ rüzgarlarının etkisiyle alevleniyor. Küresel ısınma bu yangınların şiddetini artırırken yeni bir araştırmaya göre mafya bu yangınları başlatan kıvılcımı ateşliyor olabilir.
Kuru rüzgarlar ve sıcak hava İtalya’nın bu şiddetli yangınlarına zemin hazırlasa da yangınları başlatanlar çoğunlukla insanlar. Yetkililere göre yangınların yarısından fazlası arazi temizliği veya kişisel husumetler gibi nedenlerle kasten çıkarılıyor. Üstelik bu yangınlar mafyanın etkisinin güçlü olduğu bölgelerde yoğunlaşıyor.
UC Berkeley’den araştırmacı Lauren Pearson, mafyanın yangını bir silah gibi kullanarak hem kontrol sağlamayı hem de finansal kazanç elde etmeyi hedeflediğini belirtiyor.
Sicilya’da aylarca süren araştırmalarında savcılar, polis, çevre grupları ve yerel halkla konuşan Pearson mafyanın yangınlar üzerindeki etkisinin çok güçlü olduğuna dikkat çekiyor. Mafya tarihsel olarak İtalya’nın güneyinde, özellikle Sicilya, Calabria, Campania ve Puglia gibi bölgelerde ekonomik ve sosyal hayata hakim olan organize suç şebekelerine deniyor. Bu gruplar yerel topluluklar üzerinde gölge bir hükümet gibi çalışarak korkuyla kontrol sağlıyor.
Sicilya 2021 yılında 8.000’den fazla yangınla karşı karşıya kaldı ve sıcaklıklar 49 dereceye (120 Fahrenheit) ulaştı.
Yangın çıkarmak ‘endüstri’ haline gelmiş
Bu yangınlar o kadar yoğundu ki bölgesel Anti-Mafya Komisyonu, suç unsurlarının bu yangınlarda oynadığı olası rolü araştırmak üzere bir soruşturma başlattı.
Rapora göre, yangınların hızla yayılmasını kolaylaştıran coğrafi ve iklimsel koşulların yanında ‘en tehlikeli faktör’ olarak suç örgütlerinin faaliyetleri öne çıktı.
Uzmanlara göre yangın çıkarma bir ‘endüstri’ haline gelmiş durumda. Sezonluk çalışanlardan daha uzun süre iş bulmak isteyenlere, protestoculardan kişisel husumetlerle hareket edenlere kadar birçok farklı grup bu işin içinde. Ancak çevre örgütü Legambiente’den Laura Biffi’ye göre, mafyanın kontrolü altındaki bölgelerde, mafyadan izin almadan yangın çıkarmak neredeyse imkânsız.
2023 yılında İtalya’daki yaklaşık 3.700 yangının yarısından fazlası Sicilya, Puglia, Calabria ve Campania bölgelerinde meydana geldi. Bu bölgeler aynı zamanda İtalya’nın dört büyük tarihi mafya grubunun güçlü olduğu yerler. Tekrarlayan yangınlar hakkında konuşan gazeteci ve Anti-Mafya Parlamenter Komisyonu’nun eski sözcüsü Sergio Nazzaro, “Bu yangınları ya mafya çıkarıyor ya da karşı bir saldırı olarak mafyaya karşı yapılıyor. Mantıken başka bir açıklaması olamaz,” diyor.
‘Mafya yeşil enerji fonlarına ulaşmayı hedefliyor’
Mafyanın yangınları kullanma nedenleri genelde iki amaca hizmet ediyor: Güç ve kazanç. Yangınlar bir ‘acil durum’ yaratarak, yangın söndürme, temizlik ve yeniden inşa için yapılan ihalelerden kazanç elde etmelerine olanak sağlıyor. Ayrıca, bazı durumlarda yanan araziler, güneş ve rüzgar enerjisi altyapısı için anlaşmalar yapmaya zemin hazırlıyor. Araştırmacı Pearson, mafyanın bu tür projelerde yeşil enerji fonlarına ulaşmayı amaçladığını belirtiyor.
Mafyanın yangınları aynı zamanda bir korkutma aracı olarak kullandığını belirten Pearson, “Bu, toprakların hala kendilerine ait olduğunu ilan etmenin bir yolu,” diyor.
Bunun yanı sıra, mafyanın yangınları giderek artan küresel ısınmanın etkileriyle daha kolay bir silah haline getirdiğine dikkat çekiyor.
İtalya’da uygulanan yangın sonrası araziyi kullanıma kapatma gibi caydırıcı yasalar, etkin bir izleme ve denetim mekanizması eksikliği nedeniyle etkisiz kalıyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) İtalya’nın Sicilya delegesi Pietro Ciulla, İtalya’nın bazı bölgelerinde yangınlara karşı etkili bir önleme stratejisinin olmadığını, kaynakların yalnızca yangınla mücadeleye harcandığını ve bu durumun mafyanın bu alanda iş yapmasını kolaylaştırdığını belirtiyor.
Küresel ısınma etkisini artırdıkça mafyanın yangınları kendi çıkarları için kullanmasının daha kolay hale geleceği öngörülüyor.
Pearson, “İklim değişikliğinin silah haline getirildiği bir süreç yaşanıyor,” diye ekliyor.
KKTC
KKTC önemli ziyaretlere ev sahibi olmaya hazırlanıyor
28.01.2025
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz temaslarda bulunmak için yarın KKTC’ye geliyor.
Yılmaz’ın hükmetle istişareler yanında, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde KKTC’ye yapacağı ziyaretin de hazırlıklarını yapacağı öğrenildi.
Erdoğan’ın Şubat ayı içinde KKTC’ye geleceği ve Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nin törensel açılışını yapacağı belirtildi.
Kıbrıslı Türk Mehmet Akif Öztürk’ün de yer aldığı Türkiye 16 Yaş Basketbol Milli Takımı şampiyon oldu
28.01.2025
Kıbrıslı Türk Milli basketbolcu Mehmet Akif Öztürk’ün de aralarında yer aldığı Türkiye 16 Yaş Basketbol Milli Takımı 24. TBF Uluslararası Yıldızlar Turnuvasında Şampiyon oldu.
Türkiye 16 Yaş Basketbol Milli Takımı, 24. TBF Uluslararası Yıldızlar Turnuvası’nda şampiyonluk kazandı. Kadroda yer alan KKTC milli basketbolcusu Mehmet Akif Öztürk, bu büyük başarıda önemli bir rol oynadı.
Turnuvada sergiledikleri üstün performansla Türkiye’yi gururlandıran milliler, zorlu rakiplerini geride bırakarak şampiyonluğa ulaştı. KKTC’li sporcu Mehmet Akif Öztürk de bu başarıda yer alarak hem Kıbrıs Türk halkının hem de Türkiye’nin övünç kaynağı oldu.
Turnuvayı birinci sırada tamamlayan milliler, gözünü Avrupa Basketbol Şampiyonası’na çevirdi.
ORTADOĞU
28.01.2025
Yerinden edilen Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyine dönmesi için anlaşmaya varıldı
Netanyahu’nun ofisinden Cumartesi günü yapılan açıklamada, Hamas sivil rehine Arbel Yehoud’u serbest bırakmadığı sürece Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyindeki evlerine dönmelerine izin verilmeyeceği belirtildi. Hamas’ın elindeki İsrailli bir sivil rehinenin serbest bırakılması ve Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyine dönmesine izin verilmesi konusunda anlaşmaya varılması, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin ilk büyük krizini hafifletti.
19 Ocak’ta yürürlüğe giren Gazze ateşkesine Mısır ve ABD ile birlikte aracılık eden Katar’dan yapılan açıklamada, Hamas’ın Arbel yehoud adlı sivil rehineyi iki kişiyle birlikte Cuma gününden önce teslim edeceği bildirildi.
Karşılığında İsrailli yetkililer de pazartesi günü Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyine dönmelerine izin verecek.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, Agam Berger’in de dahil olacağı rehine serbest bırakma işleminin perşembe günü gerçekleştirileceği belirtildi.
Başbakan ayrıca, Filistinlilerin pazartesi günü kuzeye geçebileceklerini teyit etti. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) de insanların yerel saatle sabah 07:00’den itibaren yürüyerek geçişlere başlayabileceklerini açıkladı.
Bu gelişme Netanyahu’nun ofisinin cumartesi günü Arbel Yehoud adlı rehine Hamas tarafından serbest bırakılmadığı sürece yerinden edilmiş Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyindeki evlerine dönmelerine izin verilmeyeceğini açıklamasının ardından geldi.
Hamas üç İsrailli rehineyi daha serbest bırakacak
28.01.2025
Serbest bırakılması geciken ve İsrail ile Hamas arasındaki kırılgan anlaşmada ilk büyük krize yol açan Arbel Yehoud’un da aralarında bulunduğu üç İsrailli rehinenin daha Cuma gününden önce Hamas tarafından serbest bırakılması bekleniyor.
İsrail ve Hamas arasında arabuluculuk yapan Katar, Pazartesi günü erken saatlerde İsrailli bir sivil rehinenin serbest bırakılması ve Filistinlilerin kuzey Gazze’ye dönmelerine izin verilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu.
Duyuru, İsrail’in Arbel Yehoud adlı kadın sivilin cumartesi günü serbest bırakılan dört kadın askerden önce Hamas tarafından serbest bırakılması gerektiğini söylemesinin ardından geldi.
İsrail ayrıca, Hamas’ı önümüzdeki haftalarda serbest bırakılacak rehinelerin koşullarına ilişkin ayrıntılı bilgi vermemekle suçladı.
Sonuç olarak İsrailli yetkililer, cumartesi günkü rehinelerin serbest bırakılmasının ardından varılan ateşkes anlaşmasında kararlaştırıldığı üzere, Gazze’nin kuzeyine dönmeyi uman binlerce Filistinlinin güvenli geçişine izin vermeyi reddetti.
Katar’dan yapılan açıklamada, Hamas’ın sivil rehine Arbel Yehoud ile birlikte diğer iki rehineyi cuma gününden önce teslim edeceği belirtildi. Pazartesi günü ise İsrailli yetkililer antlaşmanın bir parçası olarak Filistinlilerin kuzey Gazze’ye dönmelerine izin verileceğini açıkladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, asker Agam Berger’in de aralarında bulunduğu rehinelerin perşembe günü serbest bırakılacağı belirtildi ve Filistinlilerin de pazartesi günü itibarıyla kuzeye geçebilecekleri teyit edildi.
İsrail ordusu, Filistinlilerin yerel saatle sabah 07:00’den itibaren yürüyerek geçmeye başlayabileceğini belirtti. Böylece on binlerce kişi savaşın başlamasından bu yana ilk kez Gazze’nin kuzeyine dönüyor.
Kalan rehinelerin aileleri için karışık duygular
Gazze’deki esaretten kurtarılan dört İsrailli kadın askerin yakınları, sevdiklerine kavuşmalarından bu yana kamuoyuna yaptıkları ilk açıklamalarda pazar günü sevinç ve şükranlarını dile getirdiler ancak kalan tüm rehineler evlerine dönene kadar mücadelelerinin sona ermeyeceğini vurguladılar.
Rehinelerden birinin babası olan Yoni Levy kadın rehinelerin tıbbi değerlendirmelerinin sürdüğü hastanede basına yaptığı açıklamada, “Naama şimdi burada bizimle birlikte güvende, ailesi ve arkadaşlarıyla çevrili ve korunuyor. Ancak mücadele bitmedi,” dedi. “Eve getirmemiz gereken 90 rehine daha var. Onlar bizim oğullarımız ve kızlarımız, devletimizin üzerine kurulduğu temeller.”
20 yaşındaki Karina Ariev, 20 yaşındaki Daniella Gilboa, 20 yaşındaki Naama Levy ve 19 yaşındaki Liri Albag, 15 aydan fazla süren esaretin ardından cumartesi günü Hamas tarafından serbest bırakıldı.