FİLİSTİN’E BAKALIM, ANAVATANA ve KKTC ‘YE DÖRT ELLE SARILALIM (SABAHATTİN İSMAİL)

Sosyal Medyada Paylaş!

FİLİSTİN’E BAKALIM, ANAVATANA ve KKTC ‘YE DÖRT ELLE SARILALIM

 

SABAHATTİN İSMAİL

 

Hemen yanı başımızda, yeniden kan gövdeyi götürüyor.. 

Kadın, çocuk, yaşlı, genç, her yaştan binlerce Filistinli ve İsrailli sivil, acımasızca katlediliyor. 

Şu ana, kadar her iki taraftan 2 binden fazla sivil can verdi. 750 civarında İsrailli sivil ise, İsrail hapishanelerinde bulunan yüzlerce Filistinli ile takas yapılmak üzere rehine olarak Gazze’ye götürüldü. 

Sorunun kökenine bakmazsak bugünü doğru anlamamız mümkün değil. 

Sorunun temelinde, İsrail’in Filistin topraklarını işgali var ve Filistinliler işgale karşı, işgalin son bulması için mücadele ediyor. Ama bu, İsrail sivilleri katletse bile, onların da sivilleri katletmesinin doğru olduğu anlamına gelmez. 

 

KÖKÜNDE İSRAİL İŞGALİ VAR

 

1897’de toplanan Dünya birinci Siyonist Kongresi ve ardından 1917 Balfour Deklarasyonu ile Yahudilerin Filistin’de bir vatana sahip olma isteği duyuruldu. 

Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin’i Osmanlılardan alan İngilizler, bu Siyonist hedefe destek vererek, bölgeye Yahudi nüfusu aktarmaya başladı. 

Filistinlilerin, açıklanan Siyonist hedefe rağmen, topraklarını Yahudilere satması ve Osmanlı’ya ihanet ederek İngilizlerle savaşan Türk askerlerini sırtından vurması, 100 yıldır yaşadıkları felaketin kök nedendir. 

Bölgede Yahudi nüfus artınca, İngilizlerin verdikleri silahlarla Filistinlilere yönelik terör eylemleri başladı. BM, 1947’de Filistin’i bölme plânını kabul etti. 1947-1949’da Filistin – Yahudi savaşı yaşandı. 1948’de İsrail Bağımsız devlet olarak kuruldu.

 Devam eden düşük yoğunluklu savaş, 1967’de İsrail’in, ABD-İngiltere desteğindeki saldırısı ile başlayan büyük çaplı bir savaşa döndü. 6 gün süren savaşta, İsrail sadece Filistin’de değil, diğer Arap ülkelerine karşı da büyük bir zafer kazanarak topraklarını genişletti.

6-25 Ekim 1973’de Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap devletlerinin saldırısı ile yaşanan Yom Kippur savaşının kazananı da, Golan Tepeleri ve Sina’yı ele geçiren İsrail oldu. 

Bugün milyonlarca Filistinli, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mısır’da mülteci olarak yaşarken, İsrail de, Dünyanın dört bir tarafından taşıdığı Yahudilerle nüfusunu 6 milyona çıkardı.

Filistinlilerin, direniş örgütleri ile İsrail’e karşı giderek artan bir mücadele vermeye başlaması, 1993-95 Oslo Anlaşmalarını sağladı. 

Bu anlaşmalara göre, 1967 sınırları temelinde, Başkenti Doğu Kudüs olacak bir Filistin Devleti kurulması, İsrail Devletinin varlığının tanınması ve İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM olması kararlaştırıldı. Ancak, İsrail’in isteksizliği sonucu bu formül hayata geçirilemedi. 

 

FİLİSTİN BİRLİK DEĞİL

 

Filistinliler, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da İsrail kuşatmasında ve insafında açık hava hapishanesinde yaşamaya devam etti. 

Batı Şeria’da, Filistin Kurtuluş Örgütü (El-Fetih) hükümeti var. 

Gazze’yi ise, 2007’den beri FKÖ’yü “teslimiyetçilikle” suçlayan siyasal İslamcıların HAMAS örgütü yönetiyor. 

2014 yılında, EL Fetih ve Hamas’tan oluşan Filistin Birlik Hükümeti kurulmasına, karşın, EL Fetih ve HAMAS kendi bölgelerini yönetmeye devam etti. 

Arap Birliği’ni oluşturan 22 Arap ülkesi Hamas’ı radikal terör örgütü olarak görüp destek vermiyor. 

Hamas’ı, Arap olmayan İran destekliyor, silahı, füzeyi, cephaneyi, eğitimi, parayı İran veriyor. 

İran yanlısı Lübnan Hizbullah örgütünün, İsrail ile savaşmak için Lübnan’dan İsrail’e sızdığı açıklandı. 

Irak’ta ise, İran yanlısı Haşdi Şabi örgütü de, ABD’nin savaşa müdahale etmesi halinde, Irak’taki ABD hedeflerine saldıracağını açıkladı. 

 

SAVAŞ GENİŞLEYECEK

 

ABD, İsrail’e destek olmak için, savaş gemileri eşliğindeki bir uçak gemisini bölgeye gönderdi.

BM Güvenlik Konseyi üyeleri İngiltere ve Fransa ile AB de İsrail’i destekliyor. AB Filistin’e yaptığı para yardımını kesti. 

BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya ve Çin ise, Filistin’e destek vererek, İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesini ve Başkenti Doğu Kudüs olacak bir Filistin Devleti kurularak İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM olmasını savunuyor. Bu olmadan bölgeye barış gelmeyeceğini vurguluyor. 

Türkiye, Rusya ve Çin ile birlikte bu çözümü desteklerken, Yunanistan ve Rum yönetimi ise İsrail’e destek verdi. 

Kıbrıs sorununda Rum – Yunan ikilisini, Karabağ savaşında ise Ermenistan’ı destekleyen Filistin yönetiminin, bu durumdan gerekli dersleri çıkarıp çıkarmayacağını göreceğiz. 

CB Erdoğan, rehinelerin serbest bırakılması, Gazze’nin bombalanmasına ve kuşatmaya son verilmesi için yoğun bir diplomasi yürütürken, sivilleri katleden iki tarafı da kınayarak ateş-kes çağrısında bulundu. Türkiye’nin izlediği itidalli, dengeli ve barışçı politika doğrudur. 

İsrail yetkilileri 100 bin kişilik bir ordu ile Gazze’yi kuşattı. 2 milyon kişinin yaşadığı kenti bombalarken su ve elektriği de kesti, şehre gıda ürünlerinin girişini yasakladı

İsrail’in Gazze’yi işgal edeceği, Halkını Mısır’a süreceği, ABD/İngiltere ile birlikte, Lübnan ve  Suriye’deki İran yanlılarına ve İran’ın nükleer alt yapısını yok etmek için, İran’a da saldıracağı belirtiliyor. 

Bunun olması halinde, İran’ın, uzun menzilli füzelerle İsrail’i, ABD savaş gemilerini ve bölgedeki ABD – İngiliz üslerini vurması kesin. 

Bu tahminler gerçekleşirse, bölgede kan gövdeyi götürecek, başta Türkiye olmak üzere Avrupa’ya doğru büyük bir insan göçü başlayacak ve  savaş çok uzun sürecek demektir. 

 

ANAVATANA ve KKTC ‘YE SARILALIM

 

Bugün Filistin Halkının yaşadığı acıları, biz de geçmişte Rum saldırıları ile çok ağır şekilde yaşadık. 

11 yıl süren o karanlık dönemden 1974 Barış Harekatı ile kurtulduk. Anavatan sayesinde 49 yıldır adada Barış ve huzur var. Kimsenin burnu bile kanamıyor. Rum, Türk, herkes evinde güvenlik ve huzur içinde rahat uyuyor. 

Bu barış ve huzur ortamının değerini çok iyi bilelim, Anavatana ve ordumuza dört elle sarılalım. Gece gündüz Türkiye düşmanlığı yaymaya çalışan içimizdeki provokatörlere ve arkalarındaki Rum yönetimi ile emperyalist güçlere çok dikkat edelim. 

Bugün Filistin’in, onlara sahip çıkan güçlü bir Anavatanları olsaydı, bunca acıyı yaşamazlardı. Nitekim, para karşılığı İngilizlerle bir olup Türk askerini sırtından vurana kadar, 400 yıl, barış ve huzur içinde yaşadılar. Bugün ise, Türk ordusuna yaptıkları ihanetin bedelini ödüyorlar. 

Bundan ders alalım!

Aynı acıları yeniden yaşamak istemezsek, Rum yönetiminin, beslediği provokatörlerin ve 5.Kol’un yaydığı  Türkiye düşmanlığına karşı mücadele edelim. Anavatana karşı nankör ve vefasız olmayalım, Türkiye’ye ve devletimize ihanet etmeyelim