TÜRK DEGS BÜLTEN / 14 NİSAN 2025

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
13 Dk. Okuma
13 Dk. Okuma

Suriye’nin güneyindeki BAE bağlantılı milisler Şara’nın Abu Dabi ziyareti sonrası feshediliyor

Ülkede orduya entegre olan son silahlı gruplardan biri olan grubun sözcüsü Pazar günü yaptığı açıklamada, Suriye’nin güneyinde BAE bağlantılı olarak bilinen önemli grubun feshedileceğini söyledi.

Suriye’nin güneyindeki Dera vilayetindeki büyük silahlı gruplardan biri olan Sekizinci Tugay, son günlerde Şam yönetimine bağlı güçleriyle çatıştı.

Bölgenin tartışmalı askeri lideri Ahmed el Avde tarafından yönetilen ve BAE ile Ürdün’e yakın olduğu belirtilen grup, 25 Aralık’ta muhalif gruplar ile hükümet arasında yapılan ve silahlı grupların Savunma Bakanlığı’nın kontrolü altına girmeyi kabul ettiği toplantıya katılmadı.

Pazar günü Sekizinci Tugay Sözcüsü Albay Muhammed el Havrani grubun dağılacağını ve hükümet kontrolü altına gireceğini duyurdu.

El Havrani bir video mesajında “Bizler, daha önce Sekizinci Tugay olarak bilinen oluşumun üyeleri, askerleri ve subayları olarak, oluşumun feshedildiğini ve askeri ve beşeri kapasitelerini Savunma Bakanlığı’na devrettiğini resmen duyuruyoruz” dedi ve ekledi:

“Bu karar ulusal birliğe, güvenlik ve istikrarın arttırılmasına ve devlet egemenliğine bağlılığımızdan kaynaklanmaktadır.”

Suriye Savunma Bakanlığı’ndan yetkililer, anlaşmadan önceki günlerde Dera’nın Busra el Şam kentinde Sekizinci Tugay’ın liderleriyle temaslarda bulunmuştu.

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın Aralık ayında göreve gelmesinden bu yana BAE’ye gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret kapsamında üst düzey bir Suriye heyeti Pazar günü Abu Dabi’ye giderek Sekizinci Tugay’ın lağvedilmesine ilişkin görüşmelerde bulundu.

The New Arab’ın aktardığına göre, Abu Dabi’de BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid El Nahyan ile Suriye’nin geleceği hakkında görüşen Şara, Körfez ülkesinin Suriye’de hükümet kontrolü dışındaki son silahlı gruplardan biri olan Avde’nin Sekizinci Tugayı ile güçlü bağları olduğuna inanıyor.

BAE, Arap Baharı’nın başlangıcından bu yana Ahmed Şara’nın bir dönem lideri olduğu Tahriru’ş Şam Heyeti (HTŞ) benzeri hareketlere şiddetle karşı çıktı ve Esed rejiminin HTŞ öncülüğündeki bir saldırıyla devrilmesine Körfez’deki komşularının aksine mesafeli olarak yaklaştı.

Bu nedenle Suriye’de, özellikle de Abu Dabi’nin savaş sırasında Suriyeli muhaliflere karşı antipatisi göz önüne alındığında, Körfez ülkesinin Suriye’nin güneyinde istikrarı bozucu bir rol oynayabileceğine dair endişeler vardı.

Bu hafta Dera vilayetinde, yeni hükümeti destekleyen eski bir Özgür Suriye Ordusu komutanı olan Bilal el Drubi, Perşembe günü Avde’nin Sekizinci Tugayı’nın üyeleri tarafından hedef alındı ve birkaç gün sonra ise aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

Şam yönetimine bağlı Genel Güvenlik Güçleri ile Sekizinci Tugay arasında çatışmalar yaşandığı bildirildi.

Drubi’nin katil zanlılarının devlete teslim edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı.

Beşar Esed’in savaş suçları ve insan hakları ihlalleriyle suçlanmasına rağmen BAE’nin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünde ve Esed’in imajını küresel sahnede düzeltme çabalarında kilit rol oynadığına inanılıyor.

Şara ile görüşmesinin ardından Muhammed bin Zayid, BAE’nin Suriye’yi “halkının güvenlik, istikrar ve refah dolu bir gelecek özlemlerini karşılayacak şekilde” destekleyeceğini söyledi.

Sekizinci Tugay, 2018’de rejimle imzalanan anlaşmayla Dera vilayeti yeniden Esed’in kontrolüne geçmeden önce ÖSO’nun Güney Cephesi’nin bir parçasıydı.

Güneydeki pek çok muhalif grup, muhaliflerin elindeki İdlib vilayetine sürgün edilmeyi tercih ederken, Avde ve ona bağlı milisler ağır silahlarını teslim etmek ve Rusya destekli 5. Kolordu’ya katılmak üzere rejimle anlaşmaya vardıktan sonra Dera’da kaldı.

Avde, birliğinin Rus ordusuyla yakın ilişkileri nedeniyle “Moskova’nın güneydeki adamı” olarak tanımlanıyordu.

Aralık ayında HTŞ öncülüğündeki Suriyeli grupların Şam saldırısı hızlanmaya başlayınca Avde yeniden taraf değiştirdi ve yeni kurulan Güney Operasyonları Odası, Suriye başkentini güneyden ele geçirdi.

Cezayir 12 Fransız yetkiliyi sınır dışı ediyor

Fransa Dışişleri Bakanı Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Cezayir’in 12 Fransız yetkiliden 48 saat içinde ülkeyi terk etmelerini istediğini ve bunun Fransa’da üç Cezayir vatandaşının tutuklanmasıyla alakalı olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, “Cezayirli yetkililerden bu sınır dışı etme tedbirlerinden vazgeçmelerini istiyorum. Yetkililerimizi geri gönderme kararı devam ederse, derhal yanıt vermekten başka seçeneğimiz kalmayacak.” dedi.

Diplomatik bir kaynağın AFP’ye verdiği bilgiye göre 12 kişi arasında Fransa İçişleri Bakanlığı’nın bazı mensupları da bulunuyor.

Cuma günü Fransız savcılar, aralarında bir konsolosluk görevlisinin de bulunduğu üç Cezayirliyi, Nisan 2024’te Cezayirli bir nüfuz sahibi olan Amir Boukhors’un Paris’in bir banliyösünde kaçırılması olayına karıştıkları şüphesiyle suçlamıştı.

“Amir DZ” olarak bilinen Boukhors, Cezayir hükümetine muhalif bir isimdi.

Boukhors 2016 yılından beri Fransa’da bulunuyordu ve 2023 yılında kendisine siyasi sığınma hakkı tanınmıştı. Avukatına göre Boukhors Nisan 2024’te kaçırılmış ve ertesi gün serbest bırakılmıştı.

İran ile ABD Müzakereleri Roma’da Devam Edebilir

Axios haber sitesinin iddiasına göre, İran ile ABD arasındaki bir sonraki dolaylı müzakere turunun muhtemel adresi, İtalya’nın başkenti Roma olacak.

Habere göre, Trump yönetimi bu görüşmenin Roma’da gerçekleştirilmesini istiyor.

Axios ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi’nin, İran ve ABD arasındaki ikinci tur dolaylı müzakerelerden önce bu hafta içerisinde Tahran’a bir ziyaret gerçekleştireceğini de öne sürdü.

İran ile ABD arasındaki ilk dolaylı görüşmeler geçen hafta Cumartesi günü Umman’ın başkenti Maskat’ta, Umman’ın arabuluculuğunda gerçekleştirildi. Görüşmelere İran’ı temsilen Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Arakçi, ABD’yi temsilen ise ABD Başkanı’nın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff katıldı.

Bu yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı ortamda, taraflar İran’ın barışçıl nükleer programı ve İran’a yönelik yasa dışı yaptırımların kaldırılması gibi konulardaki resmi tutumlarını Umman Dışişleri Bakanı aracılığıyla birbirlerine ilettiler.

Taraflar, görüşmelerin gelecek hafta devam etmesi konusunda mutabık kaldılar.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü: Görüşmelerin yeri hâlâ net değil, ancak Umman arabuluculuk görevini sürdürecek

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi dün yaptığı açıklamada, İran ile ABD arasındaki bir sonraki müzakere turunun nerede yapılacağının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Bekayi şu ifadeleri kullandı:
“Görüşmelerin tekrar Umman’da mı yoksa başka bir yerde mi yapılacağı henüz kesinleşmiş değil, ancak Umman yine arabulucu rolünü sürdürecek.”

İran Dışişleri Bakanı BAE Mevkidaşı ile Görüştü

İran Dışişleri Bakanı, BAE Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgesel gelişmeleri ve Umman’daki dolaylı İran-ABD görüşmelerini ele aldı.

Tesnim Haber Ajansı- İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Arakçi, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı telefon görüşmesinde, bölgedeki gelişmeleri ve İran ile ABD arasında Umman’ın başkenti Maskat’ta gerçekleşen dolaylı görüşmeleri değerlendirdi.

Bu görüşmede Arakçi, BAE’li mevkidaşına İran ile ABD arasında Maskat’ta gerçekleşen dolaylı görüşmelerin detayları hakkında bilgi verdi.

BAE Dışişleri Bakanı ise İran’ın diplomasiye verdiği önem ve ABD ile dolaylı müzakere sürecine girmesinden dolayı memnuniyetini dile getirerek, bu sürecin bölge için olumlu sonuçlar doğurmasını temenni etti.

ABD Savunma Bakanı İran ile Diyalogları Yapıcı Olarak Değerlendirdi

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth pazar günü Fox News ile yaptığı röportajda; Başkan Donald Trump’ın İran’ın nükleer bomba elde etmesini engelleyecek müzakereler konusunda son derece ciddi olduğunu belirtti.

Ayrıca Trump’ın, İran’ın nükleer silah sahibi olmaması gerektiği konusunda çok net olduğunu ve bu hedefe müzakereler yoluyla ulaşmak istediğini de sözlerine ekledi.

ABD Savunma Bakanı “Eğer nükleer meseleye müzakere masasında bir çözüm bulamazsak, başka seçeneklerimiz de var, fakat umarız o noktaya gelmeyiz” açıklamasında bulundu. 

Hegseth sözlerine şöyle devam etti:
“Amerika, İran’dan müzakere masasına oturmasını ve nükleer kapasitesini tamamen ortadan kaldırmasını istiyor. Ayrıca İran’ın Amerika ile çatışmaktan kaçınması gerektiğini açıkça ifade ediyoruz.”

İran ve ABD arasında ilk dolaylı görüşme, cumartesi günü Umman’ın başkenti Maskat’ta yapıldı. İkinci turun ise gelecek cumartesi yeniden başlaması planlanıyor.

Bu görüşmeler, Umman’ın arabuluculuğunda gerçekleşti. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Arakçi ile ABD Başkanı’nın Batı Asya Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Umman Dışişleri Bakanı aracılığıyla ülkelerinin tutumlarını, İran’ın barışçıl nükleer programıyla ilgili meseleler ve İran’a yönelik yasa dışı yaptırımların kaldırılması konusunda karşılıklı saygıya dayalı yapıcı bir ortamda paylaştılar.

Mirzoyan: Ermenistan’ın da Azerbaycan Anayasasıyla ilgili endişeleri var

Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan dışişleri bakanlarının katılımıyla gerçekleşen panel tartışmasında Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, bölgede çözüm için tarihi bir fırsatın oluştuğunu belirtti. Bayramov, geçtiğimiz ay Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış anlaşmasının metnini nihai hale getirdiklerini hatırlattı.

“Bakü bunu son derece önemli ve ciddi bir gelişme olarak değerlendiriyor,” diye vurguladı. Aynı zamanda, barış anlaşmasının imzalanmasının önünde hâlâ bazı engeller bulunduğunu ifade etti: Minsk Grubu’nun feshedilmesi ve Ermenistan Anayasası. Azerbaycan tarafına göre, Ermenistan Anayasası Azerbaycan’a yönelik toprak iddiaları içeriyor.

Bayramov’un açıklamalarına Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan şu yanıtı verdi:

“Defalarca bu yapının (Minsk Grubu’nun) feshedilme sürecini başlatmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Eğer artık bir çatışma yoksa, bu yapı feshedilebilir. Bu da ilginç bir sorudur: Şu anda bir çatışma var mı, yok mu? Sahada – fiilen – artık bir çatışma yok. Ancak kâğıt üzerinde barış ve devletlerarası ilişkilerle ilgili bir anlaşma henüz imzalanmamış ve onaylanmamış durumda. Çözüm, en azından bizim için, oldukça açıktır. Gelin anlaşmayı imzalayalım ve bu çatışmayı kurumsal bir şekilde sona erdirelim. Tüm konuları ele almak için bir komisyon kurabiliriz.”

Bakan ayrıca Ceyhun Bayramov’un, Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesi gerektiğine dair iddialarına da yanıt verdi.

“Ermenistan Anayasasına gelince… Bizim de Azerbaycan Anayasasıyla ilgili endişelerimiz var. Ve bunu sadece karşılıklı olarak için söylemiyoruz. Azerbaycan Cumhuriyeti, kendisini Azerbaycan’ın Birinci Cumhuriyeti’nin halefi olarak ilan ediyor. Oysa söz konusu cumhuriyet, egemenliğini günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti’nden çok daha geniş topraklar üzerinde, hatta bugünkü Ermenistan topraklarının yaklaşık %60’ı üzerinde ilan etmişti. O zaman şu soru ortaya çıkıyor: Nasıl bir yaklaşım benimsemeliyiz? Acaba önce tüm olası sorulara yanıt mı bulmalıyız ve ancak ondan sonra mı ilişkiler kurmalıyız, yoksa şimdiye kadar kaydedilen tarihi ilerleme temelinde mi hareket etmeliyiz?

Tekrar edeyim: Ermenistan ve Azerbaycan, barış anlaşmasının metni üzerinde mutabakata vardılar ve bu anlaşma, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önceki sınırlar dâhilinde birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanımayı öngörüyor. Bu süreçler sonsuza dek süremez. Şunu anlamalıyız: Geleceğe mi odaklanıyoruz, yoksa geçmişe mi?” dedi.

36 Kongre üyesinden Rubio’ya Azerbaycan’a baskıyı artırma çağrısı

Amerikalı 36 Kongre üyesi, Dina Titus ve Chris Smith’in öncülüğünde, 11 Nisan’da Dışişleri Bakanı Marko Rubio’ya, Global Magnitsky Yasası çerçevesinde, Ermenilere karşı ciddi insan hakları ihlalleri işleyen Azerbaycanlı yetkililere yaptırım uygulanması çağrısında bulundu. Bu ihlaller arasında, savaş esirleri ve Dağlık Karabağ’ın eski askeri ve siyasi liderlerinin yasa dışı tutuklanması, işkenceler ve sahte yargılamalar yer alıyor. Ermeni-Amerikan Komitesi, Kongre üyelerinin bu iki partili mektubunu, sorumluluk ve adaletin sağlanmasına yönelik önemli bir adım olarak görüyor.

Washington ofisinin yürütme direktörü Aram Hambaryan, bu iki partili mektubun Amerika’nın adalet ve sorumluluk tarafında yer alması gerektiği konusunda güçlü bir mesaj verdiğini belirtti. Hambaryan, Azerbaycan’daki yetkililerin savaş suçları ve Ermeni savaş esirlerinin yasa dışı tutuklanmalarına karışan kişilere karşı Magnitsky yaptırımlarının uygulanmasını talep eden Kongre üyelerine teşekkür etti. Hambaryan, bölgedeki kalıcı barış için tüm Ermenilerin yasa dışı olarak tutukluluklarının sonlandırılması gerektiğini vurguladı.

Mektup, Dışişleri Bakanlığı’na Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’daki savaş suçları ve insan hakları ihlalleri için sorumlu yetkililere Global Magnitsky Yasası çerçevesinde acil yaptırımlar uygulanması çağrısı yapıyor.

Mektubu imzalayan Kongre üyeleri, Azerbaycan’ın 23’ten fazla Ermeni savaş esirini yasa dışı tutuklu olarak tuttuğunu, bu esirlerin işkenceye ve insanlık dışı muameleye tabi tutulduğunu belirtiyor. Ayrıca, Azerbaycan’daki cezai sorumsuzluğun bölgedeki istikrarı olumsuz etkilediğini ve bu tür sahte yargılamaların güven inşa çabalarını engellediğini vurguluyorlar. Kongre üyeleri, siyasi tutukluların ve savaş esirlerinin serbest bırakılmasının adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için önemli bir adım olduğunu belirtiyor.

Mektubun sonunda, Kongre üyeleri Magnitsky yaptırımlarının uygulanması gerektiğini ve bunun Ermeni savaş esirlerinin serbest bırakılması için baskı oluşturmanın yanı sıra, gelecekteki Azerbaycan saldırılarının engellenmesine de yardımcı olacağını ifade ediyor.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir