Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı: ORTAÇAĞ İSLÂM UYGARLIĞINDA TÜRKLER TARAFINDAN KURULAN RASATHANELER

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
4 Dk. Okuma
4 Dk. Okuma

Bilim kurumlarının doğup gelişmesi bakımından Ortacağ İslâm Dünyası olağanüstü önemde bir çağdır. Rasathane de, hastane gibi, İslâm Dünyasında çok olumlu ölçüde geliştirilen, hatta uzmanlaşmış örgün bir müessese, organize bir kurum olarak ilkin İslâm Dünyasında ortaya çıkan, doğan, önemli bir araştırma kurumudur.

Amacur ailesinden baba ile oğul ve yeğenden oluşma bir grup Türk bilgininin 855 ile 933 yılları arasında yaptıkları rasatlar ve astronomi araştırmaları bu bakımdan konumuzu yakından ilgilendiren misaller arasında bulunmaktadır. Amacurların herhalde özel bir rasathaneleri vardı. Bunu kesin olarak saptamak mümkün değildir. Sadece bir rasat aletleri hakkında zamanımıza kırıntılar halinde bir bilgi intikal etmiş durumdadır. Fakat durum ne olursa olsun, Amacurların bu astronomi calışmaları İslâm Dünyasının çok daha geç tarihlerde karşılaşılan en büyük ve gelişmiş rasathanelerindeki program ve calışmalarla boy ölçüşebilecek uzunlukta bir süreyi kapsadığı gibi bir hayli erken olan tarihi ile de dikkatimizi cekecek mahiyettedir, İslâm Dünyası astronomları arasında Türk asıllı olan ya da Türklerin yaşadığı bölgelerden gelen başka astronomların sayısı da oldukca büyüktür.

İslâm Dünyasında dokuz büyük rasathane kurulmuştur, ya da kurulmaya calışılmıştır. Bunlardan ilk ikisi cağdaştı ve Abbasi halifesi Me’mun tarafından dokuzuncu asrın ilk yarısında kuruldu. Aslında, bu iki rasathane birbirini tamamlamaktaydı ve biri diğerinin yerini almak üzere kurulmuştu. Böylece, belki de İslâm Dünyasında kurulmasına teşebbüs edilen büyük rasathane sayısını dokuz değil de sekiz saymak bir bakıma daha doğru olabilir. Me’mun’un bu iki rasathanesi icinde daha eski olanı Bağdat’ta kurulan Şemmasiye Rasathanesi, ikincisi ise Şam’da kurdurduğu Kaasiyun Rasathanesidir. Tarih sırasıyla, İslâm Dünyasının üçüncü büyük devlet rasathanesi onuncu asırda Büveyhi hükümdarı Şerefüddevle tarafından Bağdat’ta kuruldu. Fakat çok iddialı ölçü ve boyutlarda tasarlanan bu rasathane, en büyük aletinin başarılı bir şekilde imal edilemeyişi yüzünden calıştırılamadan kaldı. İslâm Dünyasının dördüncü resmi devlet rasathanesi Selcuklu hükümdarı Melikşah tarafından onbirinci asrın üçüncü çeyreği sonunda İsfahan’da kuruldu. Me’mun’un annesinin Türk olduğu anlaşılıyor. Fakat biz Melikşah Rasathanesini İslâm Dünyasında kurulan ilk Türk hükümdar veya devlet rasathanesi sayabiliriz.

Bu sekiz ya da dokuz devlet rasathanesi icinde üçü Türkler tarafından kurulmuştur. Bunlardan birincisi hemen az önce zikrolunan Melikşah Rasathanesidir. Diğer ikisi ise onbeşinci asrın ilk yarısında Uluğ Bey tarafından Semerkand’da ve onaltıncı asrın ikinci yarısında III. Murad tarafından İstanbul’da, Tophane’de, kurulmuştur. İslâm Dünyasında kurulan iki devlet rasathanesinden ikisi de İlhanlılar zamanına aittir. Bunlardan birincisi çok önemli bir rasathane olup Hülâgû tarafından onüçüncü asrın üçüncü çeyreği sonlarında Azerbaycan’da Meraga’da kurulmuştur. Ötekisi ise yine İlhanlılardan Gazan Han tarafından aynı asrın sonunda Tebriz’de kurulmuştur. Bu iki rasathaneden ilki Türk-Moğol kültür çevresinin malı ve ürünü farz olunabilir ve burada İslâm Dünyası dışından bir Moğol etkisi faktörü mevcut sayılabilir. Fakat bunların her ikisi de tabii ki Türk-İslâm Dünyası bilginlerinin eseri idi. Meraga Rasathanesi İslâm Dünyasının herhalde Semerkand Rasathanesi ile birlikte en önemli iki rasathanesinden biri sayılmak durumundadır. Tebriz Rasathanesinin ise, anlaşıldığına gore, astronomi öğretimi faaliyeti yönü araştırma faaliyeti yönünden daha önemli ve daha ön planda olmak üzere tasarlanmıştı. Bu rasathane esasen Meraga Rasathanesinin faaliyeti sona ermeden kurulmuş bulunuyordu. Demek ki, kısaca, İslâm Dünyasının devlet veya hükümdar rasathaneleri icinde en büyük ve en önemli olanları, bir başlangıc olarak büyük değer taşıyan Me’mun’unkilerden sonra, Türklerin ve Türk-Moğol İlhanlı Devletinin eseri olmuş oluyor. Bunların başında Meraga ve Semerkand rasathanelerini, ikinci sırada da Melikşah ve III. Murad rasathanelerini zikretmek doğru bir sıralamayı temsil etse gerektir.

(Bu yazı, değerli bilim tarihçimiz Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın 1985 yılında, Erdem Dergisinin ilk cilt ve ilk sayısında yer alan “Ortaçağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri” başlıklı makalesinin bir bölümünden sadeleştirilerek ve bazı açıklamalar eklenerek alınmıştır.)

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir