Irak’ta Müstakbel Kalkınma Yolu ve Türkiye İçin Önemi (Mehmet Çağrı Kızıltaş)

Sosyal Medyada Paylaş!

 

Irak’ta Müstakbel Kalkınma Yolu ve Türkiye İçin Önemi

 

 

Mehmet Çağrı Kızıltaş

 

Saygıdeğer okuyucularım bugün Türkiye, Irak Türkleri, Irak ve bölge insanı için fayda potansiyeline sahip bir ulaştırma projesi hakkında aktarımlarda bulunmaya çalışacağım. Söz konusu proje yapısı itibariyle bir altyapı ve kalkınma projesi olup politik veçheleri bağlamında ise Türkiye için stratejik bir önem arz etmektedir. Birkaç yıl öncesinde basına düşen haberlerde Türkiye-Irak sınırında ülkemiz tarafından bulunulan girişimler çerçevesinde Habur’a alternatif 2.bir sınır kapısının gündemde olduğu ve bunun için Ovaköy’ün yer olarak tespit edildiği ifade edilmişti. Söz konusu sınır kapısı Türkiye’nin Irak ülkesi ile topyekûn sınır ticaretini, Irak kuzeyindeki bölgesel yönetime indirgemesi handikabına karşı bir adımdı. Esasen daha kapsamlı bir işin adımlarından bir tanesiydi. Akabinde ise basında Türkiye ve Irak arasında Türkiye’den başlayan ve Irak’ı kuzey güney ekseninde boylu boyunca geçen ve Irak başkenti Bağdat’a kadar ulaşan bir koridorun inşası yazılıp çizildi. Bu kez söz konusu koridorun Irak Türkleri için de bir nefes borusu olacağı ifade ediliyordu. Ardından bu koridorun karayolu ve demiryolundan müteşekkil olduğu kamuoyuna yayıldı.

Yıllar içerisinde bütün bu çerçevede atılan adımlar muhtelif sebeplerden ötürü sınırlı kalmış olsa da gelinen noktada Kalkınma Yolu projesi olarak dört başı mamur bir şekilde tekraren gündeme oturmuştur. Geçtiğimiz günlerde Türkiye, Irak ve körfez ülkelerinden yetkililer Kalkınma Yolu Projesinin başlatılması adına bir araya geldiler. Bu projenin yakın dönemde inşasına başlanacağı görülmektedir. Irak açısından ülkenin Avrupa’ya bağlanmasının Türkiye üzerinden en kısa yolu olarak ifade edilen proje Türkiye açısından birçok yönüyle önem teşkil etmektedir:

·         Avrupa ve Batı Asya arasında köprü teşkil etmek

·         Avrupa-Asya koordinasyon ve entegrasyonunun güçlenmesi

·         Bu entegrasyonda Rusya, İsrail, Yunanistan gibi ülkelerin değil de Türkiye’nin merkeziliğinin belirginleşmesi

·         Hazar Denizinin yanı sıra (Bakü-Tiflis-Kars) Basra’ya yönelik stratejik bir adımın atılması

·         Türkiye’nin Basra körfezi ve oradaki ülkelere (Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri) erişiminin kolaylaşıp artması

·         Bakü-Tiflis-Kars ve Zengezur koridoru girişimlerinin ardından bir başka büyük ulusal nüfuz adımının atılması

·         Irak Türklerinin yaşadığı bölgelerde ekonomik canlanmanın temini

·         Irak Türklerinin politik zeminini güçlendirmek adına bir altyapı tahkim girişimi

·         Irak Türkleri ve Türkiye arasındaki bağın güçlendirilmesi

·         Irak Türklerinin coğrafi ve beşeri bütünlüğünün yeniden temini yolunda kayda değer bir adımın atılması

Bütün bunların gerçekleşmesi ısrarlı, tekrarlı, planlı, kararlı adımların atılmasıyla mümkündür. ‘Sükût ikrardan (karar) gelir’ sözünde ifadesini bulduğu üzere, doğru kararlarınız varsa ve buna bağlı bir kararlılık ve iradeniz varsa, düşünce bazındaki (plan) dengenizi bulmuşsunuz demektir. Ve bunu kararlı eyleme geçiş takip eder. Bunun sonunda ise başarı vardır.

Ulusal kararlılık ve irade, ülke bütünlüğünün tahkim edilmesi, toplum içi kaynaşmanın arttırılması ve 1. ve 2. çekirdek çevreye yönelik hakların temini için adımların atılmasını beraberinde getirir. Irak Türkleri, Ovaköy’ün mücavirliğindeki Telafer kentinden başlamak üzere, Kerkük, Dakuk, Tuzhurmatu, Musul, Erbil, Beşir, Amirli, Mendeli, Kifri, Hanekin, Bedre, Karatepe, Beledruz, Mikdadiye, Altunköprü, Tazehurmatu gibi kentlerde yoğunluk ya da çoğunluk durumundadırlar. Ayrıca Selahaddin, Bakuba, Süleymaniye, Tikrit gibi yerleşimlerde kayda değer nüfusları bulunmaktadır. Yanı sıra Bağdat’ta geçmişten beri bir nüfus varlıkları bulunmakla birlikte, iç savaş ve terörist daeş saldırıları süreçlerinde ülkenin kuzeyindeki Dohuk şehrine ve güneyindeki Basra ve Necef şehirlerine kayda değer Irak Türkü nüfus göçü gerçekleşmiştir. Bütün bunlarla birlikte Samarra şehrinin halkı bölgeye Abbasi döneminde yerleştirilmiş Türklerden gelmektedir.

Kalkınma Yolu hem demiryolu hem karayolu olarak tasarlanmakta olup Telafer, Musul, Beyci, Tikrit, Samarra, Bağdat, Hille, Necef, Kadisiye, Nasiriye’den geçerek Basra’ya bağlanacaktır. Buradan da Fav limanına bağlanacak ve körfez ülkelerine açılacaktır. Söz konusu hat Türkiye için Zengezur koridoru gibi kritik bir projedir.

Türkiye ulusal bütünlüğünü korumak adına hem terörle etkin mücadele etmeli hem mücavir alanlarındaki kaynaklarını korumalı hem çevre ülkelerdeki beşeri havzalarına sahip çıkmalı ve hem de bölgesel altyapı projeleri ile ulusal ve bölgesel topyekûn kalkınmaya destek olmalıdır.

Sağlıklı, huzurlu ve güvenli günler dilerim.