Bekir Atacan : KIBRIS’TA MASA KURULMUYOR, CEPHE AÇILIYOR

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

Federasyon Maskesi Altında Doğu Akdeniz Kuşatması

Yazan:Bekir Atacan

Kıbrıs’ta yeniden ısıtılan “federal çözüm”, “enerji iş birliği” ve “bölgesel entegrasyon” söylemleri, masum bir barış arayışını değil; Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan yeni bir güç mimarisinin inşasını temsil ediyor.
Ortada bir çözüm süreci yok. Ortada adım adım kurulan bir kuşatma düzeni var.

Bu düzenin iki ana direği açık: İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri.
Biri güvenlik aklıyla, diğeri sermaye gücüyle Kıbrıs’ı bir ileri karakol hâline getiriyor.

KIBRIS, ADA DEĞİL: PLATFORM

Kıbrıs artık bir “sorun dosyası” değil;

  • enerji koridorlarının düğümü,
  • askeri ve istihbari konuşlanmanın sabit noktası,
  • Türkiye’ye karşı kurulan ittifakların deneme sahasıdır.

Doğu Akdeniz’de enerji bulununca mesele sadece gaz olmadı; harita yeniden çizilmeye başlandı.
Bu haritanın merkezine de Kıbrıs konuldu.

İSRAİL’İN HESABI: GÜVENLİK DERİNLİĞİ, TÜRKİYE’Yİ DENGELEME

İsrail açısından Kıbrıs:
– Doğu Akdeniz’de ileri gözetleme noktasıdır,
– Hava ve deniz operasyonlarının arka bahçesidir,
– Kriz anında kaçış ve müdahale alanıdır.

Ama asıl mesele daha nettir:
Türkiye.

Ankara’nın deniz gücü, Mavi Vatan doktrini ve enerji merkezli hamleleri, Tel Aviv’de “kontrol edilmesi gereken değişken” olarak görülüyor.
Kıbrıs bu yüzden İsrail için bir ada değil, stratejik kaldıraçtır.

BAE: SERMAYEYLE KURULAN CEPHE

BAE sahada askerle değil, parayla var.

Limanlar, enerji terminalleri, altyapı yatırımları ve uzun vadeli işletme anlaşmaları üzerinden Kıbrıs’a yerleşen Emirlikler, şu hesabı yapıyor:
“Toprağa değil, sisteme sahip ol.”

Bu yatırımların siyasi karşılığı açık:
– Türkiye’nin bölgesel alanını daraltmak,
– Ankara’yı Doğu Akdeniz denkleminin dışına itmek,
– İsrail ve Batı ekseniyle tam uyumlu bir cephe kurmak.

Bu bir ekonomik tercih değil; jeopolitik pozisyon alma.

FEDERASYON SÖYLEMİ: AMAÇ DEĞİL, ARAÇ

Bugün “federal çözüm” diye pazarlanan şey:
– Kıbrıs Türk tarafını fiilen denklemin dışına iten,
– Türkiye’nin garantörlüğünü aşındıran,
– enerji ve güvenlik projelerine hukuki kılıf sağlayan
bir araçtır.

Federasyon burada barış için değil, tasfiye için konuşuluyor.

Kısacası:
Bu masada Kıbrıs Türkü yok. Türkiye hiç yok.

TÜRKİYE NEYLE KARŞI KARŞIYA?

Bu sürecin Ankara açısından anlamı nettir:

  • Deniz yetki alanlarının fiilen daraltılması,
  • Enerji projelerinde sistematik dışlanma,
  • Çevreleyici askeri–lojistik hatların güçlendirilmesi.

Bu, diplomatik bir ihtilaf değil; stratejik sıkıştırmadır.

YA HAMLE, YA KABULLENME

Türkiye için seçenekler artık teorik değil:

– KKTC’de askeri ve deniz varlığının tahkimi,
– Alternatif enerji ve transit hatlarının hızlandırılması,
– Yeni ve gerçekçi bölgesel ittifakların devreye sokulması.

Gecikme, maliyet üretir.
Sessizlik, alan kaybettirir.

SON SÖZ: BU BİR ÇÖZÜM DEĞİL, KUŞATMADIR

Kıbrıs’ta yaşananlar bir barış süreci değil;
Doğu Akdeniz’in kimin kontrolünde olacağının kavgasıdır.

Ada üzerinden yürüyen bu satrançta mesele federasyon değil,
Türkiye’nin oyun dışına itilip itilemeyeceğidir.

Ve görünen o ki, masada kimse çözüm aramıyor.
Herkes mevzi kazıyor.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir