Bir Dil İki Vatan: Kuzey Kafkasya Türkçesi’nin Muhafazası

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
6 Dk. Okuma
6 Dk. Okuma

Dağların Arasında Saklı Kalan Mirasın Değeri

Kafkasya, jeopolitik konumu, tarihsel derinliği ve etnik çeşitliliği ile dünyanın en karmaşık coğrafyalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüksek dağ silsilesi, sadece Rusya ile Türkiye ve İran arasındaki bir tampon bölge işlevi görmeyip aynı zamanda yüzyıllardır birbirine karışan halkların, kültürlerin ve dillerin de beşiğidir. Bu zenginliğin ortasında ise, Türkiye’den bakıldığında çoğu zaman görünürlüğü azalan, ancak kökleri Türkistan’a uzanan Karaçaylar, Balkarlar, Kumuklar ve Nogaylar gibi Türk boy ve urugları yer almaktadır.

Onların konuştuğu dil, Kuzey Kafkasya Türkçesi, yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda coğrafi olarak Kafkasya ve kültürel olarak büyük Türk dünyası arasındaki görünmez bir köprü olarak görülebilir. Burada konuşulan Türkçe’nin hayatta kalma çabasına destek olunması tüm Türk dünyasının konusu olmakla birlikte fark yaratabilecek bir husustur.

Kimlik ve Kültürel Bellek: Asimilasyonun Yumuşak Baskısı

Kuzey Kafkasya Türkçesi, uzun yıllardır yoğun bir asimilasyon etkisi altındadır. Bölgedeki baskın resmi ve eğitim dili olan Rusça, özellikle genç nesil arasında sosyal ve ekonomik ilerlemenin başlıca aracı olarak görülebilir. Bu algı, yerel dillerin kamusal alandan, hatta aile içindeki iletişimden çekilme eğilimine girmesine neden olabilmektedir.

Dil bilimciler, bir dilin kaybolmasının sadece kelime dağarcığının azalması anlamına gelmediğini, bizzat bir kültürel kimlik haritasının silinmesi anlamına geldiğini belirtmektedir. Karaçay-Balkar veya Kumukça konuşmayı bırakan bir genç, sadece atalarının dilini değil, onların tarihsel tecrübelerini, özgün mizahını ve dünyaya bakış açısını da zamanla yitirme riski ile karşı karşıyadır. Daha çarpıcı bir açıdan bakıldığında konuşulan dilin neleri dile getirmek için kullanılıyor olduğu sorusunun cevabı, o dil risk altına girene dek az görünür bir problem olmayabilir. Keza aslında bir ulusa dair herşeyi kayıt altına alan arşivin o ulusun dili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Sovyet döneminde yaşanan dramatik sürgünler (özellikle Karaçay ve Balkar halklarının 1944’teki zorla göç ettirilmesi) ve sonrasındaki kültürel kısıtlamalar, zaten kırılgan olan bu dillerin toparlanma sürecini zorlaştırmış olarak görülmektedir. Bugün, modern Rusya Federasyonu’nun birleştirici dil politikasının getirdiği baskı altında, yerel dillerin canlanması için gösterilen çabalar daha fazla uluslararası ve kültürel destek ile başarıya ulaşabilir.

Tarihin Anahtarı: Bilgiyi Korumak

Kuzey Kafkasya Türkçesinin yaşatılmasının önemi, yalnızca mevcut kimlik mücadelesiyle sınırlı değil; aynı zamanda bölge tarihinin ve coğrafyasının anlaşılması için de kritik bir rol oynamaktadır.

Bu diller, coğrafyanın kendisini adlandırmakta kullandıkları binlerce yıllık toponimler (yer adları) ve antropolojik bilgiler (destanlar ve sözlü gelenekler) barındırmaktadır. Karaçayca bir dağın veya nehrin adının anlamını çözmek, o bölgeye yerleşen ilk Türk boylarının yaşam biçimi, inançları ve coğrafya ile kurduğu ilişki hakkında değerli verilere ulaşmayı sağlayacağı gibi bölgede bıraktıkları mirası da okumaya fayda sağlar. Bu, yazılı tarihin ötesinde, sözlü kültürde, destanlarda ve ninnilerde saklı kalan bir kolektif hafızayı da temsil etmektedir.

Eğer bu diller yeterli desteği bulamazsa, Kuzey Kafkasya’nın Hunlardan Hazarlara, Kıpçaklardan Altın Orda’ya uzanan çok katmanlı Türk tarihi de büyük ölçüde anlaşılmaz hale gelebilir ve başka bir dilin (çoğunlukla Rusça) filtresinden okunmaya mahkûm edilebilir. Bu dilin korunması, Kafkasya’nın kendi hafızasını okuyabileceğimiz kayıp kütüphanenin anahtarını elde tutmamıza yardımcı olabilir.

Türkiye’nin Rolü ve Büyük Resme Yapabileceği Katkılar

Bu kültürel meselenin Türkiye için önemi büyüktür, çünkü Türkiye kültürel ve dilsel olarak en yakın akraba olduğu bu halkların varlığını korumada önemli bir paydaş olabilir. Bu katkı, yalnızca resmi devlet kanalları üzerinden değil, sivil toplum ve akademi üzerinden de yürütülebilir.

Bu desteklerden akla gelen ve ilerleyen teknolojinin de kolaylıkları ile en ulaşılabilir olanı; “Dijital ve Çift Dilli Yayıncılık Desteği”’dir.Kuzey Kafkasya’daki Türk topluluklarının ana dillerinde dijital eğitim materyalleri üretimine ve yerel girişimlere teknolojik destek sağlanabilir. Dilin geleceği, akıllı telefon uygulamaları, podcast’ler ve internet üzerinden çift dilli yayıncılığın geliştirilmesiyle güvence altına alınabilir. İkinci akla gelecek destek ise dilin yaşatılması ve bu dil hakkındaki gerekli tartışmaların oluşturulması adına faydalı olacak; “Akademik İş Birliği” alanıdır. Türkiye üniversiteleri, Kuzey Kafkasya dilleri ve edebiyatları alanındaki çalışmaları uluslararasında da destekleyerek, bu dillerde araştırma yapan öğrencilere burs ve değişim programları sunabilir. Bu tür akademik köprüler, o dillerin prestijini artırarak gençlerin ilgisini çekmeye yardımcı olabilir. Pek tabi en faal katkının sunulabileceği ve hali hazırda örnekleri var olan üçüncü destek ise “Kültürel Etkileşim” olarak ortaya çıkmaktadır.Bölgeden gelen genç sanatçıların, yazarların ve müzisyenlerin Türkiye’deki kültürel sahneye entegrasyonu daha fazla desteklenebilir. Bu sayede dil, sanatsal üretimle canlı kalabilir ve geniş kitlelere ulaşarak değerini somutlaştırabilir.

Kuzey Kafkasya Türkçesi’nin hayatta kalma çabası, ne Karaçay-Balkar’ın ne de Dağıstan’ın yerel bir sorunu olmaktan ibaret değildir. Bu, Hazar Denizi’nden Balkanlara uzanan geniş Türk dil ailesinin bütünlüğünü koruma meselesidir. Her kaybolan kelime, Türk dünyasının ortak anılarından kopan bir zincir halkası anlamına gelmektedir.

Bugün, Kuzey Kafkasya’daki Türk halkları, dillerini yaşatarak kendi kimliklerini koruma gayretindedirler. Hiç şüphe yoktur ki böyle bir tehlike ile karşı karşıya olunmadığı surette bu hissi anlamak çok zordur. Türkçe’nin tüm değerlerini koruma arzumuz ise bu duygular ile sabittir.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir