Cesareti, kuvveti ve kıvrak zekâsı ile Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran Tomris Hatun, İskitlerin/Sakaların kadın hükümdarıdır. Kaynaklarda Tomris ismi Tomyris, Tameris, Tomaris, Tamyris, Tomiride, Tahmirih veya Tomiris, (Grekçe Τόμυρίς) olarak geçmektedir. Bu ismin Türkçe kökenli veya İran kökenli “demir” anlamına geldiği ifade edilmesinin yanı sıra Doğu İran dillerinde cesur anlamına gelen “tahmirih” kelimesiyle ilişkili olduğunu söyleyenler de vardır.
Doğumunun ardından kısa süre sonra annesini kaybeden Tomris, babası tarafından büyütülmüştür. Bozkır coğrafyasının sert ve zorlu yaşam şartları içerisinde büyüyen Tomris, bu yaşam şartları doğrultusunda mücadeleci ve askerî bir disipline sahip olmuştur. Küçük yaşlarından itibaren atın üzerinde durmayı, ok atmayı ve yayı maharetle kullanmayı öğrenmiştir. Bütün bu meziyetlerinin yanı sıra daima babasının yanında bulunarak kağanlığın yönetimi hakkında da gözlem yapma imkânı bulmuştur. Genç yaşındayken Türk geleneklerine göre hem askerî hem de fizikî anlamda daha güçlü birisi ile evlendirilmiştir. Bu evlilikten bir erkek evladı olmuştur. Evlendikten kısa süre sonra babasını kaybeden Tomris’in tahttan feragat etmesi istenmiştir. Bu isteği reddetmeyen Tomris kısa süre sonra bu düşüncenin yanlış olduğunun farkına varmış ve taht mücadelesine girişmiştir. Bu mücadele için öncelikle kendisini askerî güç olarak kuvvetlendirmiştir. Bozkır coğrafyasının zor şartları dolayısıyla kadınların da savaşçı yetiştirilmesini fırsat bilen Tomris, tamamı kadınlardan oluşan bir askerî birlik oluşturmuş ve tahtı geri alarak eşinin topraklarını da İskit topraklarıyla birleştirmiştir. Tomris, kendi hâkimiyetini güçlendirirken batıda Medlerin ardından Ahamenit Hanedanlığı, Pers Devleti’ni kurmuş ve gittikçe güçlenen Persler, İskitleri tehdit eder hale gelmişlerdir. Bu tarihten sonra Tomris ile Pers Hükümdarı Büyük Kirus arasında güç savaşları başlamıştır. Tomris Hatunun adını tarihe altın harflerle yazdırması Pers-Saka/Messaget savaşları neticesinde Büyük Kirus ile yaptığı mücadeleyle olmuştur. Kirus, Sakalar üzerine sefere çıkmadan önce Massaget Hatunu Tomris’e değerli hediyeler göndermiş, evlilik teklif etmiş ve yapmış olduğu evlilik teklifini kabul etmesi durumunda kendileriyle savaşmayacağını bildirmiştir. Dahası bu teklifin Sakalar için bulunmaz bir nimet olduğunu da belirtmiştir. Zeki bir yönetici olan Tomris, Kirus’un niyetinin Saka topraklarını Pers topraklarına katmak olduğunu anlamış ve bu teklifi “senin bana değil toprağıma ihtiyacın var, senin zaten pek çok kadının var” sözleriyle reddetmiştir. Hiç beklemediği bir cevapla karşılaşan Kirus kapıldığı hiddet ile Sakalar üzerine kalabalık bir orduyla harekete geçmiştir. Kirus’a esir Lydia Kralı Kroisos Saka ordusuna karşısında zafer kazanacakları bir plan teklif etmiştir. Bu plana göre Büyük Kirus muhteşem bir ziyafet düzenleyecek, Pers ordusunda zayıf gördüğü askerlerini ziyafette bırakıp ordusunun asıl gücünü nehrin kıyısına geri çekecek, Saka orduları bu ziyafet ile karşılaştığında orada bulunan askerlerle çarpışacak ve onları mağlup ettiklerini düşünerek oradaki ziyafetten kendileri de yararlanmak isteyeceklerdi. Gizlenmekte olan Pers askerleri ani bir baskınla Saka ordusunun büyük bir kısmını bozguna uğratacaktı. Bu planı mantıklı bulan Kirus ordularını hemen harekete geçirmiştir. Tomris’in askerleri karşılarında ziyafet yapmakta olan Pers askerlerine saldırmış, hem Pers ordularını mağlup etmelerinin zafer sarhoşluğuyla hem de bu ziyafet alanındaki şarapların etkisi neticesinde sızmışlardı. Pusuda bekleyen Pers askerleri ziyafet alanındaki savunmasız Saka askerlerinin bir kısmını öldürülmüş bir kısmı da esir almıştır. Esir alınan askerler arasında Pers askerlerinin ziyafetini basan Saka komutanı aynı zamanda da Tomris’in oğlu Spargapises de vardır. Elçilerini Büyük Kirus’a gönderen Tomris Hatun, esir alınan oğlu ile askerlerini serbest bırakılmasını istemiştir. Kirus’un başarısının ordusunun kendi gücüyle değil, Saka askerlerinin sarhoş olmaları, Perslerin başvurduğu hile dolayısıyla olduğunu belirtmiş ve Kirus’a şöyle seslenmiştir: “Kana doymayan kanlı katil Kirus, bu başarınla şişinme; bu zaferi, içtiğiniz zaman sizin de aklınızı başından alan, damarlarınıza indiği ölçüde ağzınıza kötü sözler çıkartan üzüm kazandı. Bu zehirdir diyorum, seni hilebazlıkla oğlumun efendisi yapan; bu güçlerin ölçüştüğü savaş değildir. Bak şimdi sana güzel bir öğüt vereyim, beni dinle, oğlumu bana geri ver, bir şeyler karıştırmadan çık git bu topraklardan, Massaget ordusunun üçte biri üzerinde kazandığın kaba zaferle yetin. Ama eğer bu dediğimi yapmazsan, Massagetlerin efendisi olan Güneş adına ant içerim ki, kan dökmeye doymayan adam, seni ben kanla doyuracağım.” Pers askerleri tarafından esir alınan Tomris’in oğlu Spargapises, kendine esir olmayı değil ölmeyi yakıştırmıştır. Fırsatını bulduğu ilk anda yanında bulunan Pers askerinin silahı ile hayatına son vermiştir. Tomris Hatun oğlunun intikamını almak için Pers topraklarına saldırı kararı almıştır. Yanında bulunanlara dönerek şu sözleri zikretmiştir: “Kana susamış Kirus! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!”.
Vakit kaybetmeden savaş hazırlıklarına başlayan Tomris, Türklerin en önemli savaş stratejilerinden olan Turan taktiği ya da Kurt Kapanı olarak bilinen savaş taktiğini uygulamıştır. Heredeotos’un “Yunan toprakları dışındaki en kanlı savaş” olarak nitelendirdiği bu savaşta Saka ordusu Pers ordusunu mağlup etmiş, birçoğunu çoğu öldürmüştür. Savaş alanında kaçmaya çalışan Kirus da öldürülmüştür. Heredotos’un ifadesine göre “Tomris, elinde kan dolu bir tulum, ölüler arasında Kirus’u aradı, onu buldu ve kafasını tulumun içine daldırdı. Ölünün her yanını kana bularken şunları söyledi: “Canım sağ ve savaştan zaferle çıktım. Ama sen hileyle oğlumu yakalayarak onu öldürdün. Şimdi sana söz verdiğim gibi. Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi benim elimden kana doyuyorsun” demiştir. Saka ve Pers orduları arasındaki savaşın bitiminin ardından Tomris Hatun ülkesine geri dönmüş ve oğlu için cenaze töreni düzenlemiştir. Mezarını oğluna yakışır şekilde kıymetli mücevherler ile donatmış, Türk geleneklerinden olan en sevdiği atını da ona öbür dünyada eşlik etmesi için yanına gömdürmüştür.
Tarihte akıllı, güçlü, cesur ve zeki bir kadın olarak yer alan Tomris Hatun’un ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Tomris Hatun maharetli yöneticiliği ve savaş meydanındaki cesareti, kuvveti ve zekâsıyla tarihimize damga vurmuş ilk kadın hükümdarımızdır. Bozkırın bağrından adaletin ve gücün timsali olarak tarih sahnesine çıkan Tomris Hatun, efsanevî yaşamı ve liderlik anlayışı ile de tarih sayfasında yerini almıştır.