TARİHİN KARA LEKESİ: HOCALI SOYKIRIMI

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS 6 Dk. Okuma
6 Dk. Okuma

Ermeniler hem coğrafî bakımdan stratejik bir öneme sahip hem de Karabağ’ın anahtarı olarak gördükleri Hocalı’yı işgal etmek istemişler ve bu isteklerini hayata geçirmek için de buradaki Türklere baskı yapmaya başlamışlardır. Baskılar zamanla şiddete dönüşmüş ve takvimler 26 Şubat 1992’yi gösterdiğinde Ermeniler, Hocalı’da dünyanın gözü önünde Türklere karşı büyük bir katliam ve soykırım yapmıştır.

Ermeniler tarih boyunca Güney Kafkasya’da bir devlet kurma arzusunda olmuş ve 16.-17. yüzyılın başlarında bunun ilk denemesini yapmışlardır. Ancak o dönemde Avrupalılardan istedikleri desteği bulamayınca ertelemek zorunda kalmışlardır. Bir süre sonra ise bu coğrafyada aradıkları desteği Rusya İmparatorluğu’nın yükselişi ile bulmuşlardır. Sıcak denizlere inme politikasını güden Ruslar, Kafkasya’da Hristiyan bir devlet kurmak için Ermenilere yardım etmiş, Ermeni silahlı çetelerinin Hınçak ve Taşnak ismiyle teşkilatlanmasına destek vermiş ve bölgede Türklere karşı Ermenileri bir nevi maşa olarak kullanmıştır.

Ermeniler, sadece Rusya İmparatorluğu tarafından değil Sovyet Rusya tarafından da desteklenmiştir. Sonunda Ermeniler, Rusların yardımıyla 1918 yılında Ermenistan adında bir devlet kurmuş ve tarihi Türk yurdu olan topraklarda “Türksüzleştirmek” faaliyetlerinde bulunarak burada yaşayan Türklere baskı ve şiddet uygulayıp zorunlu göçe tabii tutmuştur.

Devletlerini kurdukları 1918 yılından itibaren yayılmacı bir siyaset uygulayan Ermeniler, Azerbaycan topraklarına göz dikmişler ve buraları işgal etmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Özellikle 1988 yılında itibaren bu topraklara karşı olan faaliyetlerini arttırarak devam ettirmişler ve Azerbaycan’a karşı savaş açmışlardır. Tarihî kayıtlara “Dağlık Karabağ Savaşı” olarak geçen bu savaşı Ermeniler, “halkların kendi kaderini tayin hakkı olarak” tanımlamışlarve Azerbaycan topraklarının işgaline uluslararası hukuk açısından yasal bir zemin oluşturmak istemişlerdir. Ancak bu tanımlama uluslararası arenada kabul görmemiştir. Bu işgaller BM Güvenlik Konseyi’nin 822, 853, 874, 884 sayılı kararları ve 14 Mart 2008’de BM Genel Kurulu’nda kabul olunan “İşgal Olunmuş Azerbaycan Topraklarında Son Durum” başlıklı kararla kanıtlanmıştır.

1991 yılında SSCB’nin, dağılmasıyla birlikte Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeniler ve Azerbaycan Türkleri baş başa kalmışlardır. Sovyet silahlarını elinde bulunduran ve teşkilatlı olan Ermeniler, Azerbaycan Türkleri’ne göre avantajlı konumda olmuşlardır. Ermeniler önce Hankendi topraklarını işgal etmiş ve Ekim 1991’de Hocalı’ya karadan giden yolları kuşatmıştır. Hocalı’ya sadece havadan ulaşım sağlanabilmiştir. Hocalı’yı abluka altına alan Ermeniler Ocak 1992 yılında elektrikleri keserek Hocalı’yı karanlığa mahkûm bırakmışlardır. Ocak 1992’de bölgeye giden Amerikalı gazeteci Tomas Goltz kentteki durumu şu cümlelerle anlatmıştır:

“Şehirde telefon çalışmıyor, elektrik yok, ısıtma sistemi yok, hiçbir şey çalışmıyor. Şehrin dışarıyla bağlantısı yüksek riskli helikopter uçuşlardır. Hocalı’ya son sivil helikopter 28 Ocak’ta, son askeri helikopter ise 13 Şubat’ta yakıt ve yiyecek götürebilmiştir. Kentin savunmasını Özel Polis Birlikleri (OMON) Komutanı Elif Hacıyev ve hafif silahlarla donatılmış 160 gönüllü yapıyordu.”  

Hocalı’da O Gece Neler Oldu?

25 Şubat’ta gece saat 22.00’da Hankendi’nde bulunan 366. Motorize Alay birliği Ermeniler ile birlikte Hocalı’yı üç yönden kuşatarak, tank ve zırhlı muharebe araçlarıyla kente saldırmıştır. Saldırıya Alay dışında silahlı Ermeni birlikleri de katılmıştır. Şiddetli saldırı karşısında Hocalı’daki insanların bir kısmı korunmak amacıyla doğu istikamette ilerleyerek şehri terketmiş, bir kısmı ise sığınaklarda kalmıştır. Kentin doğusuna doğru giden sivil halk gece ormanı geçip sabah birkaç silahlı gönüllüyle birlikte Ermeni köyü olan Nahçevanik’e gitmiştir. Buradaki Ermeniler onları yoğun bir saldırıya tabi tutarak karşıladıkları Türklerin hepsini insafsızca katledip öldürmüşlerdir. Ermeniler o dönemde yaptıkları bu vahşeti kabul etmedikleri gibi Hocalı’da bulunan sivil halka kentten çıkabilmeleri için serbest koridor bıraktıklarını iddia etmişlerdir. Ancak ilerleyen yıllarda yapılan araştırmalar bu iddiaların asılsız olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca bu iddiaların asılsız olduğuna dair bilgi o dönemde bölgede bulunan Rus ordusunda subay olarak görev yapan Yuriy Girçenko’nun “Olmayan Devletin Ordusu” başlıklı kitabında Hocalı olayları ile ilgili bölümünde de yer almıştır. Girçenko, Hocalı’da Ermeniler tarafından siviller için açılan koridor ve o koridorda yaşananlarla ilgili şu ifadeleri zikretmiştir:

“Ermeniler Hocalı`ya saldırdığı zaman ses güçlendiricileri aracılığıyla Hocalı’dan kaçan sivil halk için “serbest koridor” bıraktıklarını anons ettiler. Hocalı`dan kaçanların yanında birkaç silahlı Özel Polis de vardı. Ermeni kontrol noktalarına yakınlaştıkları zaman kaçkınlar Ermenilerle karşı karşıya kaldılar. Ermeniler kontrol noktalarından otomatik silahlardan kaçkınlara ateş açmağa başladılar. Bu sırada Ermeniler kaçkınlar arasında onları korumakla görevli olan silahlılar gibi silahsız Azerbaycan Türklerini de öldürdüler. Büyük, küçük yaşlı genç ve kadın çocuk demeden herkesi öldürdüler.”

Hocalı’da kalan 300 kadar sivil ise Ermeniler tarafından esir edilmiş ve Hankendi’ye götürülmüştür. Burada Türk esirlere akla sığmayacak işkenceler yapılmıştır. Hocalı’da esir olanlardan geri dönenlerin bazıları intihar etmiş, bazıları ise ciddi psikolojik sorunlar yaşamıştır.

            Resmî rakamlara göre Hocalı’da 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetmiştir. 613 sadece bir rakamdan ibaret değildir, 613 can dünyanın gözü önünde korkunç bir şekilde vahşice katledilmiştir. Nitekim bu rakamın gerçekliği de yıllarca tartışılmıştır.

            Kafkasya’daki kadim Türk yurdu Hocalı’da yapılanları unutmadık unutmayacağız, unutturmayacağız!… 

Bu Yazıyı Paylaş
Bir yorum bırakın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir