
Tarih sahnesinde var oldukları andan itibaren birçok inanışa sahip olan Türkler, gizemli, mistik ve doğaüstü güçlere karşı da ilgi duymuşlardır. Büyü, sihir ve tılsım gibi bu gizemli unsurları şifalanma ya da korunma gibi içgüdülerle, çeşitli nesneler ve ritüellerde kullanmışlardır. Örneğin Türklerde dinî ritüellerin uygulayıcısı kamların kıyafetlerinde tılsımlı nesneler yer almıştır. Kam elbisesindeki gibi korunma, güç elde etme gibi içgüdülerle kullanılan bu nesneler aynı doğrultuda Osmanlı Devleti’nde de var olmuştur ki bu nesnelerden biri padişahların ya da saray erkanı için yapılan tılsımlı gömleklerdir. Başlangıçta padişah ve saray erkanının kullandığı bu gömlekler zamanla çocuklar için de yapılmaya başlanmıştır.
Genel anlamıyla tılsımlı gömlekler Osmanlı Devleti’nde padişahların ya da saray erkanının savaşlarda, törenlerde, önemli olaylarda ya da av zamanlarında giydikleri bir nevi koruma kalkanı olarak görülen, manevî güce sahip olduğuna inanılan kıyafetlerdir. Bu gömleklerin tılsımlı olarak adlandırılmasının sebebi üzerinde bulunan çeşitli dualar, geometrik şekiller, harfler, rakamlar ile değişik sembollerdir. Bu sembollerle işlenmiş, dualar ve efsunlarla manevî olarak zırhlanmış gömleklerin giyeni nazardan, çeşitli felaketlerden, sıkıntılardan ve her türlü kötülükten koruduğuna, hasta olanların ise şifa bulacağına inanılmıştır.
Tılsımlı gömlekler gelişigüzel kişiler tarafından ya da bir meslek grubu tarafından yapılmamıştır. Manevî anlam yüklenen ve önem atfedilen bu gömleklerin yapımı için terziler, nakkaşlar, hattatlar, din adamları birlikte çalışmışlardır. Gömleklerin yapımında hattatlar, nakkaşlar kadar müneccimbaşılar da önemli rol oynamışlardır. Zira gömleklere çizilen harflerin, rakamların, sembollerin, desenlerle birlikte yazılan duaların doğru zamanda yapılması gömleğin koruyucu işlevini yerine getirmek için önem arz etmiştir. Bu doğrultuda gömleğin yapımına başlanması ve bitirilmesi için doğru zamanın tespit edilmesi görevini yıldızların hareketleri, gezegenlerin konumlarını takip eden müneccimbaşı yani astrolog üstlenmiştir. Müneccimbaşının elde ettiği bilgiler ve doğru zamanın tespit edilmesi sonrasında gömleğin yapımına başlanmıştır. Yapımı seneler süren bu gömleklerin müneccimbaşı tarafından doğru zaman olarak karar verildiği vakte “eşref saati” adı verilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde tılsımlı gömleklerin hazırlanması için kumaşlar Denizli’den saraya getirilmiş, üzerine kolayca sembollerin işlenmesi, yazıların yazılması için aharlanma tekniği uygulanmıştır. Belirli boyutlarda kesilen kumaşlar üzerine kişiye özel tespit edilmiş dualar, semboller, harf ya da rakamlar yazıldıktan sonra parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Genellikle pamuklu kumaşlardan hazırlanan bu gömleklerin ipek, yün ve atlas gibi kumaşlardan da yapıldığı bilinmektedir. Gömleklerde kullanılan desenler, dualar ya da sembollerin ortak olduğu görülse de her gömlek o kişiye göre hazırlanmıştır. Dolayısıyla tılsımlı gömlek o kişiye özgü olmuş, başkası tarafından giyildiğinde istenilen etkiyi göstermeyeceğine inanılmıştır. Nitekim bu görüşü destekleyen husus gömlek kim için yapılıyorsa onun yıldız haritasına ve doğuştan gelen özelliklerine göre hazırlanmış olmasıdır. Gömlekler üzerinde Mühr-ü Süleyman yıldızı, Nübüvvet Mührü, Zülfikar, ok/yay, Fatıma Ana Eli gibi sembollerinin ve Esma-ül Hüsna sıklıkla kullanılmıştır. Gömlek üzerindeki kare, üçgen, dikdörtgen, dairelerin içine yazılar yazılmış, bazı şekiller ise iç içe çizilmiştir. Şekiller, semboller, rakamlar (vefk) ya da harfler ebced hesabı yapılarak gömleklere yazılmıştır. Ebced hesabına göre harfe denk gelen rakamlar yazılmış ve nihayetinde Kuran’ı Kerim’de yer alan ayet oluşturulmuştur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (sav) ait sembollerin de gömlekler üzerine işlendiği görülmüştür. Nübüvvet Mührü bu semboller arasındadır. Genellikle bu mühür gömleğin sağ köşesine çerçevelenmiş ve altın yaldızla işlenmiştir. Bazı padişahların tılsımlı gömleklerinde Hz. Muhammed’in (sav) ayak izinin işlendiği görülmüştür. Gömlekler üzerinde hastalıkların şifası kullanılan tılsım Kaside-i Bürde’dir. Bu tılsımın felçli bir hastayı iyileştirebilecek güce sahip olduğuna inanılmıştır. Savaşta muzaffer olmak için Fetih suresi yazılmıştır. Bu sureler dışında Fatiha, Yasin, Nasr ve Haşır sureleri de gömlekler üzerinde yer almıştır. Ayet-el Kürsi korunmak, Felak ve Nas sureleri ruhsal hastalıklara karşı muhafaza edilmek için yazılan surelerdir. Besmelenin de yazıldığı bu gömleklerde Azrâil, Cebrail, İsrafil ve Mikâl meleklerin isimleri de yazılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde ilk tılsımlı gömleğin Cem Sultan’a ait oldu belirtilmektedir. Bu gömleğin yapımına 30 Mart 1477 tarihinde Pazar gece, güneşin Koç burcunda 19 derecede, saat 3’ü 57 geçe başlandığı, 29 Mart 1480 Salı gece, güneşin yine Koç burcunda 19 derecede saatin 12’yi 36 geçe bitirildiği bilinmektedir. Gömleğin üzerinde Fetih, İhlas, Nas, Felak, İmran, Maide, İbrahim, Şura Tevbe, Kamer sureleriyle çeşitli semboller, rakamlar yer almaktadır. Gömleğin Cem Sultan’a ulaşamadığı için kendisi tarafından giyilemediği yaka kısmının kapalı olmasından anlaşılmaktadır. Günümüze kadar ulaşan ve üzerindeki sembollerin hâlâ gizemini koruduğu Osmanlı padişahları için hazırlanan diğer tılsımlı gömlekler gibi Cem Sultan’ın gömleği de Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir.