TÜRK DEGS GÜNLÜK BÜLTEN/30 OCAK 2025

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS 34 Dk. Okuma
34 Dk. Okuma

ABD

Trump’ın affettiği Kongre baskıncısını polis trafik çevirmesinde öldürdü

30.01.2025

Huttle, Trump’ın geçen hafta Kongre Baskını’na katıldıkları gerekçesiyle affettiği veya cezasını hafiflettiği yaklaşık 1.600 kişiden biriydi.

ABD’de 6 Ocak 2021’deki Kongre baskınındaki rolü nedeniyle suçlanan ve Başkan Donald Trump’ın affettiği Matthew Huttle, sadece günler sonra bir trafik kontrolü sırasında polis tarafından vurularak öldürüldü.

42 yaşındaki Huttle, Pazar günü aracının durdurulmasının ardından çıkan arbede sırasında polis tarafından vuruldu. Indiana Eyalet Polisi’nin (ISP) yaptığı açıklamada, Huttle’ın ‘direndiği’ ve bir polis memuruyla ‘tartışmaya’ girdiği iddia edildi. Huttle’ın neden gözaltına alınmaya çalışıldığı ise henüz netleşmedi. Polis trafik kontrolü sırasında Huttle’ın üzerinde silah bulundurduğunu da belirtti.

Huttle, Trump’ın geçen hafta Kongre Baskını’na katıldıkları gerekçesiyle affettiği veya cezasını hafiflettiği yaklaşık 1.600 kişiden biriydi. 6 Ocak 2021’de Trump destekçileri, Washington DC’deki ABD Kongre binasını basmıştı.

Polis memuru idari izne çıkarıldı

Indiana polisi, olaya karışan memurun ücretli idari izne çıkarıldığını duyurdu. Jasper County Şerifi Patrick Williamson, “Tam şeffaflık içinde bu vakanın araştırılması için Indiana Eyalet Polisi’ne görev verdim dedi,” dedi.

Huttle ve amcası Dale Huttle, dört yıldan uzun süre önce Kongre Binası’nı basmaktan hüküm giyen yüzlerce kişi arasındaydı. Matthew Huttle, baskın sırasında Kongre’de yaklaşık 10 dakika bulunmuş ve suçunu kabul etme anlaşmasıyla altı ay hapis cezası almıştı. Temmuz 2024’te de serbest bırakılmıştı.

Amcası Dale daha önce yaptığı açıklamada baskına katılmaktan pişman olmadığını söylemişti: “Orada bulunmaktan utanç duymuyorum. Vatanseverler olarak görevimizdi.”

Afla birlikte iki ismin cezaları silinmişti.

Affedilen diğer isim de yeniden tutuklandı

Florida’dan Daniel Bell adlı başka bir ‘affedilen’ sanık da geçen hafta federal silah suçlamalarıyla yeniden tutuklandı. Hem Huttle hem Bell Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün ilk gününde davaları düşürülen yüzlerce sanık arasındaydı. Davaları düşürülenler arasında, baskının ön saflarında yer alan aşırı sağcı Proud Boys ve Oath Keepers gruplarının bazı liderleri de vardı.

Trump, af kararını açıklarken, “Bu insanlar mahvedildi. Adalet sisteminin onlara yaptığı şey skandal. Ülke tarihinde benzeri nadiren görülmüştür,” demişti.

ABD’de sağlık kurumlarına DSÖ ile çalışmayı derhal durdurma talimatı verildi

30.01.2025

ABD’li uzmanlar bu ani duraklamanın sürpriz olduğunu ve yurt dışındaki sağlık tehditlerini kontrol altına alma çabalarını sekteye uğratacağını belirtiyor.

Donald Trump yönetimi, ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ – WHO) üyeliğinden çekilmesine hazırlanırken, ABD halk sağlığı yetkililerinden DSÖ ile çalışmayı derhal durdurmaları istendi.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) yetkilisi John Nkengasong, Pazar gecesi kurumdaki üst düzey yöneticilere bir not göndererek DSÖ ile çalışan tüm personelin iş birliklerini derhal durdurmaları ve “daha fazla yönlendirme için beklemeleri” gerektiğini söyledi.

Associated Press’in (AP) incelediği Nkengasong’un notunda, iş durdurma politikasının “teknik çalışma grupları, koordinasyon merkezleri, danışma kurulları, iş birliği anlaşmaları veya diğer yollarla – şahsen veya sanal olarak – DSÖ ile ilişki kuran tüm CDC personeli” için geçerli olduğu belirtildi.

Ayrıca CDC personelinin DSÖ ofislerini ziyaret etmesine izin verilmediği de belirtiliyor.

Uzmanlar ani kesintinin sürpriz olduğunu, Afrika’daki Marburg virüsü ile mpox salgınlarının araştırılması ve durdurulmasına yönelik çalışmaları ve kuş gribi salgınları gibi yeni tehditlerin ortaya çıkması konusunda endişe yarattı.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı DSÖ ile iş birliği yapan Güney Kaliforniya Üniversitesi halk sağlığı uzmanı Dr. Jeffrey Klausner, “İnsanlar yavaş bir geri çekilme olacağını düşünüyordu. Bu durum herkesi gerçekten hazırlıksız yakaladı,” yorumunu yaptı.

Trump’ın küresel sağlık girişimlerinden geri çekilmesi

Bu karar aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel sağlık alanından çekilmek için başka adımlar attığı bir döneme denk geliyor.

Trump ayrıca ABD’nin kürtaj yapan ya da kürtaj hakkında bilgi veren yabancı gruplara fon sağlamasını yasaklayan ‘Mexico City politikasını’ yeniden yürürlüğe koydu ve 20 milyondan fazla insana HIV ilacı sağlayan PEPFAR’a (ABD Başkanı’nın AIDS Yardım Acil Planı) yönelik fonları dondurdu.

ABD Adalet Bakanlığı, Trump hakkındaki cezai soruşturmada görev alan çalışanları işten çıkardı

30.01.2025

Bu eylem, Trump’ın yıllarca gölgesinde kalan ve hiçbir zaman yargılamaya gitmeyen ve sonunda terk edilen ayrı iddianamelerle sonuçlanan cezai soruşturmaları tersine çevirmek için atılan son adımdı.

ABD Adalet Bakanlığı, Başkan Donald Trump hakkındaki cezai kovuşturmalarda görev alan bir düzineden fazla çalışanın işine son verdiğini açıklayarak, soruşturmalarda görev alan avukatlara karşı intikam almak için hızla harekete geçti.

Bakanlık, Başkan Trump’ın kişisel çıkarlarına uygun adımlar atma konusunda istekli olunduğunu gösteren erken bir sinyal vermiş oldu.

Özel danışman Jack Smith’in ekibinde çalışan kariyer sahibi savcıları hedef alan ani görevden alma, Adalet Bakanlığı içindeki çalkantıların son işareti ve yönetimin başkana sadakatsiz olarak algıladığı çalışanları hükümetten tasfiye etme kararlılığıyla tutarlı.

Birden fazla üst düzey kariyer yetkilisinin farklı birimlerde yeniden görevlendirilmesini takip eden bu hamle, teamüllere göre rütbeli savcıların başkanlık yönetimi boyunca bakanlıkta kalmasına ve hassas soruşturmalara dahil olmaları nedeniyle cezalandırılmamalarına rağmen yapıldı.

İşten çıkarmalar ise derhal yürürlüğe girecek.

Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkili yaptığı açıklamada “Bugün Başsavcı Vekili James McHenry, Başkan Trump’ın yargılanmasında önemli rol oynayan bir dizi Adalet Bakanlığı yetkilisinin işine son verdi” dedi.

Bakanlığın açıklamasında, “Eylemleri ışığında Başsavcı Vekili [James McHenry], Başkan’ın gündeminin sadakatle uygulanmasına yardımcı olmaları konusunda bu yetkililere güvenmemektedir. Bu eylem, hükümetin silahlandırılmasına son verme misyonuyla tutarlıdır,” ifadeleri kullanıldı.

Karardan hangi savcıların etkilendiği ya da Trump’ın geçen hafta göreve başlamasıyla birlikte Trump hakkındaki soruşturmalarda çalışan kaç savcının bakanlıkta kaldığı hemen belli olmadı.

İşten çıkarılan savcılardan kaçının, bakanlığın federal çalışanlara sağladığı ‘kamu hizmeti korumalarını’ görmezden geldiğini ileri sürerek işten çıkarmalara itiraz etmeyi planladığı bilinmiyor.

Trump göreve geldiği ilk gün, 6 Ocak’ta ABD Kongre Binası’nda meydana gelen isyanda suçlanan 1500’den fazla destekçiye kapsamlı aflar ve ceza indirimleri uygulamıştı.

Bunun yanı sıra Trump, polise yönelik şiddet içeren saldırılardan suçlu bulunanların ve Cumhuriyetçileri iktidarda tutmaya yönelik başarısız komplolardan hüküm giyen aşırı sağcı grupların liderlerinin de yararlandığı büyük bir af kararı çıkardı.

AVRUPA

Avrupa Konseyi Başkanı Costa’dan Grönland konusunda Danimarka’ya ‘tam destek’

30.01.2025

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa Çarşamba günü Euronews’e verdiği özel mülakatta Danimarka’nın toprak bütünlüğünün Avrupa Birliği için ‘temel bir mesele’ olduğunu söyledi.

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa, Çarşamba günü Euronews’e verdiği mülakatta, ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ın kontrolünü ele geçirme tehdidine karşı AB’nin Danimarka’ya ‘tam destek’ verdiğini ve Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgali sırasında olduğu gibi ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerini savunmaya hazır olduklarını belirtti.

“Bizi Ukrayna’yı desteklemeye iten bu temel ilkelerdir. Bizi Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki sınır ihlallerini kınamaya iten de bu temel ilkelerdir,” dedi.

“Avrupa Birliği üyesi bir devletin toprak bütünlüğü söz konusu olduğunda bu ilkeleri savunmaktan vazgeçmemeliyiz,” vurgusunda bulundu.

“Tahmin edebileceğiniz gibi Danimarka’nın toprak bütünlüğü, ülkenin egemenliği ve sınırlarının istikrarı bizim için çok önemli bir meseledir.”

Donald Trump’ın Danimarka’ya bağlı özerk Grönland adasını ele geçirmede ekonomik baskılara ve askeri güç kullanmaya yönelik ifadeleri nedeniyle AB bir süredir bu tehditlerin ne kadar “ciddi” olduğunu anlama safhasında diken üstündeydi.

Geçtiğimiz hafta sonu Trump’ın “yayılmacı” gündemi bu endişeleri “ikiye” katladı.

ABD Başkanı, konuyla ilgili gazetecilere verdiği demeçte, “Sanırım bunu yapacağız,” dedi. “Danimarka’nın bu konuda ne kadar iddialı olduğunu bilmiyorum ama özgür dünyanın savunulması için bunun gerçekleşmesine izin vermezlerse, çok da dostça olmayan bir hareket yapmış olurlar.”

Buna tepki olarak Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, benzeri görülmemiş bir meydan okumaya karşı siyasal birliği güçlendirmede Avrupa çapında hızlı bir mini tura çıktı.

Frederiksen, ABD ile askeri bağları derinleştirmeye “açık” olduklarını söyledi, ancak Danimarka Krallığı’nın bir parçası olan yarı özerk statüdeki adanın “satılık” olmadığı noktasında ısrar etti.

Adada yapılan son ankette, Grönland’da yaşayan yetişkin nüfusun yüzde 85’i Trump’ın “söylemlerine” karşı çıkıyor.

Grönland, AB üyesi olmamasına karşın AB fonlarına erişebiliyor ve vatandaşları AB vatandaşı sayılıyor. Yani blok genelinde seyahat özgürlüğüne sahipler. Avrupa Komisyonu, olası bir askeri hareketlilik halinde, anlaşmalarla belirlendiği gibi Grönland’ın “karşılıklı savunma maddesi” kapsamına eklemleneceğini teyit etti.

Avrupa Konseyi Başkanı Costa, uluslararası hukuka uyulması gerektiğinin altını çizerek, “Grönland, Danimarka Krallığı’nın bir parçasıdır. Danimarka egemen bir devlettir. Kendi çıkarlarını belirlemekte hürler. AB de Danimarka’yı destekleyecek,” diye konuştu.

“Spekülasyonlara yol açmayacağız. Doğal olarak bu anlaşmazlığın bir çatışmaya dönüşmemesini istiyoruz ve eğer bir çatışma yaşanırsa, bunun müttefikler arasında olması gerektiği gibi dostane bir şekilde çözülmesini umuyoruz,” ifadelerini kullandı.

Gümrük vergileri bekleniyor

Costa, AB’nin çok taraflı sisteme olan uzun süreli bağlılığıyla doğrudan çelişen “Önce Amerika” mantığıyla hareket eden Trump yönetimiyle “yapıcı bir diyalog” kurmayı umduklarını belirtti.

Fakat şu ana kadar doğrudan bir telefon görüşmesi gerçekleştirmediklerini de aktardı: “ABD kendi çıkarlarını nasıl korumak istiyorsa, AB de şirketlerini, vatandaşlarını, birliğini koruma sorumluluğuna sahip. Bu diyalog normal, sakin bir şekilde, kaygı duyulmadan gerçekleşmeli,” dedi.

“Kendi adımıza her zaman olduğu gibi ABD ile iyi bir ilişki sürdürme arzusundayız ve bu nedenle ABD, AB kaynaklı bir ‘sorun’ hissediyorsa, onlarla konuşmak için buradayız.”

Trump’ın kampanya vaatleri arasında Avrupa’dan gelen ürünler de dahil tüm ithal mallara yönelik kapsamlı gümrük vergileri vardı. Ayrım gözetmeyen vergiler, endüstriyel gerilemenin görüldüğü blok ekonomisine ağır darbe vurabilir.

Costa, AB-ABD diplomasisinin “medyada yer alan kamuoyu açıklamalarıyla” yürütülmemesi, ya da spekülasyonlardan etkilenmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

Brüksel’in ortaya çıkabilecek herhangi bir anlaşmazlığı çözmede elini taşın altına koyacağını ve gerektiğinde karşılık verme hakkını “saklı tutacağını” sözlerine ekledi.

“Eğer bir sorunla karşılaşırsak, doğal olarak bunun kaynağını inceleyeceğiz. Ya çözmeye çalışacağız ya da tepki göstereceğiz. Bunlar, işlerin gidişatının parçası,” dedi.

“Tarihin bize öğrettiği şey, her iki tarafın da yararına olacak şekilde bu gibi anların üstesinden gelebildiğimizdir.”

Doğu’dan Batı’ya

Portekiz’in eski başbakanlarından Costa, yeni yasama döneminin başlangıcı olan Aralık ayı başında Avrupa Konseyi’nin başına geçti.

Başkan olarak önceliklerinden biri, AB liderleri arasında görülen uzun soluklu tartışmaları sona erdirmek ve yorucu ayrıntılardan ziyade daha geniş stratejik konulara odaklanılmasını sağlamak.

Gündeminin en tepesinde, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik tam ölçekli işgalinin blok genelinde “yarı-varoluşsal bir mesele” şeklinde tetiklenen savunma konusu var.

Devletler, askeri harcamaların artırılmasının zorunlu olduğu noktasında hemfikir olsalar da hangi yöntemin etkili olacağına hala karar veremediler. Fransa, Polonya, Baltık ülkeleri “ortak borç” önerisinde bulunurken, Almanya, Avusturya ve Hollanda, nakit sıkıntısı çeken bloğun mali yükünü artırmada isteksiz davranıyor.

Costa, “ortak borçlanma” konusunda net bir tutum sergilemekten kaçındı. Bunun yerine ufuktaki gayriresmi zirvenin, süreci somut sonuçlara yönlendirmede bir “beyin fırtınası günü” gibi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi: “Tüm fikirlere açığız, 27 üye devlet açık ve samimi bir şekilde tartışmalara katılmalı.”

Zirvenin gündeminde, ABD Başkanı Donald Trump’ın, NATO’ya üye ülkelere yaptığı çağrı yer alacak. Trump, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 2’sinin savunmaya ayrılmasının yetersiz kaldığını, yüzde 5’e çıkarılması gerektiğini öneriyor, fakat bu oranı şimdilik ABD de karşılayamıyor.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise Trump’ın çağrısına olumlu karşılık verdi.

Geçtiğimiz ay bir açıklama yapan Genel Sekreter, Avrupa’nın uzun süreli güvenliğini sağlamada NATO’ya üye ülkelerin vatandaşlarının emekli maaşlarında, sağlık ve sosyal hizmetlerde kesintileri kabul etmeleri, “fedakarlık yapılması” gerektiğini söyledi.

“Savunma, temel bir kamu meselesi. Dolayısıyla bu temel kamu arzını sağlamada finansmana ihtiyaç duyulduğunun farkındayız. Ancak bunun, NATO Genel Sekreteri’nin ifade ettiği şekilde yapılması gerektiğine inanmıyorum,” dedi.

“NATO’ya üye tüm devletlerin bütçe politikalarında farklı hedefleri var,” diyen Costa, “sağlık, eğitim, iklim ve dijital geçiş” gibi kalemleri sıraladı: “Bu çok yönlü ve mutlaka, hepsinin bir bileşimi.”

Costa, savunma harcamalarının sadece Rusya’ya sınırı olan ülkelerde öncelikli konu olmasından ziyade, bunun AB’ye üye 27 ülkenin “bireysel çabası” olması gerektiğini düşünüyor.

“Bu durum, devletlerin savunmaya katkıda bulunma ve kolektif savunma çabalarını destekleme noktasında kendilerine daha az sorumluluk düştüğü anlamına mı geliyor? Hayır. Dayanışma ve çıkarlar, sınırların, ‘ortak sınır’ şeklinde görülmesini tavsiye ediyor. Bu nedenle herkes çaba göstermeli,” diye ekledi.

“Polonya’nın kendi savunma ihtiyaçlarını karşılamasını söylemek tamamen haksızlık olur ki bu sadece Polonya’nın değil, tüm birliğin savunmasıdır. Ya da Baltık ülkelerinin sanki sadece onların konusuymuş da bizimle bir alakası yokmuş gibi kendi başlarının çarelerine bakmalarını söylemek de haksızlık olur. Birimiz hepimizsek, ortak savunmaya hepimiz katkı sağlamalıyız.”

Orban ile başa çıkma

Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin liderinin aynı fikirde olması, Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın başlıca görevi. Fakat bloktaki ekonomik görünüm karardıkça, Ukrayna’daki savaş uzadıkça, aşırı sağcı partiler kamuoyu yoklamalarında durdurulamaz gibi görünen yükselişlerini sürdürdükçe bu birliği sağlam tutmak giderek zorlaşıyor.

Bu kırılganlık, geçtiğimiz hafta Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başladığını hatırlatması ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların “politika değişikliği” kapsamında askıya alınması önerisiyle tekrar görüldü.

Nihayetinde Orban, enerji güvenliği noktasında bağlayıcı olmayan bir açıklama yapılmasını sağlayıp geri adım attı. Fakat bu olay, oybirliği kuralının esas olduğu Avrupa düzeyindeki bazı kararları felç etmede, raydan çıkarmada, hatta etkisiz kılmada nasıl fonksiyonel olabileceğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıydı.

Costa, Portekiz başbakanlığı döneminde Orban ile dostane bir ilişki geliştirdi ve bunu yeni görevinde kullanabilir. Costa’nın radarında ayrıca Rus gazının transit geçişinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile anlaşmazlık yaşayan Slovakya Başbakanı Robert Fico da var.

“Tüm ülkeler bu savaşı aynı şekilde yorumlamıyor mu? Evet bu doğru. Fakat gerçek şu ki, Ukrayna’yı işgal karşıtı çabalarında güvenli ve öngörülebilir bir şekilde desteklemede belirleyici olan tüm kararları oybirliğiyle almayı her zaman başardık ve bu şekilde devam etmeliyiz. Ortak bir dış politika ve güvenlik politikasının inşası herkes için bir değerdir,” ifadelerini kullandı.

“Her ülke, kendi tarihi ve coğrafi konumu bağlamında dünyayı aynı açıdan görmeyebilir. Bu durumla birçok kez karşılaşılmıştır. Orta Doğu’daki çatışmalarda da her zaman için ortak bir görüş olmamıştır. Fakat her zaman daha önemli olan bir şey vardı: Birlikte daha güçlü olmamız ve büyüklüğümüzü bilerek birlikte devam etmemiz.”

Peki Macaristan ve Slovakya, AB’den ayrılmalı mı? Costa bu konuda bir şey söylemedi. Ancak, İngiltere’nin Brexit süreci gibi ayrılık kararının “özgürlük eylemi” kapsamında değerlendirileceğini belirtti.

“Farklı bakış açılarına, görüş çeşitliliğine rağmen 27 ülke arasında birliği sağlamada büyük bir ortak arzu var. İşte bu yüzden buradayız ve bu yüzden pek çok ülke aramıza dahil olmak istiyor.”

Valensiya sel felaketi sırasında şarap alan İspanyol politikacı özür diledi

30.01.2025

Jose Mari Olano geçtiğimiz Ekim ayında İspanya’da meydana gelen sel felaketinden zarar gören bölgelere ilave fon sağlanmasının görüşüldüğü Salı günkü konsey toplantısında sergilediği ‘hatalı’ davranıştan dolayı özür diledi.

Valensiya’da bir meclis üyesi, Ekim ayında İspanya’yı vuran ölümcül sel felaketinden zarar gören topluluklar için ekstra fonun görüşüldüğü bir toplantı sırasında internetten şarap alışverişi yaparken yakalandı.

Jose Mari Olano, salı günü Valensiya belediye meclisi genel kurulu sırasında bir alkol sitesinde şarap şişeleri arasında gezinirken ve bunları sepetine eklerken canlı yayında görüntülendi.

Olano’nun şarap alışverişi o sırada eldiario.es haber sitesi tarafından haberleştirilmiş ve sosyal medyada tepkilere yol açmıştı. Diğer meclis üyelerinin genel kurul sırasında bu olaydan bahsetmesi üzerine merkez sağ Halk Partisi (PP) üyesi Olano oturumun sonunda ayağa kalkarak “hatalı” davranışı için özür diledi.

Olano, “Hepinizden ve hepimizin temsil ettiği vatandaşlarımızdan kamuoyu önünde özür diliyorum,” dedi. Muhalefet partileri Olano’nun hareketlerini kınamakta gecikmedi.

İktidardaki Sosyalist Parti’den (PSOE) Borja Sanjuan, “Daha fazla öfkelenemeyeceğinizi düşündüğünüz bir anda, Valensiya’dan bir PP meclis üyesi [sellerle ilgili] tartışmanın ortasında internetten şarap satın alırken yakalanıyor,” dedi.

“Genel kurul oturumları sırasında her zaman dizüstü bilgisayarıyla ilgilenmesi de dikkat çekici. Ancak şarap satın almasını beklemiyordum,” diye ekledi.

Solcu Compromis koalisyonundan Papi Robles, Olano’nun genel kurul sırasında internetten şarap alışverişi yapmasını, “siyasi kariyerimde gördüğüm en üzücü olaylardan biri,” diye yorumladı.

Valensiya belediye meclisi, sel felaketinden en çok etkilenen bölgelerdeki yeniden yapılanma çabalarını finanse etmek üzere oturumda 25 milyon euroluk (932,69 milyon Türk Lirası) ek bir ödeneği onayladı.

KKTC

Yılmaz, Başbakan Üstel ile görüştü

30.01.2025

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet  Yılmaz, Başbakan Ünal Üstel ile görüştü. Görüşmeye daha sonra hükümet ortakları da katıldı.

Başbakanlık’ta gerçekleşen baş başa  görüşme saat 20.20 sıralarında  başladı ve yaklaşık  bir saat sürdü.

Üstel ile Yılmaz’ın baş başa görüşmesinin  ardından  hükümet ortakları Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile  Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı da görüşmeye katıldı.

Görüşme, basına kapalı gerçekleşti, açıklama yapılmadı.

KKTC’de gün boyu yoğun  temaslarda bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’in bu akşam adadan ayrılması bekleniyor.

Cevdet Yılmaz: Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Meclis Binası, KKTC’nin egemenliğini simgeleyecek

30.01.2025

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Meclis Binası’nda incelemelerde bulunarak, yakın zamanda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışının gerçekleştirileceğini söyledi, “Adanın mührü olarak KKTC’nin egemenliğini ve ortak geleceğimizi simgeleyecek” dedi.

KKTC’de temaslarda bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, inşaatı tamamlanan Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Meclis Binası’nda incelemelerde bulundu.

Sosyal medya hesabı üzerinden paylaşım yapan Yılmaz, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle yakın bir tarihte Kıbrıs Türk halkının hizmetine sunulacak bu kıymetli eserler, adanın mührü olarak KKTC’nin egemenliğini ve ortak geleceğimizi simgeleyecek” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, “Açılış öncesi hazırlıklarını değerlendirdiğimiz bu eserlerin kazandırılmasında emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi’ne ve Cumhurbaşkanlığına hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Öte yandan, Cevdet Yılmaz’a, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, bakanlar ve bürokratlar da eşlik etti.

ORTADOĞU

Gazze ateşkesi: Hamas sekiz rehineyi, İsrail 110 Filistinli mahpusu daha serbest bırakacak

30.01.2025

İsrail, Gazze’de ateşkes ve rehine takasını içeren anlaşma gereğince 30 Ocak Perşembe günü Hamas’ın üç İsrailli ve beş Taylandlı rehineyi serbest bırakmasının beklendiğini söyledi. Bu, ateşkes kapsamında gerçekleşen üçüncü rehine takası olacak ve karşılığında 110 Filistinli de İsrail hapishanelerinden serbest bırakılacak.

Serbest bırakılacak rehinelerin 29 yaşındaki Arbel Yehud ve 20 yaşındaki askeri gözlemci Agam Berger olmak üzere iki kadın ile 80 yaşındaki Gadi Moses olduğu duyuruldu.

İsrail’de çalışan tarım işçileri oldukları bildirilen Taylandlı rehinelerin isimleri henüz açıklanmadı. Onların serbest bırakılması, Hamas’ın tek taraflı bir hamlesi ve anlaşmanın bir parçası olmayacak. Tayland hükümeti, altı vatandaşının hala Gazze’de rehin tutulduğunu söylüyor.

İsrail’in serbest bırakmaya hazırladığı 110 Filistinli mahkumun ismi de henüz açıklanmadı ancak aralarında en az 30 kadın ve çocuğun bulunduğu düşünülüyor.

Hamas heyeti Ankara’da

30.01.2025

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş liderliğinde bir heyeti ağırladı.

Toplantıda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Müşteşarı İbrahim Kalın da hazır bulundu.

Görüşme cumhurbaşkanının programında gözükmüyordu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından görüşmeye ilişkin bir açıklama yapıldı.

Açıklamaya göre Erdoğan görüşmede, Hamas’ın 471 gün boyunca verdiği mücadelenin, direniş ruhunun kaybolmayacağını bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Erdoğan ayrıca Türkiye’nin Gazze’deki gerçekleri anlatmaya ve destek vermeye devam edeceğini, sağlanan ateşkesin ikinci ve üçüncü aşamalarının başarıyla tamamlanmasını temenni ettiğini söyledi.

Hamas lideri Yahya Sinvar’ın Ekim 2024’te öldürülmesinden sonra örgüt yeni liderini açıklamadı.

Hareketin liderini Mart 2025’te belirleyeceği, o zamana dek beş üyeli bir komite tarafından yönetileceği ifade edildi.

Muhammed Derviş bu komitenin lideri.

Komitede ayrıca Halil el Hayya, Halid Meşal, Zaher Cabarin ve ismi açıklanmayan bir kişi daha var.

Rum Basınından

Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu İspanya’daki toplantıya katıldı

30.01.2025

Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu, Kanarya Adaları’nın Lanzarote kentinde düzenlenen Avrupa Birliği’nin Güney ve Kuzey Afrika Ülke Parlamento Başkanları toplantısına katıldığı belirtildi. 

Fileleftheros gazetesi, İspanya’nın Akdeniz Birliği Parlamento Meclisi dönem başkanlığı kapsamında, 26-28 Ocak tarihlerinde düzenlenen toplantıya geniş yer verdi.

Habere göre Meclis Başkanı Annita Dimitriu toplantı çerçevesinde, sığınmacı konusunun yönetilebilmesi amacıyla ortak strateji ve ortak söylemin AB tarafından üstlenilmesi gerektiğini ifade etti.

Dimitriu, sığınmacı akınına uğrayan ilk hattaki AB üyesi ülkelerin, sığınmacı akınıyla başarılı bir şekilde başa çıkmak için sürdürülebilir çözümlere ihtiyacının olduğunu söyledi.

Dimitriu konuşmasında ayrıca, İspanya Temsilciler Meclisi Başkanı Francina Armengol Socias ve İspanya Senato Başkan Yardımcısı Javier Ignacio Maroto Aranzabal’ın Güney Kıbrıs’a kısa bir süre önce gerçekleştirdikleri ziyaretten de bahsederek bu temaslarda sığınmacı akını ile başa çıkılması konusunu ele aldıklarını anımsattı.

Dimitriu’nun toplantı çerçevesinde bazı temaslarda da bulunduğunu yazan gazete Dimitriu’nun, Malta Temsilciler Meclisi Başkanı Dr. Angelo Farrugia’nın katılımıyla İspanya Temsilciler Meclisi Başkanı Francina Armengol Socias ve Parlamentolar Arası Birlik Genel Sekreteri Martin Chungong ile ayrı ayrı görüştüğünü belirtti.

Habere göre Dimitriu ile Parlamentolar Arası Birlik Genel Sekreteri Martin Chungong arasındaki görüşmede, temmuz ayında Cenevre’de düzenlenecek 6’ncı Dünya Parlamentolar Başkanları Konferansı’na yönelik hazırlıklar ele alındı.

Dimitriu, Cenevre’deki bu toplantıda meclis olarak sığınmacı meselesinin boyutları konusunda görüş ve öneriler sunacaklarını da ifade etti.

Larnaka Havaalanı’nda önlemler artırıldı

İsrail’in sivil uçakların Baf Havaalanı’na inişini yasaklaması ve uçuşları Larnaka Havaalanı’na yönlendirmesinin ardından Larnaka Havaalanı ve Güney Kıbrıs’taki İsrail  ile bağlantılı unsurlarda güvenlik önlemleri artırıldı.

Alithia gazetesi, “Baf Onlara Güvenli Gelmedi – Larnaka Havaalanında Önlemler Arttırıldı” başlıkları altında verdiği haberinde, Rum Hükümet Sözcü Vekili Yannis Andoniu’nun İsrail’in Baf Havaalanı’na uçuşları yasaklamasına ve diğer güvenlik önlemlerine ilişkin dün bir açıklama yaptığını yazdı.

Habere göre, Andoniu, İsrail’den uzmanların geldiği ve Baf Havaalanı’nda güvenlik ihlali tespit ettikleri yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, doğru bilginin, İsrail iç makamlarının aldıkları ve güvendikleri bir ihbar sebebiyle Baf Havaalanı’na yönelik uçuşları Larnaka’ya yönlendirmeleri şeklinde olduğunu ifade etti.

Baf Havaalanı’nın altyapısında, teçhizatlarında ve personelinde herhangi bir güvenlik zafiyeti olmadığını vurgulayan Andoniu, İsrail tarafından uygulamaya konulan önlemin kalıcı olmadığını, kaldırılacağını ve endişe edecek bir durum olmadığını öne sürdü.

Andoniu, “iki ülkenin güvenlik birimlerinin sürekli temas halinde olduklarını” vurguladığı açıklamasında, İsrail’in Güney Kıbrıs’ta bulunan ve İsrail çıkarlarıyla ilişkili şirket, ofis ve kişilere ilişkin güvenlik ve kontrol önlemlerini arttırdığını da belirtti.

Fileleftheros gazetesi ise, terörizmle ilgili teorilerin Güney Kıbrıs’taki İsrail büyükelçiliğine de sıçradığını, Rusya’da yayın yapan bir haber sitesinin, İsrail Büyükelçiliği’nin Güney Kıbrıs’ta yaşayan vatandaşlarına kısa mesaj göndererek, kişisel önlemlerini artırmalarını istediği iddiasında bulunduğunu yazdı.

İsrail Büyükelçiliği’nden dün yapılan açıklamada ise bu iddianın yalanlandığını belirten gazete, Baf Havaalanı’nın neden İsrail uçaklarına yasaklandığına dair net bir bilginin ise herhangi bir resmi makamdan açıklanmadığını vurguladı.

Larnaka’da çeşitli noktalara İsrail aleyhine sloganlar yazıldı

Gazete bir diğer haberinde ise, Larnaka’da mağazalar, evler ve şehrin çeşitli noktalarına İsrail karşıtı sloganlar yazıldığına işaret ederek, Rum polisinin incelemesini sürdürdüğünü yazdı.

Gazete, pazartesi gerçekleşen olayın dün kamuoyunun bilgisine geldiğini, İsrail karşıtı küfürlü sloganların yerel makamlar tarafından hemen silindiğini kaydetti. Polisin ise slogan yazılan bölgelerdeki kapalı sistem kamera kayıtlarını incelemeye aldığı aktarıldı.

AKEL izahat istedi

Öte yandan Haravgi gazetesi, “İsrailliler Neden Havaalanlarımızı Kontrol Ediyor?” başlığı altında verdiği haberinde, AKEL’in konuyla ilgili açıklamasına yer verdi. Açıklamada, İsrail yetkililerinin neden Güney Kıbrıs’taki havaalanlarında kontroller gerçekleştirdiklerine dair izahat istendi. Gazete, AKEL’in açıklamasının akabinde Rum Sözcü Vekili Andoniu’nun yanıtına da yer verdi.

Politis gazetesi ise konuya ilişkin haberi “İsrail’den Uçuşlar Konusunda Güncelleme Bekliyorlar – Önlemlerin Hafta Sonu Kalkacağına Yönelik Hiçbir Resmi Bilgilendirme Yok” başlığıyla okuyucuya yansıttı.

AKEL Genel Sekreteri Londra’da

AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu bazı temaslarda bulunmak amacıyla dün Londra’ya gitti.

Haravgi gazetesi Stefanu’nun, Londra’da İngiliz yetkililerin yanı sıra İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Rumlarla bir araya geleceğini ayrıca AKEL İngiltere’nin geleneksel olarak düzenlediği baloya katılacağını yazdı.

Habere göre Stefanu temasları kapsamında Birleşik Krallık Avam Kamarası “Kıbrıs ile ilgili Partiler Arası Grup (CYP – APPG) ile bugün yemekte bir araya gelecek.

Stefanu yarın ise İngiltere Dışişleri Bakanlığı Akdeniz Masası Şefi Alison Kemp ile görüşecek.

Gazete Stefanu’ya Londra seyahatinde AKEL Kıbrıs Masası Şefi Tumazos Çelebis ile AKEL Merkez Komite ve Kıbrıs Masası üyesi Stavri Kalopsidiotu’nun eşlik ettiğini de yazdı.

Güney Kıbrıs’ta hayvancılar eyleme hazırlanıyor

Güney Kıbrıs’ta küçükbaş hayvan üreticileri, Hellim içeriğinde kullanılacak küçükbaş hayvan sütü oranının Şubat ayında yüzde 15’te kalmasını protesto etmeye hazırlanıyor.

Fileleftheros gazetesi, küçükbaş hayvan üreticilerinin, Rum Hellim Denetleme Komitesi’nin, Hellimde kullanılacak küçükbaş hayvan sütü oranını Şubat ayında da arttırmaması ve yüzde 15 olarak sabitlemesi sebebiyle eylem hazırlığında olduklarını yazdı.

Gazete, küçükbaş hayvancıların, Hellimdeki koyun-keçi sütü oranının yüzde 30’a yükseltilmesi gerektiği ve hükümetin kararlarıyla sadece Hellim-peynir üreticilerinin çıkarlarını koruduğu gerekçesiyle 11 Şubat tarihinde eyleme gitmeye hazırlandıklarını vurguladı.

Rum hükümeti yetkili birimi ise yaptığı açıklamada, hükümetin küçükbaş hayvan sütünün arttırılması ve üretilen sütlerin hellim-peynir üreticileri tarafından, Hellim içerisinde öngörülen orana bakılmaksızın satın alınması yönünde birçok karar ürettiğini öne sürdü.

Abramoviç’in Güney Kıbrıs’a 14 milyon euroluk vergi borcu var

Tanınmış Rus oligark Roman Abramoviç’in Güney Kıbrıs’a 14 milyon euro vergi borcu bulunduğu bildirildi.

Alithia gazetesi, Abramoviç’in sahip olduğu “Eclipse” isimli ultra lüks 162 metre uzunluğundaki yatın yalnızca sigorta maliyetinin bile 390 milyon euro olduğunu kaydetti. Gazete bu yatın kullanımının Abramoviç’in vergi kaçırma sistemini gün yüzüne çıkardığını ve bu sistem sayesinde kaçırdığı vergilerden yaklaşık 15 milyon dolarının Güney Kıbrıs’a ödenmesi gerektiğini yazdı.

Haberde “Guardian”, BBC, Der Speigel, ZDF ve bazı diğer basın-yayın organları tarafından yapılan araştırmada, bir sistem aracılığıyla milyonlarca dolar vergi kaçırabileceğinin gün yüzüne çıktığını ve detayların “Cyprus Confidentials” belgelerinde de yer aldığı belirtildi.

Belgelerde, Abramoviç’in sahip olduğu yatlardan beşinin, ticari maksatlarla müşterilere kiralandığına dair bilgiler yer aldığını kaydeden gazete, 1999-2010 yılları arasında, Abramoviç’in yatlarının her birinin farklı bir şirket adına kaydolduğunu ve merkezi Güney Kıbrıs’ta bulunan, Abramoviç’in sahip olduğu bir tröste ait olduğunu yazdı.

Haberde, Abramoviç’in vergi ödememek için paravan kiralama sistemi kurduğu ve böylelikle vergi kaçırdığı da ifade edildi.

Tatar’ın bir sonraki liderler görüşmesinin tarihiyle ilgili açıklaması Rum basınında gündem

Colin Stewart ile Nikos Hristodulidis, Stewart’ın talebi üzerine önümüzdeki Cuma günü bir araya geliyor

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Güneş Onar ve Rum Müzakereci Menelaos Menelau yarın görüşüyor

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, siyasi işlerden sorumlu BM Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun Ada’yı ziyaret edeceği 10 Şubat öncesinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile yeniden bir araya gelecekleri ve egemen eşitlik kabul edilseydi belki bir anlaşma olabileceği yönündeki açıklamaları Rum basınında gündem oldu.

Gazeteler Cumhurbaşkanı Tatar’ın Yeni Bakış gazetesine yaptığı, Rum lider Hristodulidis ile görüşmelerinin 7 ya da 8 Şubat’ta gerçekleşeceği açıklamasını öne çıkardı.

Politis “DiCarlo’dan Önce Yeni Liderler Görüşmesi” başlıklı haberinde Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in yeni geçiş noktaları ve Rum liderin bir önceki görüşmede sunduğu 8 maddelik önerinin ele alınacağı bir sonraki görüşmeleriyle ilgili hazırlıkların devam ettiğini yazdı.

Gazete Liderlerin, siyasi işlerden sorumlu BM Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun Ada’ya geleceği 10 Şubat’tan önce gerçekleşeceğini, öncesinde de Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Güneş Onar ile Rum Müzakereci Menelaos Menelau’nun bir araya geleceğini yazdı.

Haberde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın DiCarlo’nun gelişi öncesinde Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidids ile görüşme talep ettiği, Stewart-Hristodulidis görüşmesinin önümüzdeki Cuma günü gerçekleşeceği kaydedildi.

Gazete Cumhurbaşkanı Tatar’ın, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis ile görüşmesinin 10 Şubat’tan önce, 7 veya 8 Şubat’ta gerçekleşeceği, Hasapolat ve Akıncılar’da geçiş noktası açılmasının Rumların da yararına olacağı açıklamalarını aktardı.

Alithia haberi “Müzakereciler Perşembe Günü Görüşüyor… Yeni Tatar-Hristodulidis Görüşmesi Belirlenmesi İhtimal Dahilinde… Tatar, Dünkü Açıklamalarında Yeni Görüşmeyi DiCarlo’nun Geleceği 10 Şubat Öncesine, 7 veya 8 Şubat’a Tarihlendirdi” başlık ve spotlarıyla aktardı.

-“Rum yönetimi doğulamadı..”

Gazete Onar ile Menelau’nun, yeni geçiş noktaları açılması ihtimalini araştırmaya devam etmek üzere yarın bir araya geleceğini, Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in yeni görüşme tarihinin “yarınki görüşmeden çıkacak sonuca göre belirleneceğini” yazdı.

Habere göre Rum Sözcü Vekili Yannis Andoniu dün KİPE’ye yaptığı açıklamada, Tatar ile Hristodulidis’in ikinci görüşmesinin, “müzakerecilerin bu veya diğer görüşmesinden çıkacak sonuca göre belirleneceğini” söyledi.

Gazete Hristodulidis’in, ilk görüşmelerinde Tatar’a sunduğu 8 maddelik “take it or leave it” (al yada bırak) tipi paket önerisinin “sürtüşmeye neden olduğunu, bir gün içerisinde iptal edilmiş olsa da, Rum Sözcü’nün, ‘teklif paketinin kabulünün gruplandırılmasının bu boyutu esasen geçiş noktaları yönüne işaret etmektedir’ diyerek “kıvırdığını” yazdı.

Fileleftheros “İkilinin görüşmesi DiCarlo’dan Önce” başlıklı haberinde, Tatar ve Hristodulidis’in önümüzdeki hafta sonunda, DiCarlo’nun gelişinden önce, bir görüşme daha yapmayı planladığını yazdı.

Kıbrıs sorununda çıtanın çok alçak olmasına karşın liderler düzeyindeki görüşme ve DiCarlo’nun Kıbrıs’ta ve üç garantör ile yapacağı temaslardan, mart ayında İsviçre’de beşli konferans umut edilip edilemeyeceğinin ortaya çıkacağını yazan gazete, Cumhurbaşkanı Tatar’ın, Hristodulidis ile 7 ya da 8 Şubat’ta görüşecekleri açıklamasının Rum tarafınca doğrulanmadığını yazdı.

Gazeteye göre BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Stewart’ın talebiyle Hristodulidis’le önümüzdeki Cuma günü yapacağı görüşmenin konusu öğrenilemedi ancak gerek iki liderin yüz yüze görüşmesi gerek DiCarlo’nun Ada’ya yapacağı ziyaretle ilgili olacağı değerlendiriliyor. Önümüzdeki Cuma, BM Güvenlik Konseyi’nin Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması kararını onaylaması da bekleniyor.

Onar ile Menelau’nun yarın görüşmesinin beklendiğini de kaydeden gazete devamla, Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklamasına yer verdi.

Haravgi haberi “Tatar: ‘Egemen Eşitlik Kabul Edilseydi Belki Bir Anlaşma Olurdu’” ve “Tatar ve Hristodulidis 7 ya da 8 Şubat’ta Yeniden Görüşecek… Ersin Tatar, ‘Cumhurbaşkanı Seçiminde’ Aday Olacağını Açıkladı” başlıklarıyla okurlarına aktardı.

Limasol’da büfe soygunu

Limasol’da 44 yaşındaki bir şahsa ait büfe dün sabaha karşı, kimliği belirsiz şahıslar tarafından soyuldu.

Alithia gazetesi, maskeli şahısların sabaha karşı saat 03.00 sularında büfeye girerek kasada bulunan tüm parayı aldıklarını ve koşarak uzaklaştıklarını yazdı.

Haberde, olayla ilgili polis soruşturmasının sürdüğü ifade edildi.

Bu Yazıyı Paylaş
Bir yorum bırakın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir