BATININ, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ, İNSAN HAKLARINI VE ULUSLARARASI HUKUKU SAVUNDUĞU SAFSATADIR ( SABAHATTİN İSMAİL )

Sosyal Medyada Paylaş!

BATININ, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ, İNSAN HAKLARINI VE ULUSLARARASI HUKUKU SAVUNDUĞU SAFSATADIR

 

SABAHATTİN İSMAİL 

 

18 Ağustos’da, barikatlar kurarak ve fiziki şiddet uygulayarak Pile Yolu’nun yapılmasını engellemeye kalkan BM Barış Gücü, KKTC halkından ve polisinden hak ettiği yanıtı alınca, BM Güvenlik Konseyi KKTC ‘yi kınayan bir karar aldı. Suç işlediğimizi iddia ederek, bizi yargılamakla tehdit etti. 

Yetmedi, ABD, İngiltere, Fransa, AB açıklama yaparak KKTC’yi kınadı. 

Konu, sanki Dünya’nın en önemli sorunuymuş gibi, ortalığı velveleye verdiler. 

Ne ki şimdi, günlerdir Gazze’yi bombalayan, binlerce binayı yıkan, çoğu çocuk, binlerce sivil insanı katleden, hastahaneleri, okulları, camileri, kiliseleri füzelerle vuran, şehrin elektriğini, suyunu kesen, ilaç ve yiyeceklerin şehre girmesini yasaklayan, 2.5 milyon insanı göz göre göre yok eden, açıkça savaş suçu işleyen İsrail’i kınamıyorlar... 

Rusya ve Çin’in BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu ateş-kes ve yasakların kaldırılması çağrısı içeren karar tasarısı bile ABD tarafından VETO edildi. 

Gazze için bir ateş-kes çağrısı bile yapamayan BM, insani bir konu olan Pile yolu için hemen devreye girip KKTC ‘yi kınama kararı alıyorsa, bu kurumu ve Kıbrıs’ta, sözde çözüm için yaptıkları hiç bir girişimi, artık ciddiye almamak gerekir. 

 

GAZZE YERİNE KIBRIS 

 

Düşünün ki Gazze’de İsrail’in yaptığı vahşeti, barbarlığı ve soykırımı önlemek için kılını bile kıpırdatmayan BM, işi gücü bırakmış, Kıbrıs’ta sözde çözüm görüşmelerini başlatmak için temsilci atamak işiyle uğraşıyor... 

Abesle iştigal ediyorlar, çünkü utanmaları ve vicdanları yok! 

Gazze’de saldırıları durdurmak için hiçbir şey yapmayan BM, ABD, İngiltere, Fransa, AB, Kıbrıs söz konusu  olunca, BM Temsilcisi atanmasını kabul etmesi için Türkiye ve KKTC ‘ye baskı yapıyor.. 

İşte, kendi çıkarlarına göre, sözde Uluslararası Hukuku belirleyenler ve kendi menfaatlerine göre aldıkları kararları, mutlaka uyulması gereken ULUSLARARASI Hukuk KURALI diye dayatanlar bu utanmazlardır. 

İçimizdeki işbirlikçi, teslimiyetçi sözde sol da, bunlarla ağız ve eylem birliği içinde “BM ile çatışmayalım, uluslararası hukuka saygılı olalım” diyerek, emperyalistlerin dayatmalarına boyun eğmemizi istiyorlar... 

Bunca iki yüzlülüğe, çifte standarda, soykırım suçlusuna, siyonizm destekçisine boyun eğmek, korkaklıktır, aptallıktır, teslimiyetçiliktir.

Hepsinin canı cehenneme. 

 

DAHASI VAR

 

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Rus ordusunun Ukrayna’da savaş suçu işlediğini iddia ederek, Rusya Devlet Başkanı Putin aleyhine tutuklama kararı verdi. Bu nedenle, Putin birçok ülkeye gidemiyor. 

Ne ki, Batılıların kurduğu bu Ceza Mahkemesi, İsrail söz konusu olunca, Gazze’de yapılan soykırımı, işlediği insanlık suçlarını, savaş hukukunu çiğnemesini görmezden geliyor. Katil Netanyahu, İsrail Genel Kurmay başkanı ve diğer yetkililer aleyhine tutuklama kararı almıyor.

Bugün savaş suçlusu İsrail’e destek veren ABD ve AB, topraklarını 30 yıllık Ermeni işgalinden kurtardığı için Azerbaycan’a yaptırım uyguluyor. Azerbaycan topraklarını 30 yıl boyunca işgal eden, etnik temizlik ve soykırım yapan Ermenistan’a destek verirken, topraklarını özgürleştiren Azerbaycan’a ekonomik ve askeri ambargo uyguluyorlar.. 

Aynı şekilde, İsrail’in uyguladığı vahşete ve barbarlığı göz yumarken, Doğu Akdeniz’de, kendi kıta sahanlığı içinde, doğal gaz sondajı yapan Türkiye’ye her türlü yaptırımı, tehdidi, şantaj ve baskıyı uyguluyorlar... 

Bu denli yanlı olan ve çifte standart uygulayan BM’yi, ABD ve AB’ı niye ciddiye alalım? 

 

 SAMİMİ DEĞİLLER

 

ABD, İngiltere ve AB’ın fikir özgürlüğünü savunduğu iddiası da tümüyle safsatadır. 

İsrail’in Gazze saldırısı başladıktan sonra, birçok Avrupa ülkesinde Filistin bayrağı açmak, Filistin’e destek eylemleri yapmak yasaklandı

Medya kontrol altına alındı

ABD’nin en eski gazetelerinin manşetlerini bile değiştirttiler. 

İngiltere’nin en ciddi gazetesi Guardian, çok uzun yıllardır gazeteye karikatürler çizen kadrolu sanatçısının İsrail’i eleştiren karikatürünü yayınlamadı. Bununla yetinmedi, sanatçının görevine son verdi. 

Batılı şirketler, İsrail’i kınayan gençleri kara listeye alıyorlar, onlara iş vermeme kararı aldılar.

ABD kökenli facebook ve Twitter, İsrail vahşetini yansıtan fotoğrafları ve yazıları sansürlüyor. 

İsrail’i kınayan, gazeteciler, bilim adamları, yazarlar, filim ve ses sanatçıları dışlanıyor, iş verilmiyor. 

Avrupa ve ABD medyasında İsrail’i eleştiren yazı yazmak işten atılma nedeni. 

E, hani ABD ve AB düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü savunmaktaydı?

İfade, düşünce ve basın özgürlüğünü savunmak bu mu?

Türkiye’yi, KKTC’yi ve GKK’yi küfür ve hakaretlerle aşağıladığı için yargılanan Ali Kişmir’e, daha geçen hafta, “ifade özgürlüğüne destek iddiasıyla, dayanışma ziyareti yapan ve bu yolla mahkemeye mesaj verip yargıya müdahale eden bunların Büyükelçileri değil mi?

Türkiye-KKTC karşıtı medyayı sözde “fikir ve basın özgürlüğü” adına destekleyen, finanse eden, ABD, İngiltere ve AB değil mi?

İfade özgürlüğüne saygılıysanız, barbar, soykırımcı, terör devleti İsrail’i eleştirmek, Filistin’i desteklemek niye yasak?

Bu mu sizin ifade özgürlüğünü savunmanız?

 

SAVAŞI YAYACAKLAR

 

Bunların barış istediği de büyük bir yalandır.

Barış, çözüm, sadece Türkiye, KKTC, AZERBAYCAN’IN  zaferleri söz konusu olunca akıllarına geliyor.

Nitekim Kıbrıs’ta bize sözde çözüm adına birçok BM Planı dayatılırken, binlerce insanın öldürüldüğü Gazze için, İsrail’in vahşetini durduracak bir barış ve çözüm Planı ortaya koymuyorlar, çocuk katliamını ve soykırımı seyrediyorlar, destekliyorlar, silah, cephane, teknoloji veriyorlar. 

Daha, fazlasını da yapmaya hazırlanıyorlar. 

 İran’a, Suriye’ye, Lübnan’a saldırmaya hazırlanıyorlar. 

Akdeniz’e gönderdikleri uçak gemileri, Filistin’e, İran’a, Suriye’ye yardım edecek ülkeleri vurmak  içindir. Kızıl Deniz’de de ABD savaş gemileri konuşlanmıştır.

Kanımca İsrail Gazze’ye birkaç gün içinde bir kara saldırısı yapacak, buna tepki gösterecek olan İran, binbir yalan gerekçe ile dört bir koldan vurulacak. 

Bölge, uzun sürecek bir savaşa tanık olacak ve Filistin’deki kan gölü genişleyip kan denizine dönecek..

Orta Doğu’yu kan denizine çevirirken, Kıbrıs’ta çözümü savunduğunu iddia etmek gülünç değil mi?

Bunlara bakarak soy kırımcı İsrail, hamisi BM, ABD, İngiltere, AB’den uzak durmak gerekir. Onların ipiyle kuyuya, inenler, kuyuda kalacaklarını bilmelidir.