Urmiye gölü çocukluğumuzun Türkiye Siyasi Haritasında dahi hemen gözümüze ilişen bir yer-di. Zira Türkiye Siyasi Haritası Türkiye ile birlikte komşu ülkelerle olan sınırları ve yakın komşuların Türkiye sınırına yakın bölgelerini gösterirdi. Urmiye gölü ise İran’ın Türkiye ile komşu olan Batı Azerbaycan vilayetinin sınıra yakın bölgesinde bulunmakta idi. Göl ile aynı adı taşıyan Urmiye kenti İran’ın, İran Azerbaycan’ının ve İran Türklüğünün en önemli ve en büyük kentlerinden birisidir. Büyük çoğunluğu Türklerle meskûn Urmiye kenti yakın geçmişte tamamen Türk idi ancak İran devlet politikası gereği Türk bölgelerinin içerisine kümeler halinde Kürt nüfusu yerleştirme işi son 30 yıldır yoğunlaştırılarak icra edilmektedir. Bunun devamında Urmiye kentinin artık tamamı değil ancak yine de büyük çoğunluğu Türk nüfustan oluşmaktadır. İran devleti bilhassa Türkiye sınırındaki Türk bölgelerinin içerisine Kürt nüfus yerleştirme politikası izlemiş, bütün çabalarına rağmen, devlet tazyikine rağmen bunda çok sınırlı bir başarı elde etmiştir. Ancak çok sınırlı da olsa bir sonuç almıştır. Türkiye siyasi sınırları ve yakın komşularını içeren haritada Urmiye Gölünün Van Gölümüzden dahi büyük olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ancak bu gerçeklik ne yazık ki 1990’lı yıllarda kalmıştır. Çünkü o yıllardan itibaren Urmiye gölü çoktan kuru-tul-maya başlamıştı bile.
Urmiye gölü ve Urmiye kenti, İran Türklüğü için, Türklük için önemli bir tarihi merkez, kültürel hafıza, kültürlenme alanı ve doğal güzelliktir. Ancak Van Gölümüzün neredeyse 2 katı büyüklükte olan ve zamanında dünyanın en büyük 6. tuzlu su gölü olan Urmiye gölü maalesef ki yıllar içerisinde kurumuş olup günümüzde ise neredeyse büyük ölçüde yeryüzünden silinmiştir. Bu devasa bir çevresel felaket ve suni bir tabiat olayıdır. Doğal denge anormal bir düzeyde tetiklenmiştir. Söz konusu adeta bir denizin ortadan kalkması, Urmiye kenti ve civar kentteki insanların gündelik doğal hayatını bile ciddi manada etkilemiştir.
Göçmen kuşların önemli bir istasyonu olan ve eşsiz bir biyolojik çeşitliliğe sahip olan Urmiye gölü günümüzde artık yoktur. Urmiye gölünün kurumasında iklim değişikliği, suyun yanlış kullanımı, tarımın-balıkçılığın-yerel doğal icra alanlarının kısıtlanması, toz fırtınaları, çevresel kirlilik gibi nedenler sıralanabilse de bunlara karşı önlemlerin gayet yetersiz kalmasının ötesinde, doğal olmayan bir süreç oluşturulması neticesinde günümüzdeki tablo ile karşı karşıya kalınmıştır. Geçmişte adeta bir iç deniz büyüklüğündeki (neredeyse Marmara Denizi kadar) Urmiye gölünde yapılan deniz taşımacılığı ile Tebriz ve İran’ın, İran Türklüğünün muhtelif önemli kentleri arasında ulaştırma sağlanıyordu. Ancak artık gölün yerinde devasa bir oyuk meydana getirilmiştir. Söz konusu felaketin politik yönleri oldukça güçlü olmakla beraber gelecek on yıllara yönelik bölgesel birçok olumsuz etki ve tetikleyici potansiyeli mevcut bulunmaktadır. Söz konusu çevresel felaketin yakın gelecekten başlayarak on yıllara yayılı bir şekilde hem İran’ın Türk yerleşimlerinin önemli bir kısmını, hem İran’ın bir kısmını hem Türkiye dâhil bölge ülkelerinin çoğunu etkilemesi beklemektedir. Yani ortada hem İran Türklüğüne, hem İran’a, hem çevre ve sosyolojiye, hem bölgeye ve hem de doğrudan ülkemizin doğu illerine verilen-verilme potansiyeli olan ciddi bir zarar söz konusudur. Konu bir yerden sonra doğrudan Türkiye’nin sınırlarının içerisine yansımaktadır.
Urmiye Gölünün kuruyarak yok olması; güncel rantçı yaklaşımlar, çevreyi yok sayan, canlı ve yaban hayatını yok sayan, hatta halkın yaşamını dikkate almayan kentleşme, yağmacı kapitalizm güdümlü imar yaklaşımları bağlamında ülkemizi de, hele ki Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi akabinde ciddi manada ilgilendirmekte ve bir kez daha ikaz etmektedir. Aşağıda Şekil 1’de Urmiye gölünün güncel NASA görüntüleri yer almaktadır.

Şekil 1. Urmiye Gölü NASA Görüntüleri, soldaki: 6 Eylül 2020, sağdaki: 7 Eylül 2023
Şekil 1’de görüldüğü üzere özellikle son 3 yılda Urmiye gölünün kuruma süreci neredeyse bütünüyle tamamlanmış ve göl büyük bir tuz sahasına dönüşmüştür. Hâlbuki Urmiye gölü 5200 km2 yüzölçümüne sahip (Van gölü 3755 km2, Tuz gölü 1665 km2) devasa bir göldü. Söz konusu gölün ortadan kalkmasının çevresel yansımaları da elbette ki büyük olacaktır. Her şey bir kenara iklim krizi nedeniyle bölgesel ve küresel ölçekte insanlar güneyden kuzeye, güneydoğudan kuzeye ve batıya doğru göç etme eğilimine girmişken, bunun güzergâhı da Türkiye gibi görünürken, bunun önümüzdeki on yıllarda daha da artması beklenirken, Hindistan’da devasa nüfus barındıran Ganj nehri kuruma emareleri gösterirken, Pakistan’da iklimsel sorunlar büyürken, Urmiye gölünün kurumasının ulusal ve bölgesel göç çıktısı olacağını öngörmemek bir körlük olur.
Urmiye gölünün kuruması bağlamında,
- İran’da Tebriz, Urmiye, Miyandoab, Salmas ve çevresini birincil düzeyde etkilemektedir. Bu da Batı Azerbaycan ve Doğu Azerbaycan vilayetlerinin önemli bir kısmı anlamına gelmektedir. Kum fırtınası, hava kalitesi ve zirai faaliyetlerde azalma, toprak ve suda tuzlanma, içme suyu kalitesinde azalma, balık ve kuş başta olmak üzere canlı çeşitliliğinde azalma, sağlık problemlerinde artış beklenmektedir. Bütün bunlara bağlı turizm ve ekonomide kayıplar ve dışarı artan göç öngörülmektedir.
- Türkiye’de ise Van, Hakkâri ve Iğdır’ı birincil düzeyde etkilemesi, Ağrı, Bitlis, Muş ve hatta Erzurum dolayına kadar etkisi olması öngörülmektedir. Kum fırtınası, su akımında azalma, hava kalitesi ve zirai faaliyette azalma, artan sağlık problemleri, turizmde gerileme ve ekonomik kayıplar öngörülmektedir.
- Azerbaycan’da Nahcivan, Orduabat ve Kengerli kentlerinin etkilenmesi beklenmektedir. Kum fırtınası, hava kalitesi ve zirai faaliyetlerde azalma ve artan sağlık problemleri öngörülmektedir.
- Ermenistan’da Kapan, Sisian ve Megri yerleşimlerinin etkilenmesi beklenmektedir. Güney Ermenistan’da kum fırtınası, hava kalitesi ve zirai faaliyetlerde azalma ve bunlara bağlı solunum yolu hastalıklarında artış öngörülmektedir.
Konu Türkiye’yi, sınırları dâhilinde doğrudan yansıyan bir mesele olarak ilgilendirmektedir. Ayrıca kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti’ne de etkisi açıktır. Urmiye Gölünün kuruması İran Azerbaycan’ının kalbinde, en büyük zararı buraya verecek şekilde meydana gelmiştir. Bunun yanı sıra bölgesel çevresel-sosyal-ekonomik etkileri de ortadadır. Türkiye’ye bizatihi muhtemel zararları:
- Sınırları içerisindeki çevresel etkiler
- Van ve çevresi başta olmak üzere turizm bazlı ve ekonomik etkiler
- Sağlık sorunları
- Muhtemel yeni bir dış göç kaynağı
Bu bağlamda söz konusu gayri insani durumun ortadan kaldırılması namına gerekirse bölgesel bir kurul, İran’ın katılımıyla kurulmalı, sürdürülebilir su ve tarım politikaları çerçevesinde, çevre dostu imar politikalarıyla konuya teknik çözümler ivedilikle bulunup uygulanmalıdır. Urmiye gölü çevresindeki halkın (Türk nüfusun) muhtemel toplu bir göçünün yeni demografik hesapların konusu olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Türkiye son 40 yıldır yoğun bir şekilde, sınırlarının öte yakasındaki Türk halkının ve Türk topluluklarının dağıtılması gerçeğini yaşamış, bunun ülke için aslında yakın bir tehdit kaynağı anlamına da geldiği geç anlaşılmış ve hatta halen bile kamuoyuna mal olur bir şekilde anlaşılamamıştır.

